© Ak Gazete 2015

17 Aralık’ın 4. yılında FETÖ-CHP Anonim Şirketi!

Ali Karahasanoğlu'nun köşe yazısı

 

16 Aralık 2013, akşam geç saatler..

Dersaneler tartışılıyordu..

Kapansın mı, kapanmasın mı?

Biz de, “Dersane Allah’ın emri mi? Siz Allah’ın emri başörtüyü bile çıkarttınız.. Dersaneler kapansa ne olur ki?” diyerek, siyasi iktidara destek veriyor, Fetullah Gülen’in inadını sorguluyorduk..

Şimdi İngiltere’ye kaçan Akın İpek’in Bugün TV’sinde, şimdi ABD’ye kaçan Adem Yavuz Arslan anlatıyor:

“Bazı kesimler, ısrarla söylentiler çıkartıyorlar. Yok emniyetin operasyonu geliyormuş. Cemaate bağlı polis müdürleri, siyasi iktidara yakın isimleri takip ediyormuş. Dersanelerin kapatılmak istenmesinin intikamını, cemaat emniyet operasyonu ile alacakmış.. Bunların hepsi yalan.. Cemaate bağlı polis mi bıraktılar ki, operasyon yapsınlar.. Hepsini sağa sola dağıttılar..”

Bugünlerde ABD’den, Rıza Sarraf davasını aktarma iddiası ile irin kusan Adem Yavuz Arslan’ın bu sözlerinin üzerinden daha 6 saat geçmişti ki, “Mümkün değil, yalan” denilen emniyet operasyonu başlamıştı.

Daha doğru tanımlama ile..

Adem Yavuz Arslan bu sözleri sarfederken, aslında polis müdürleri her şeyi ayarlamışlar, operasyona başlamak için sabah vaktini bekliyorlardı..

Şimdi çıksın söylesin Adem Yavuz Arslan..

O konuşma, cehaletinden mi kaynaklanıyordu?

Yoksa hinoğlu hinliğinden mi?

Cehaletinden kaynaklanıyorduysa..

Seni bu kadar aptal yerine koyan o grubun peşinden, sonraki dört yıl boyunca niye koştun? Niye onların kuyruğundan ayrılmadın?

Hinoğlu hinliğinden o sözleri sarfettiysen..

Aslında ertesi günü sabah yapılacak operasyonu zaten biliyordun ve siyasi iktidarı rehavete düşürmek için örgütün emri ile o konuşmayı yaptıysan..

Şimdi ABD’den dürüstlük edebiyatı ile ne konuşuyorsunuz?

Adem Yavuz Arslan’ın bir çıkmazı daha var..

Ali Fuat Yılmazer’in Ankara’ya atanmasını gerekçe göstererek, “Emniyette cemaatçi polis mi kaldı ki” derken..

Gülen örgütünün emniyetteki yapılanmasını bilmiyorduysa..

Öyle Ali Fuat Yılmazer ile.. Üç beş kişi ile bitmeyecek devasa bir yapılanma içinde olunduğunu bilmiyorduysa..

Yine cehaletine yansın..

Çünkü, binlerce kişi, emniyetten atıldı, hâlâ kriptoların varlığından bahsediliyor..

Gülen örgütünün Ali Fuat ile sınırlı olmadığını, daha yüzlerce binlerce Ali Fuat’ın emniyette kilit noktalara yerleştirildiğini bildiği halde “Cemaatin emniyette adamları kalmadı ki” demişse..

Buna sahtekarlık denir.. Dört dörtlük darbe girişimi denir..

“Darbenizle birlikte, hainliğinizle birlikte yerin dibine batın!”

¥

15 Temmuz öncesinde, orada burada bir FETÖ’cü yüksek sesle siyasi iktidara meydan okuduğunda, “Analar ne yiğitler doğuruyor” diye şişiniyorlardı..

Doğrusunu söylemek gerekirse, biz de, “Biz bu Gülen’in adamlarını, korkak, yüreksiz, çekingen insanlar sanırdık. Adamlarda aslında yürek varmış da, kullanmıyorlarmış” sandık..

Oysa işin aslı..

Bunların arka planda güvendikleri, yargıdaki kadrolaşmaları ve askeriyedeki generalleri imiş.

Düşünsenize..

17 Aralık’tan hemen sonra..

Siz Ekrem Dumanlı olsanız..

Deşifre olanların sadece üç-beş tane emniyet müdüründen ibaret olduğunu, daha bilinmeyen, yargıda 4000 FETÖ’cü olduğunu.. Onlar da diskalifiye edilse bile.. TSK’da generallerin yarısının kendi örgütünüzden olduğunu bilseniz..

Ne naralar atarsınız..

Haklı olmanıza falan gerek yok..

Arkanızda, ABD var. CIA var..

4000 yargı mensubu var..

150’den fazla general var..

Nitekim..

17 Aralık’tan sonra da.. Adım adım diğer adamlarına operasyonlar yaptırdılar..

Ama hepsinde, inkar ettiler..

Mesela, Mustafa Başer ve Metin Özçelik isimli iki hakime, FETÖ’cü emniyet müdürlerini tahliye ettirme operasyonunu yaptırdıklarında. 

İki hakim de, “Biz cemaatçi değiliz” dediler.

Sonrasında ise, ByLockçu oldukları çıktı.

Eşleri ile birlikte, örgüte mensup oldukları, ayan beyan belgelendi..

Şimdi fazladan..

O tahliye emrinin de, Fetullah Gülen’den geldiğine dair bir belgenin ele geçirildiğine dair İstanbul Başsavcılığı’nın açıklaması üzerine, FETÖ’cüler hop oturup hop kalktılar..

Ne imiş?

“Fetullah Gülen’in yazılı talimatı olarak gösterilen belgedeki imza, bir başka yazıdaki gerçek imzanın kopyala-yapıştırması ile elde edilmiş”miş!

Benim açımdan o belgeye ihtiyaç yok..

Eşleri ile..

Kılık kıyafetleri ile..

ByLock programları ile..

Yaşadığımız tüm süreçteki somut verileri görmezden gelmeleri ile..

Bu iki hakimin, Pensilvanya’dan gelen emir doğrultusunda o kararı verdiğinden adım kadar eminim..

Ama FETÖ’cüler diyorlarsa ki, “Bu belgedeki imza orijinal değil”..

O sahtekarlığı da kendiniz yapmışsınızdır, “Bu belge ele geçirilirse, inkar etmemize imkan olsun” diye, hem talimatı yazıp, yollamışsınızdır, hem de talimatı hazırlarken, “Nasıl olsa bu talimatın gideceği hakimler man kafa.. Bizim hipnotizemiz altındalar. Onlar imzanın orijinalliğine mi bakacaklar. Yazıyı bizim adamımız gösterdi mi, hemen gözleri kapalı, emri yerine getirecekler.. Ama olur da işler ters giderse.. Pensilvanya’daki örgütümüzün başını kurtarmamız için.. İmzayı bir başka yerden kopyalayalım” demişsinizdir..

Yoksa..

Savcılık böyle bir şeye tenezzül edecek olsa..

Şimdiye kadar niye beklesin..

Bir tane ile niye yetinsin.

Apaçık ortada ki..

Talimatın bir fotoğrafı çekilip, FETÖ’cü bir gazetecinin bilgisayarında bulunduruluyormuş..

Gazeteci derdest edildiğinde, o belgenin fotoğrafı de ele geçirilmiş..

Sahte ise, o FETÖ’cü gazeteciye sorun..

FETÖ’cü hakimlere sorun..

“Bu belge size gösterildi mi?” deyin..

Bir hakim.. Hatta iki hakim birden..

Akıllarını yememişlerse.. Nasıl olur da, o kadar illegal dinlemeye kendileri imza atıp (haydi o imzaları bilmeyerek attıklarını varsayalım), sonrasında da 17 Aralık darbe girişimini gördükten sonra..

Hâlâ o darbeye imza atanları tahliye etmeye kalkabilir?

Tek ihtimal var..

Talimatı ABD’den alıyorlarsa..

Yargıdaki diğer 4000 militana ve darbe yapacak kadar gözleri körleşmiş generallere umut bağlamışlarsa..

17 Aralık’ın 4. yılında..

Tüm bu gelişmelerin ışığında, FETÖ’nün bir ABD ürünü olduğu ayan beyan ortada da..

FETÖ söylemlerini takip eden CHP’lilerin hali içler acısı..

FETÖ’nün 3 yıl önce ortaya attığı iftiralar, 2017 Aralık’ında, CHP tarafından gündeme sokulmaya çalışılıyorsa..

Bu kadar şapşal, bu kadar aptallarsa..

Kendilerine de yazık ediyorlar, ülkeye de.

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER