© Ak Gazete 2015

Alpay Özalan'dan eleştirilere yanıt!

Eski milli futbolcu AK Parti İzmir Milletvekili Alpay Özalan, "Cumhurbaşkanımıza hakaret eden karşısında beni bulur" sözlerine açıklık getirdi.

 

 

Milli takımda ve pek çok kulüpte top koşturan, son dönemde ise teknik adamlık yapan AK Parti İzmir Milletvekili Alpay Özalan, çarpıcı açıklamalarda bulundu. 

Özalan, Sabah Gazetesi'ne verdiği röportajda "Cumhurbaşkanımıza hakaret eden karşısında beni bulur" sözlerine açıklık getirdi.

'İÇİME SİNDİREMEDİM'

- Meclise gelip rozetinizi taktınız ve ilk beyanınızla olay oldunuz. "Cumhurbaşkanımıza hakaret eden karşısında beni bulur" dediniz. Meclise bodyguard olmaya geldiğiniz yönünde eleştirilere maruz kaldınız. O cümleyle ne demek istediniz?

- Cumhurbaşkanımız sadece AK Parti'nin değil, tüm milletimizin cumhurbaşkanı. Herkes bu makama saygı göstermek zorunda. Kesinlikle meclise kavga etmeye gelmedim. Milletime alanım dahilinde hizmete geldim buraya. Ama Cumhurbaşkanımıza geçmişte yapılmış bir saygısızlık var. 23 Nisan'da ona yapılan saygısızlığı hiçbir zaman içime sindiremedim. Ve sindirmeyeceğim de... Benzer bir saygısızlık yapılırsa gereken cevabı veririm.

Röportajın tamamı şu şekilde;


- Eski milli sporcusunuz. Futbolun farklı kademelerinde de görev aldınız ama bu gömleği çıkarıp siyaset gömleğini giydiniz. Sizi siyasete yönlendiren neydi?


- Her zaman Cumhurbaşkanımızın davasının bir adamıydım ve hep onun yanındaydım. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden beri Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın spora olan düşkünlüğünden dolayı hep bir bağımız vardı. Artık resmi bir şekilde yanındayım. Geçmişime bakıldığı zaman tuttuğunu koparan, mücadeleci, hırslı, verilen görevi yerine getiren bir yapım var. Yeni başladığımız bu yolda, ne görev verilirse Cumhurbaşkanımızın çizeceği yoldan ilerleyeceğiz.

MECLİSİ İKİ GÜNDE ÇÖZDÜM

- Futbolculuğunuz döneminde de agresif yapınızla tanındığınız için insan merak etmeden duramıyor. Acaba Alpay Özalan mecliste nasıl bir tutum sergileyecek? 

- Sporcuyken agresifliğim başarı getiriyordu. Mevkim onu gerektiriyordu. Mecliste ise görevim hem savunma, hem hücum (gülüyor). Parti olarak kolektif biçimde takım oyunu sergileyeceğiz, benim mevkim de belli, savunma ve hücum...

- Meclisteki komşularınız kimler? 

- Yan odamda Eskişehir milletvekilimiz var. Onun tecrübelerinden çok destek alıyorum. Bu bina altı katlı. Milletvekilleri genelde ilk katları tercih ederlermiş. Çünkü hemen oradan salona geçme imkanı var. Ama kurayla çıkıyor odalar. Bana üçüncü kat çıktı. Altıncı kattaki vekiller bana, odaları değiştirelim sen sporcu adamsın falan dediler, kanmadım (gülüyor).

- O kırmızı koltuklarda oturmak, milletin vekili olmak nasıl bir his? 

- 85 bin kişinin karşısına çıkıp futbol oynadım ama meclisteki ilk günümkü kadar heyecanlandığımı hatırlamıyorum. Burada 81 milyona hizmet edeceğim. Bu stres ve heyecan yaratıyor. Ama şöyle bir özelliğim vardır, çok heyecanlandığım ve stres yaptığımda çok iyi konsantre olup, çok başarılı olurum.

