1994’ten çok daha kötü gideceksiniz!
SİYASETAli Karahasanoğlu'nun köşe yazısı
1989 yılı, sağ siyasetçilerin, yerel belediyeden silinme tarihidir..
Anavatan Partisi’nin politikalarından hoşlanmayan seçmenin..
Bir de..
Anavatan idi, Doğru Yol idi şeklinde iki merkez parti arasında oylarını bölmesi sonucu..
Aradan kafayı çıkaran SHP (Bugünkü CHP) hemen bütün büyük illeri silip süpürmüştü..
İstanbul’da Nurettin Sözen..
İzmir’de Yüksel Çakmur..
Ankara’da Murat Karayalçın..
Adana’da M. Selahattin Çolak..
1989’da geldiler..
Ve..
1994’te topluca gittiler..
Sadece İstanbul ve Ankara değil..
Adana da gitti..
Hatta İzmir’de bile perişan oldular, başkanlığı kaybettiler...
Tarih tekerrür edecek gibi..
2019’da, İstanbul’u da, Ankara’yı da.. Adana’yı da..
CHP aldı..
Aldı ama..
1994’te nasıl arkasında bin bir ah alarak, yolsuzluk ve hizmetlerde rezilliklerle görevi bırakmak zorunda kaldılarsa..
Şimdi de..
2019’da geldikleri belediyelerin tamamını ilk yerel seçimde terkedecekleri bir görüntüyü şimdiden veriyorlar..
Daha şunun şurasında, 8 ay olmuş..
Verdikleri sözler, döne döne taahhüt ettikleri vaatler, kulaklarımızda yankılanıyor..
Şimdiden sergiledikleri riyakarlıklar.. Yolsuzluklar.. Usûlsüzlükler..
Bir ilde, iki ilde değil..
Toptan..
Tüm Türkiye’de devrileceklerinin işaretini veriyor..
Bakmayın siz, medya organlarının, Mansur Yavaş ile Sinan Aygün’ün tartışmasını küçük küçük verdiklerine..
Muhafazakar kesimin adetidir, böyle yolsuzlukları, abartma adetleri olmadığı gibi, hakkı ile verme becerileri bile yoktur..
Solak medya, zaten üstünü örtmek için, bin bir çaba sarfediyor..
“Yok yok.. Bir şeycik yok.. Yanlış duymuşsunuz. Lağım patlamadı.. Duyduğunuz, gök gürültüsü” diyerek, konuyu öğrenmek isteyenleri sakinleştirmeye çalışıyorlar..
Ama mızrak çuvala sığacak gibi değil..
Fecaat, tüm rezilliği ile karşımızda duruyor..
İzahı mümkün olmayan bir yolsuzluk vakası..
Bir açıdan değil..
İki açıdan değil..
Onlarca açıdan bakın, hepsinde pislik diz boyu..
Hem suçlu olup, hem de güçlü pozisyonunda ahkam kesmek, diz boyu..
Dün Sinan Aygün’ün basın toplantısında anlattıklarını dinledim.
Yanlış olduğu noktalar var.
Ama çok büyük oranda, doğru konuşuyor.
“Okulun yapılmasını, mahkeme önledi” diyor..
Yanlış söylüyor..
Mahkeme, okulun yapılmasını önleyemez.
Mahkemenin verdiği karar, “Okul yapma şartına bağlı olarak iskan veremezsiniz” şeklinde..
Siz, kendi rızanız ile.. Hayır olsun diye.. Bir okul yapmak istiyorsanız..
Mahkemenin size tanıdığı bu hakkı kullanmazsınız..
Okulu yine yaparsınız.
Mahkeme ne yapacak?
Sizin cebinizden yapmak istediğiniz okulun inşaatına, “Hayır, Sinan Aygün’ün parası ile okul yapılamaz” diyerek engel mi olacak?
Kaldı ki..
Mahkemenin, “Arsa sahibine iskan vermeyi, okul yapma şartına bağlayamazsınız” kararının, “okul yapma” kısmını, yanlış yorumlayarak hayata geçiren Sinan Aygün..
Aynı mahkeme kararındaki, “Planı iptal, ruhsatı iptal” karalarını ise..
Görmezden gelip, inşaata devam ediyor..
Eee.. Tipik CHP’li..
Menfaatine gelen kısmı alıyor..
“Mahkeme böyle karar verdi. Okulu yapamadım” diyor.
Sanki mahkeme, “Okulu yapma ama, gökdeleni dikmeye devam et” demiş gibi..
Gökdeleni dikmeye devam ediyor..
Şimdi de karşımıza geçmiş..
“Ben ne yapabilirim ki.. Mahkeme, okul yapımını durdurdu” diyor..
Sinan Aygün’ün, bu yanlışı, Mansur Yavaş’ı rüşvet tartışmasında haklı hale getirir mi?
Getirmez..
Hele hele.
Saat 16.57’de yerel mahkeme kararına itiraz edilip, 25 dakika sonra itiraz geri çekilmiş ise..
Bunu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın avukatları yapmış ise..
Pislik artık, diz boyunu aşmış, boğazımızı geçmiş demektir..
Pazarlık o kadar rezilce yapılmış ki..
İtirazın son gününün, son dakikalarında (Aslında onu da bilmiyorlar. Artık UYAP sayesinde, gece 12’ye kadar, harcını yatırıp, istedikleri itirazı yapabilirlerdi.. Ama CHP kafası işte.. Bu kadar çalışıyor) itirazı yaptırıyorlar..
Büyük ihtimalle, o saat diliminde, Sinan Aygün’den, istedikleri paranın sözünü alıyorlar..
Ama CHP’lilere güven olur mu?
Saf Mansur, itirazı yaptırdıktan sonra, Sinan Aygün’ün “Nanik.. İtirazı yaptınız. Ben size bir şey vermiyorum” resti sonrasında..
Kendisini de rezil edecek şekilde..
“Kimse bilmez, duymaz” düşüncesi ile..
“Bize de mi lo lo” diyerek..
İtirazı geri aldırtıyor..
Pisliğe tüy diktiriyor..
“Cumhuriyet tarihinde, 25 dakika önce verilen itirazın geri alındığının ikinci bir örneği var mıdır” diye sorsanız.
Rahatlıkla, “Yoktur” derim.
Bunu bile yaptılar.
Rüşvet pazarlığını, ayağa düşürdüler.
“Ver dilekçeyi, al parayı” muhabbeti sonrasında..
Para karşılığı, resmi makam adına, dilekçeyi verdiler..
Sonra..
Konuştukları parayı alamadılar..
Hiç utanmadan, parayı alamadıkları için, 25 dakika önce verdikleri dilekçeyi, geri aldılar..
Bu kadar pespaye.. Bu kadar rezil.. Bu kadar ayağa düşmüş.. Vıcık vıcık bir pisliğin içinde yüzüyorlar..
Okulu yarım bırakması konusunda, ama gökdeleni bitirme riyakarlığında Sinan Aygün ne kadar haksız ise..
“Benden 25 milyon istediler. Bir okul 25 milyon mu?” sorusunda, o kadar haklı..
Gerçekten..
32 derslikli bir okul, 25 milyon ise bir derslik, nerede ise 1 milyona gelir..
Yapmayın CHP’liler..
İşi bu kadar açıktan, bu kadar rezilce yapmayın.. (“Gizli yapın” da demiyorum tabii.)
Korkarım bu şekilde giderseniz..
Vatandaş ilk seçimi de beklemez, sizi sopa ile, o makamlardan kovalar!
İlginizi Çekebilir