''AFRİN’E GİRMESEYDİK ONLAR BURAYA GELECEKLERDİ''
TÜRKİYEMahir Ünal, partisinin Kahramanmaraş İl Başkanlığı’na seçilen Ömer Oruç Bilal Debgici’ye hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. Debgici ve ekibine görevinde başarılar dileyen Ünal, daha sonra partililerle bir araya geldi.
'AFRİN’E GİRMESEYDİK ONLAR BURAYA GELECEKLERDİ''
Türkiye’nin büyük bir mücadele verdiğini belirten Mahir Ünal, Afrin’de yürütülen ’Zeytin Dalı Harekâtı’nı değerlendirerek, "Eğer biz bu mücadeleyi Fırat Kalkanı’yla, Zeytin Dalı’yla bu mücadeleyi vermeseydik onlar bu mücadeleyi, bu yangını evimizin içine taşıyacaklardı. Eğer biz Cerablus’a, El Bab’a gitmeseydik, eğer biz Afrin’e gitmeseydik onlar ne yapacaklardı? Onlar buraya geleceklerdi, onlar buraya gelip bu yangını bizim evimizin içerisinde çıkaracaklardı. Dolayısıyla şu anda gerçekten hem sınır güvenliğimizi korumak hem iç güvenliğimizi korumak adına büyük bir mücadele veriyoruz" dedi.
Mahir Ünal, ziyaretin ardından Türkiye Gençlik Vakfı Kahramanmaraş Şubesi tarafından düzenlenen ve İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekrem Demirci ile birlikte yapacağı 'Gençlerin medeniyet tahayyülü' konulu söyleşi için Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi’ne geçti. Salonda Mahir Ünal’ın yanına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin Kahramanmaraş İl Olağan Kongresi’nde konuşurken yanına çağırdığı ve ağladığı için ''Bordo bereliler ağlamaz'' dediği 6 yaşındaki Amine Tıraş geldi. Yine üzerinde bordo berelilerin üniforması olan küçük kız, yaptığı resimleri gösterdikten sonra Mahir Ünal ile Ak Parti İl Başkanı Ömer Oruç Bilal Debgici’nin elini öptü. Kur’an-ı Kerim Tilaveti ile başlayan programda Amine Tıraş da şiir okudu.
''KAFTANI ISRARLA AMERİKA’YA GÖTÜRMEK İSTEDİLER''
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal ile Prof. Dr. Ekrem Demirci söyleşiye geçti. Söze ilk başlayan Mahir Ünal, hocaların toplumdaki önemine ve onlara duyulan saygıya değinerek herkesçe bilinen Osmanlı padişahlarından Yavuz Sultan Selim ile hocası İbn-i Kemal arasında geçen kaftana çamur sıçrama hikayesini anlattı.
Asırlar önce gerçekleşen kaftan hikayesinin Kültür ve Turizm Bakanı olduğu dönemde de devam ettiğini kaydeden Ünal, şunları söyledi:
"Çaldıran seferine giderken İbn-i Kemal’in atının ayağından Yavuz’un kaftanına çamur sıçrar ve bir an İbn-i Kemal tedirgin olur, çünkü Yavuz Saltan Selim Han’ın celaleti çok yüksektir. Bunu anlar Yavuz, ’Hocam sizin atınızın ayağından sıçrayan çamur bizim için onurdur’ der ve o çamur sıçrayan kaftanını hocasına hediye eder ve bir de vasiyette bulunur, der ki 'Bu kaftanı öldüğümde sandukamın üzerine örtün.' Peki hikaye orada biter mi? Hikaye orada bitmez. Bakanlığım dönemimde ısrarla bu kaftanı Amerika’ya götürmek istiyorlar. Diyorum ki 'Bu kaftanı Amerika’ya niye götüreceksiniz?' 'Efendim kaftan eskidi, kumaş restoratörlerine kaftanı restore ettirmemiz lazım.' Ben de inat ettim dedim ki 'Bu kaftan Amerika’ya gitmeyecek. Burada kumaş restoratörü bulun, burada yaptırın.' Kumaş restoratörünü buldurduk, Amerika’ya göndermedik kaftanı. Sonra Amerika’ya neden götürmek istedikleri ortaya çıktı biliyorsunuz. Bu, Pensilvanya’daki... O kaftan aynı zamanda hilafeti de temsil eder çünkü, o seferde biliyorsunuz Memlukluları 3 tane büyük devleti ortadan kaldırmış ve hilafeti Yavuz Sultan Selim Han İstanbul’a getirmiştir. O kaftan da aslında bir nevi hilafetin sembolüdür. Bu, 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’ye gelirken o kaftanı giyip gelecekmiş. Öyle bir hikayesi var, bu da daha sonra ortaya çıktı."
İlginizi Çekebilir