- Bizler zor zamanlarda birlik olmasıyla ünlü bir milletiz. 15 Temmuz bunlardan biri. Siz bu konuya dair neler söylersiniz? 

- Bu ülkenin iki kez çok iyi kenetlenip, birlik olduğuna şahit oldum ben. Birincisi biz, 2002 yılında dünya kupasından üçüncülükle döndüğümüzde. Havalimanına indiğimizde, Taksim meydanına beş saatte gidebilmiştik. İkincisi ise 15 Temmuz, orada da Türk milleti büyük bir birlik gösterdi. Bunlar unutulmaz!

TÜRK OLDUĞUM İÇİN ALMANYA'DA TAKIM KAPTANI YAPILMADIM

- Milli duyguları yüksek birisiniz... 
- 11 yıla yakın yurtdışında yaşadım, bayrak, marş, vatan özlemini çok derinden yaşayan biriyim. Eğer milli bir mücadele veriyorsanız, milli marş okunduğunda yaşayacağınız duygu ve coşku sizi başarıya götürecektir. Çok genç arkadaşlarımız belki hatırlamayabilirler ama milli marş nasıl okunur tüm dünyaya biz öğrettik. Elbette yaptığımız işlerde hatalarımız da oldu, "Her şeyi çok mükemmel yaptım" diyemem. Ama gençlerimize "Yaptığımız hataları yapmayın, yaptığımız iyi şeyleri örnek alın" önerisiyle yola çıktım.

- Dünya Kupası sırasında Almanya Milli Takımı adına top koşturan, Türk oyuncu Mesut Özil'in çok üstüne gidildi... Bu tavrın siyasi olduğunu düşünüyor musunuz? 

- Kesinlikle. Avrupa, Amerika, İsrail başta olmak üzere Cumhurbaşkanımıza karşı hep saldırı halindeler. Çünkü Cumhurbaşkanımız ülkesini savunuyor, hem ülkemizin hem de ümmetin lideri konumunda. Her tür saldırı oluyor. cumhurbaşkanımızı sevip saygı gösteren herkesin, ziyaret etmesi çok doğaldır. Bunu bahane ettiler.

- Yurt dışında yaşadığınız dönemde siz Türk olduğunuz için sıkıntılar yaşadınız mı? 

- Almanya'nın Köln takımına transfer olduğumda, başkanımız eski dönemin çok önemli oyuncularından biriydi. Benim takımda liderlik edebileceğimi düşündü, kaptan olmam istendi. Ama orada taraftara anket olarak sorarlar böyle kararları... Alman taraftar ben Türk olduğum için istemedi ve ben kaptan olamadım. Doğru bir karar olabilir, herkes kendi vatandaşını, evladını korur. Bizim de burada bunu yapmamız lazım. Kendi vatandaşımızı her alanda birinci sıraya oturtmamız lazım. Kulüp başkanları gözünde de Türk sporcusunun herkesten önce gelmesi gerekir. Bunu oturtabilirsek ne mutlu

22 YILDIR EVLİYİM AİLE ORTAMI NAMAHREMDİR

- Bu yeni hayat düzenine nasıl alışacaksınız?

- Aslında alışığım. İnsanlar işleri nedeniyle şehir değiştirirler. Ben hayatım boyu kıta değiştirdim. Ailem de, ben de alışkınız. Her konuda olduğu gibi bu konuda da ailemin çok büyük desteğini gördüm. 22 yıldır evliyim. O günlerden itibaren önyargılarla mücadele ettik, reklam evliliği dendi, boşanırlar dendi, boşandılar dendi... Biz 22 yıldır evliyiz. 21 yaşında oğlum, 18 yaşında kızım var. Hiçbir zaman göz önünde olmadık. Hep uzak kalmaya çalıştık çünkü aile ortamı namahremdir. Bundan sonra da bu yapıyı koruyacağız.

