© Ak Gazete 2015

Ahlaksızsınız, sahtekarsınız!

Ali Karahasanoğlu'nun köşe yazısı

Soma’da 301 canımız gitmiş.

301 canın gitmesi yetmemiş gibi, algı operasyonu üzerine algı operasyonu yapılıyor.

“Aslında 700 kişi öldü.. Rakamlar gizleniyor” diye yalanlar uyduruyorlar.

Tutmayınca, bir başka yalanla karşımıza çıkıyorlar: “Madenin en alt bölümünde kalan işçiler, Suriyeli kaçak çalıştırılan işçiler.. Onun için, zaten cesetler çıkarılmadıkça gerçek ölü sayısı hiçbir zaman bilinemez.”

Ben Soma’ da yaşananın, kaza değil, sabotaj olduğu kanaatindeyim.

Ancak..

Kaza da olsa işveren sorumlu..

Sabotaj da olsa, böylesi bir faciaya açık kapı bıraktığı için işveren sorumlu..

Dolayısı ile, maden sahibinin Allah cezasını versin.

Ama dert, maden sahibi değil..

Dert, insanların canlarını kaybetmesi de değil..

Dert; Cumhurbaşkanı seçimine 1 ay kala, büyük infiale sebebiyet verecek bir sabotaj ile, Tayyip Erdoğan’ın seçimden birinci çıkmasını engellemek.

Hatta.. 

Soma üzerinden, halk protestoları ile Tayyip Erdoğan’ı, Türkiye’nin hiçbir yerinde miting yapamaz bir duruma düşürmek..

Böyle bir atmosferde..

Tüm olumsuzluklara rağmen,  Tayyip Erdoğan, o gün yapılması çok önceden planlanmış Arnavutluk seyahatini iptal edip, daha tüm cenazelere bile ulaşılamadığı bir günde Soma’ya gidiyor.

Bu ülkenin Başbakan’ı, tüm uyarılara rağmen, “Şu an insanlar acılı, olur ya bir protestoda bulunulur” endişesini dillendiren devlet yetkililerinin yaptıkları uyarılara rağmen..

Başbakan Erdoğan, “Benim vatandaşımın acısını paylaşmak ve olay mahallini yerinde görmek üzere Soma’ya gideceğim” diyor ve gidiyor..

Uyarılardaki gibi, gerçekten de birkaç kişi, Başbakan’a hem hakaret ediyorlar, hem de bir tanesi arabasına tekme atmaya kalkışıyor.

Bana sorarsanız, hiç önemli değil.. Arabaya tekme atılsa ne olur ki?

Önemli olan, her şeye rağmen, oradaki insanların acılarını paylaşmak.. Velev ki bazıları sizi protesto etsinler.. Velev ki bazıları arabanızı tekmelesinler..

Bana kalırsa, terörist bir saldırı olma ihtimali yok ise, hiç sorun değil..

Ama.. İşe bakın ki..

2014’te..

Bu ülkenin Başbakan’ının.. Bu ülkenin terörle mücadeledeki bir numarasının.. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde devletin de bir numarası olmak üzere seçime hazırlanan bir isminin.. Ülkeyi 12 yıldır yöneten bir isminin..İsrail Cumhurbaşkanı’na “One minute” diyen birisinin arabasına saldırıldığında..

Bu saldırıyı normalleştirip..

“Yakınları göçük altında kalan vatandaşlar protesto haklarını kullandılar” deyip..

Sonra.. 

Dün, İstanbul Eyüp’te..

Yeşilpınar Mahallesi’nde, “kentsel dönüşüm” adı altında.. Onlarca mağdur oluşturarak yapılan, CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bir çalışmasında..

Ekrem İmamoğlu, “% 100 memnuniyet ile, 50 yıllık sorunu çözdük” diye alayı valalı tören konuşması yaptıktan 10 dakika sonra..

O mahallede mağduriyet yaşayan insanlar Ekrem İmamoğlu ile konuşmak için yolun kenarında beklerken..

Koruma aracının ve makam aracının hızla oradan ayrılmak istemesi üzerine, mahalleliler protesto hakları(!)nı kullanarak tepki gösterdiklerinde..

Soma’da işçinin dostu, emekten yana olduğunu iddia eden, sosyal demokratlıkları ile övünen sol medyanın anlı şanlı internet siteleri..

Televizyonları..

Bugün de göreceğiz, gazeteleri..

“Ekrem İmamoğlu’na protesto, konvoydaki araçlara vurdular!” diye başlık atarlarsa..

Kusura bakmayın.. Ben bunlara, “Ahlaksızsınız, sahtekarsınız, ilkesizsiniz”  derim..

Çoğu kadın olan protestocuların, arabaya vurduklarından ne olacak? 

Muhatabınız terörle mücadele eden bir başbakan değil..

Bir cumhurbaşkanı adayı değil. 

ABD’ye posta koymuş, “Dünya beşten büyüktür” diye haykırmış bir lider değil..

İsrail’in bir numarasının yüzüne karşı “Siz çocukları öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” cümlesini yapıştırmış yürekte birisi değil..

Ekrem İmamoğlu’na kim, ne için ciddi bir zarar verecek ki?

Olsun olsun, bir iki bağırırlar, olsun olsun, aracına bir tekme atar, giderler..

Ama ne diyor sulcu medya: 

“Protestocu grup, İmamoğlu’nun konvoyundaki araçlara vurdu.”

Dersiniz ki, aracı silahlarla vurmuşlar.. Dersiniz ki, aracı makineli tüfeklerle taramışlar..

Ve ifadeye bakın:

“Polisin uzaklaştırmak istediği protestocular önce İmamoğlu’nun koruma aracına ardından da makam aracına vurdu. Yaşanan arbede sırasında koruma aracını durdurmak isteyen Ayşe Topçu adlı kadın düşerek yaralandı.”

Yani, Ekrem İmamoğlu’nun hiçbir yanlışı yok.. Kendisi ile görüşmek isteyenlere hiç bakmadan ordan geçip gitmek istememiş..

Hem “Burda yüzde 100 memnuniyet oluşturarak temel atıyoruz” deyip, hem de % 100 memnuniyet oluşturmadığının ispatı olarak, o mahalledeki insanların isyanını dinlemek istemediği görüntülenmemiş..

İmamoğlu’nun  korumalarının, şoförlerinin vatandaşlara yönelik hiç bir yanlışı yok..

Ayşe Topçu, tıpkı Soma’da Başbakan’ın aracına tekme atmak isteyen kişideki gibi, dengesini kaybedip düşmüş..

Kendi etmiş, kendi bulmuş..

Böyle bir hava veriyorlar..

Bakın bakın, sol medyanın başlıklarına bakın.. Utanç belgelerine bakın:

“Eyüp’te İmamoğlu’nun aracı yumruklandı!”

Oha yani..

Aracı yumruklasanız ne olur?

Yumruğunuz acır, da araca bir şey olmaz..

Ve Halktv’nin başlığı: “Eyüp’te İmamaoğlu’nun konvoyu saldırıya uğradı..”

Hani PKK’lıların bombalı saldırılarına bile, bunlar “Eylem” diyorlar da..

Şimdi hemen hepsi 60’ını geçmiş kadınların yaptıkları protestoyu “Konvoya saldırı” diye başlıklamışlar..

Bunlara “Çüş” demeyelim de ne diyelim? 

Sözcü’nün haberi de şöyle:

“Polisin uzaklaştırmak istediği protestocular önce İmamoğlu’nun koruma aracına ardından da makam aracına vurdu. Yaşanan arbede sırasında koruma aracını durdurmak isteyen Ayşe Topçu adlı kadın düşerek yaralandı.”

Yani, Ekrem’in aracı, ısrarla insanların üzerine gitmemiş. Bir yaşlı kadını yaralamamış..

Yanarım yanarım da..

Bu kadar ilkesiz solcuların dümenine gelen, bizim mahallenin sözde doğrucu Davut’larının haline yanarım..

Her gördüğü hıyar için, koşup tuz yetiştiren bizim saflara yanarım..

Buyrun, kendi adamlarını, bakın nasıl koruyup kolluyorlar.

Bizimkiler ise, kendi insanlarını nasıl tef çalıp, oynatmaya kalkıyorlar.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER