© Ak Gazete 2015

''Abdullah Gül o mesajı Erbakan'a iletmedi''

Abdurrahman Dilipak’ın bugün yazısında Abdullah Gül’ün batıdan gelen kripto bir mesajı o dönemde Necmettin Erbakan’a iletmediğini aktardı.

 

''Abdullah Gül nereye koşuyor'' başlıklı bugünkü yazısında siyaset gündemine yaptığı açıklamalarıyla düşen eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e değinen Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, Gül’ün sosyolojik bir tabanı, dini ve felsefi bir derinliğinin olmadığını ve bu nedenle siyasette hep dengeli bir politika izlediğini belirtti.

 

İKİNCİ AKŞENER VAKASI...

Abdullah Gül’ün AK Parti hükümetini hedef alan sözlerine değinen Dilipak ''Şimdiden söyleyeyim, böyle giderse siyasette ikinci Akşener vakası yaşanır. Tamam Gül de kendine %20’lik bir taban hayal eder. İkisi %40’la iktidar olurlar!? Demek ki, aşk ve öfke gibi, siyasi tutkular da bazen insanın gözünü kör edebiliyor'' ifadelerini kullandı.

 

İşte Dilipak’ın o yazısı;

''Cumhurbaşkanlığından ayrılırken eşinin öfkeyle ağzından kaçırdığı, iktidara karşı “intifada” olarak tanımladıkları, ertelenmiş mücadele başlıyor mu yoksa!

“İntifada”; “Ayaklanma” anlamına geliyor. İntifada kelimesi, siyasi literatüre İsrail’in, Aralık 1987’den 1993 Oslo Anlaşmasının imzalanmasına kadar süren, Filistin topraklarını ele geçirmesine karşı sürdürülen Filistinlilerin ayaklanmasının adıdır. Bayan Gül’ün ağzından kaçırdığı bu kelime, aynı zamanda o kesimin şuuraltını da yansıtıyor.

Şunu hemen söyleyeyim: Gül iyi bir politikacı değil. Tamam “dengeci”, ama aynı zamanda kompleksli de, öfke kontrolü yapamıyor. Risk almadığı yaygın bir kanaat. Sosyolojik bir tabanı, dini, felsefi bir derinliği de yok. Stratejik öngörülere, derinliğe sahip olup olmadığına siz karar verin.

Mete Gündoğan’ın kitabında anlatılan bir olay var: Erbakan’a karşı Batı kaynaklı kripto bir mesaj geliyor ve Abdullah Gül bu kriptolu mesajı Erbakan’a aktarmıyor.

Gül, hükümette iken de, Cumhurbaşkanlığı döneminde batı ile ABD ile inatlaşmanın her zaman riskli olduğunu düşünüyordu. AK Parti’nin kuruluş sürecinde batı ile ilişkilerin kurgulanmasında o hep devrede idi. Mesela Gül; Graham Fuller’in bölge ile ilgili politikalarını tehdit/tehlike olarak görmez. Bu anlamda FETÖ ile de karşı karşıya gelmemeye özen gösterir.

Mesela, BÇG kanadı tezkerenin geçmesini istemediği için bu konuda, FETÖ ile BÇG arasında tarafsız kalmıştır. Gönlü tezkerenin geçmemesinden yana olmuştur. Gül, her iki kesimin de fikrî temellerinin USA patentli olduğunu bilir. Onun için mesela Yirmibeşoğlu ile dolaylı olarak dirsek teması içinde olmayı tercih ettiğini söylüyor onu tanıyanlar.

Erbakan, Erdoğan’ı da eleştirdi, Gül’ü de eleştirdi. O bu işleri hep, “Milli Görüş”e ihanet olarak gördü. Erdoğan “One minute” ile o eleştirilerin hedefi olmaktan bir şekilde kurtuldu. Şimdi sıra Gül’de.

Gül’ün son olağanüstü halin uzatılması ile ilgili açıklamasına bakıyorum da, evet kim ister olağanüstü hali.. Güney ve Kuzey sınırınızda savaş var. İran’da karışıklık sözkonusu, Yunanistan’ın hali malum. Sınırınızda PKK, PYD, DAEŞ var. Darbecilerin yargılanma süreci bitmemiş, yeni darbe iddiaları var, siz kalkıp neler söylüyorsunuz? Adama “nerede yaşıyorsun” demezler mi? Olağanüstü halin kalkmasından önce olağanüstü hali zorunlu kılan şartların ve bu duruma sebeb olan iç ve dış tehdit ve tehlikelerin ortadan kaldırılması gerektiğini söylersiniz. “Hükümet de istemez olağanüstü halin devamını, Meclis gerek görüyorsa (...) ''

...YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN...

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER