Amerika dışarıdan, CHP içeriden kumpas peşinde

ABD’de başlatılan kumpas davası ile Kılıçdaroğlu’nun ortaya attığı benzer mahiyetteki kağıt parçalarının eşzamanlı bir operasyonun ürünü olduğunu belirten siyasiler ve uzmanlar, “ABD, piyonlarıyla başaramadığı Türkiye’ye diz çöktürme gayesini bizzat devreye girerek yargı kılıfıyla gerçekleştirmek istiyor” dediler.

Haçlı Batı’nın 100 yıllık kirli planlarını bir bir bozan, yeniden güçlenen, bölgede dengeleri değiştiren, ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durmayı başarabilen Türkiye, tarihi bir süreçten daha geçiyor. DEAŞ, PKK, FETÖ, DHKP-C gibi taşeron terör örgütleriyle Türkiye’ye dört koldan saldırı başlatan ancak başarılı olamayan şer odakları, sözde yargı davaları ve işbirlikçileriyle birlikte Erdoğan’ın şahsında Türkiye’ye saldırıyor.

Uzmanlar, Türkiye ve İran lehine ABD ambargosuna delmekle suçlanan, önce sanık sonra tanık sandalyesine oturtulan Rıza Sarraf davasında yaşanan gelişmelerle eşzamanlı olarak Kılıçdaroğlu’nun, Erdoğan’ın yakınlarıyla ilgili asılsız para trafiği iddiasını Akit’e yorumladı...

TÜRKİYE’Yİ YARGILAMAK KİMSENİN HADDİNE DEĞİL

Sarraf davasının da Erdoğan’ın yakınlarıyla ilgili sözde belgelerin de içeriğinin ne olduğunun-ne olmadığının zamanla ortaya çıkacağını söyleyen MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, gelişmelerin zamanlamasının derin bir şüphe oluşturduğunu belirtti. Kalaycı, şunları dile getirdi: “ABD’deki davayla ilgili bizler kişiler üzerinde durmuyoruz, kim suç işlediyse cezasını çeksin ama bu konu siyasi bir davaya dönüştürülerek Türkiye’nin yargılanması gibi bir noktaya götürülüyor. Bu kimsenin hakkı da değil haddi de. Emperyalist güçlerin Türkiye’ye karşı oynadığı oyunu ve ekonomiyi çökertmeye yönelik taarruzunu hükümetle birlikte def etmeye hazırız.”

CHP, ABD’NİN GÜDÜMÜNDE

CHP’nin ABD’nin güdümünde hareket ettiğini belirten Mustafa Kalaycı, şöyle devam etti: “Bu tür konular siyaset üstü konulardır. Vatanını milletini seven herkes Türkiye’ye karşı yürütülen operasyonlara karşı birlik olmalı. Ama CHP, onların dümenine su taşıyor. Belge meselesi de aynı; bir iddia ortaya atıyorsun ama elindeki belegeleri kamuoyu ile paylaşmıyorsun, savcılığa taşımıyorsun. Elindeki belge gerçek mi değil mi bilemiyoruz ki, Kılıçdaroğlu’na inanmak zorunda mıyız? Versin savcılığa, versin basına, versin Meclis’e ve değerlendirilsin. İddianın doğru olduğunu düşünüyorsan bunu yapmalısın. Aksi halde hiçbir inandırıcılığınız olmaz.”

PİYONLARLA OLMADI BİZZAT DEVREYE GİRDİLER

AK Parti İstanbul Milletvekili Abdullah Başçı ise, şunları ifade etti: “Burada amaç Türkiye’yi yıpratmak ve ülkemizi itibarsızlaştırmaktır. Önceden organize edilerek hazırlanmış olan bu yargılama ve yaşananlar, 17-25 Aralık sürecinin devamıdır. ABD, piyonlarıyla başaramadığı Türkiye’ye diz çöktürme gayesini bizzat devreye girerek yargı kılıfıyla gerçekleştirmek istiyor. Mesele ne Rıza Sarraf, ne Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakınlarının para trafiği ne de başka bir şey değildir. Mesele Türkiye’yi kalbinden hançerlemektir.”

DİZ ÇÖKMEYECEĞİZ

Türkiye’nin itibar ve güçlenme mücadelesi verdiği mevcut süreçte yerli işbirlikçilerin karşı mesai harcağını belirten Başçı, şöyle devam etti: “Değişik kılıflara girerek Türkiye’ye operasyon yapmak istiyorlar. Bunları Osmanlı’nın son döneminde de görmüştük. DEAŞ ile PKK ile FETÖ ile Türkiye’yi devirmeyi başaramayınca tekrar başa döndüler. Ne yaparlarsa yapsınlar Allah’ın izni ve keremiyle, sağduyu ve kararlılıkla Türkiye olarak tüm bu sorunları aşacağız. Diz çökmeyeceğiz, ülkemizi çökertmelerine müsaade etmeyeceğiz.”

HEDEFTE TÜRKİYE VAR, CHP BUNA ALET OLUYOR

Yeni Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi (YTSAM) Yayın Kurulu Koordinatörü Prof. Dr. Bilgehan Atsız Gökdağ da, şu değerlendirmede bulundu: “Bu gelişmeler asırlardır devam eden Haçlı zihniyetinin günümüzdeki yansımasıdır. Güçlü Türkiye’den korkuluyor. Çünkü bölgesel ve küresel aktör olma potansiyelimiz var. Ortadoğu’yu yeniden dizayna kalkışan ABD’nin Sarraf olayı da tamamen bir kurgu. Türkiye’ye oynanan oyunlara ana muhalefet de alet oluyor. ‘Nasıl iktidar yıpranır da ben iktidara gelirim’ düşüncesi çok yanlış. Yara alan ülkeden, su alan bir gemi gibi düşündüğümüzde ana muhalefetin dik durması gerekir ama bunu yapmıyorlar. Her şey hukuk zemininde yapılmalı. gerekir. Hem FETÖ’cülerin, hem muhalefetin hem de dış mihrakların sürekli tekrarladığı ifadeler var. Bunlar ülkemizi zora sokuyor.”