Abdülhamid’e düşmanlık millete düşmanlıktır
GÜNDEMAteş çemberine düşürülen Osmanlı’yı üstün dehası sayesinde 33 sene ayakta tutan 2. Abdülhamid Han’ın vefatının 101. yıldönümü... Dedesini Akit’e anlatan Kayıhan Osmanoğlu, Ulu Hakan’ı karalamaya çalışanların Türk ve İslam düşmanı olduklarını söyledi.
Ulu Hakan Abdülhamid Han’ı Hakk’a irtihalinin 101. sene-i devriyesinde rahmet ve dualarla yad ediyoruz. Yıkılmakta olan bir imparatorluğu harap olmaktan kurtaran ve Türk Devleti’nin tarihsel bir süreklilik göstermesinde büyük pay sahibi olan Abdülhamid Han, ülkemizdeki vesayet odaklarının temsilcileri tarafından uzun yıllar boyunca itibar suikastlerine maruz kaldı. Bütün karalama kampanyalarına ve algı operasyonlarına rağmen Müslüman Türk milletinin irfan dolu belleğinde mümtaz bir hatırası olan Ulu Hakan’ın bilinmeyenlerini, torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu gazetemize anlattı. Sultan Abdülhamid Han’ın, sağlam bir itikadi temel üzerine ümmetçi politikalar yükselttiğini belirten Osmanoğlu, Ulu Hakan’ı karalamaya çalışanların Türk ve İslam düşmanı olduklarını belirtti.
Çağlar üstü bir şahsiyet
Sultan 2. Abdülhamid’in, ümmetin gönlündeki sıcaklığını koruduğunu belirten, 4. kuşaktan torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, “Rusya steplerinde, Ural Dağları’nın eteklerindeki bir kasabada Müslüman Tatarların, inşa ettikleri bir cami ve medreseye Hamidiye ismini vermeleri, Sultan Abdülhamid’in sadece bizler için değil dünyadaki pek çok insan için bir değer ifade ettiğini gösteriyor. 100 yıl sonra bile “Hamidiye” ismini öğrenince oradaki Müslümanların gözlerinin yaşarması, Sultan Abdülhamid Han’ın her şeyden önce sağlam bir itikadî temele oturan İslâmî anlayışının, çok uzak zamanları ve çok uzak mekânları bile kuşattığının delilidir” dedi. Sultan Abdülhamid’e yapılan saldırıların İslam düşmanlığından kaynaklandığını kaydeden Osmanoğlu, “Sultan Abdülhamid Han tarihe ve Türklüğe mal olmuş bir değerdir. Devleti temsil noktasında olan bir şahsiyeti karalamak devleti ve milleti karalamaktır” ifadelerini kullandı.
Hakikat ortaya çıktı
Abdülhamid döneminin objektif bir gözle değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Osmanoğlu, “Her şeyden önce sağlam ve belgeye dayanan bilgiye ihtiyacımız var. Hamasete ve yalana değil. Aile fertleri sürgünde yaşamış oldukları anılar hakiki birer belge niteliğindedir. Bu yönüyle de birçok tarihçiye kaynaklık etmiştir” şeklinde konuştu. Güneşin balçıkla sıvanamayacağını vurgulayan Kayıhan Osmanoğlu, “Bu karalamaların sebebi mutlak surette dinimize ve Türklüğe düşman olanların bilinçaltında yatan öfkedir diye düşünüyorum. Ama güneş nasıl balçıkla sıvanmaz ise hakikati örtmek asla mümkün olmayacaktır. Seksen senedir kötüledikleri halde neticede hak yerini buldu ve hakikatler ortaya çıktı elhamdülillah. Hak ve hakikat er ya da geç muhakkak tecelli edecek herkes hakikati mutlaka öğrenecektir” şeklinde konuştu.
Neden Ulu Hakan diyoruz?
2. Abdülhamid, Osmanlı İmparatorluğu’nun 34. padişahı ve çöküş sürecindeki devlette mutlak hakimiyet sağlayan son padişahtır. Tahta çıktığı dönemde, imparatorluk adeta dağılmanın eşiğinde olmasına rağmen, harikulade bir siyaset anlayışı izleyerek devlete 33 yıl gibi uzun bir soluk aldırmıştır. Geçen bu süreçte, eğitim, sağlık ve askeri teknoloji alanında devasa yatırımlar yapan Abdülhamid Han, Türk devletinin devamlılığını sağlamıştır. 2. Meşrutiyet’in ilanı sonrası büyük bir stratejik hata yapılarak tahttan indirilen Ulu Hakan, Selanik’e sürgüne gönderilmiştir. Tahttan indirilmesinin akabinde 1. Dünya Savaşı patlak vermiş, imparatorluk savaştan mağlubiyetle çıkmıştır. Sultan Abdülhamid, 10 Şubat 1918’deİstanbul Beylerbeyi Sarayı’nda Hakk’a irtihal etmiştir. Her yıl ortalama yüzlerce okul açan Sultan Abdülhamid’in açtığı okullarda yetişenler bir araya gelerek, milli mücadelenin fitilini ateşlemiş ve tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurmuşlardır.
İlginizi Çekebilir