- İlk dönemler epey konuşulmuştu evliliğiniz. Hatta sizi kıracak boyuta ulaşmıştı haberler... Taraftar bile o süreçte zalimleşebilmişti... Yurtdışına gidişinizde aile hayatınızı koruma kaygısı var mıydı o zamanlar? 

- Taraftar artık bilinçli. Bizim zamanımızda böyle değildi. Dünya Kupası bittikten sonra, futbol taraftarı daha da bilinçli oldu. Büyük sıkıntıları biz çektik. Doğrudur ben ailemi koruma aşamasında yurtdışını tercih ettim. Daha doğrusu nedenlerimden biri de bu oldu.

MECLİSTE SPORUN SESİ OLACAĞIM

- Vekil olarak mecliste hangi konulara ağırlık vereceksiniz? 

- Benim buradaki konumum spor ağırlıklı... Bu konuda da faydam olacak diye düşünüyorum. Çünkü gençlerimizi kötü alışkanlıklardan korumanın yolu spor.

- Neler yapılmalı spor adına, siz neler yapmayı planlıyorsunuz? 

- Alt yapılardan itibaren çok iyi bir sistem kurulmalı. AK Parti hükümeti bu ülkeye 16 yılda spor adına çok büyük tesisler, stadlar kazandırdı. Bizim jenerasyonumuzun en büyük eksiği böyle bir imkana ve Cumhurbaşkanına sahip olmayışıydı. Buna rağmen büyük başarı elde etmiştik.

- Kendi tecrübelerinizi de aktaracaksınız mecliste yanılmıyorsam? 

- 1993 yılında Akdeniz Oyunları şampiyonu olan ve benim de içinde bulunduğum gençler, 2002 yılında Dünya Kupası'nda üçüncü oldu. Bu hevesi ve sabrı kuracağımız bir ruha ihtiyaç var. Önce bunu aşılamam lazım. En ufak kötü sonuçta demoralize oluyoruz. Bir büyük başarıda da mücadeleyi bırakmamamız gerektiğini çabuk unutuyoruz. Sabır göstermemiz gerekiyor, başarı bir varış noktası değil yolculuğun ta kendisidir. Ben mecliste spor camiasının sesiyim. Dünya Kupası atmosferini yaşayan biri olarak bugün orada olmamamız çok üzüntü verici. Biz dünya üçüncüsü olarak çıtayı çok yükselttik. Ama buna rağmen eğer 2002'deki şampiyonada ülkemizin başında Sayın Recep Tayyip Erdoğan olsaydı, biz final oynardık.

İZMİR'DE MUHALEFETTEN BİLE OY ALDIM

-Seçim çalışmaları nasıl gitti? İlginç şeyler yaşadınız mı? 

- Genel başkanımız "Sahalara iniyoruz" dediğinde önce şaşırdım, bu benim bildiğim sahalardan farklıydı... Çime hakimim ama beton zemin nasıldı? Samimi bir insanımdır, bunu da karşımdakine hissettiririm. Hiçbir sıkıntı yaşamadım. Muhalefet partisinde kemikleşmiş guruplar vardır İzmir'de, onların içine bile girdim. Hatta oradan oy bile aldım. Ama kapılardan kovulduğum da oldu.

- Aaaa nasıl? 
- Karşıyaka'da esnaf gezintisi yapıyorduk. Bir ayakkabı dükkanı vardı, kadın bir işletmecisi vardı, içeri girdim, AK Parti milletvekili adayı olduğumu söyledim. "Lütfen dışarı çıkar mısınız?" dedi. Küçük bir şok. İlk kez böyle bir şey yaşıyordum. Gülümsedim, "Çok hoş bir hanımsınız, modern birisiniz, keşke böyle olmasaydı" deyip broşürlerimi bıraktım, çıktım. O dükkanın önünde fotoğraf çektirdim, ilk kez kovulduğum yerin önünde bir hatıram olsun istedim. Kovuldum resmen!

SONAT BAHAR / Sabah

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER