© Ak Gazete 2015

''Aşırı hisli bir başkanımız var, ne yapalım?''

MELİH ALTINOK 'un köşe yazısı

Yaşadığımız son deprem, beklenen daha büyüğü için bir erken alarm.
Yapmamız gerekenleri bizlere, yöneticilerimize bir bir hatırlattı.
Ama yine çabuk unuttuk. Günlerdir İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun deprem koordinasyon toplantısına "küsmesiyle" meşgulüz.


Kafası karışanlar için tane tane anlatalım:
Bildiğiniz üzere depremin hemen ardından merkezi hükümet yetkilileri İstanbul'a çıkartma yaptılar.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay başkanlığında yapılan toplantıya bütün kurumların temsilcilerinin yanı sıra İmamoğlu da katıldı. Ve toplantının ertesi sabah saat 10.00'da İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü'nün Hasdal yerleşkesinde devam edilmesi kararlaştırıldı.
Sabah toplantıda, aralarında askerler, bakanlar ve büyükşehir belediyesinden 47 kişinin de olduğu 269 görevlinin tümü vardı. İmamoğlu hariç!


Böylesine önemli bir toplantıya İBB Başkanı'nın katılmaması dikkatlerden kaçmayınca bir tartışma başladı. "Acaba İmamoğlu toplantıya davet edilmemiş olabilir mi?" sorusu ortay atıldı.
Gazeteciler bu soruyu İmamoğlu'na sordular.
Aldıkları cevap manşetlerde şöyle yer buldu:
"Ekrem İmamoğlu, Türkiye Afet Müdahale Planı Toplantısı'na davet edilmediği iddiasını yalanladı." (BBC Türkçe)

***

Ancak çağrılmadığı iddialarını yalanlayan Başkan, garip bir şekilde, bu kabulün doğal sonucu olan çağrıldığı gerçeğini doğrulamıyordu.
Israrlı sorularımıza rağmen "Genel müdür yardımcım ve diğer arkadaşlarımız o toplantıdaydı" diye tekrar edip duruyordu.


Toplantıyı yöneten Oktay ve ekibi ise kafalarda soru işareti yaratmayacak kadar net konuşuyorlardı:
"Başka herhangi bir yazı ve davet olmaksızın, bir önceki gün toplantıda olan 269 görevlinin hepsi bu toplantıya geldi... İBB Başkanı'nın İl Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu'nun doğal bir üyesi olarak bu toplantıya katılması görevi ve sorumluluğudur. Durum bu kadar açık ve net iken İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından yapılan 'Davet Edilmedim' şeklindeki açıklamalar devlet geleneğimize uymamaktadır." Dün İmamoğlu bir kez daha kameraların karşısındaydı. Ama avucunuzu yalarsınız!
Yine muhataplarının aksine ağzından net bir cevap çıkmadı Başkanın.
Sadece, kendisine inanıp aşırı yorumlar yapan ve daha sonra pişman olup twitlerini silen gazetecilere sitem etti.

***

Kimileri bu saçmaya indirgemenin politik bir strateji olduğunu söylüyorlar.
Bilemiyorum. Çünkü bir insanın strateji gereği bile olsa bu kadar manipülasyon yapamayacağını düşünüyorum.


"Mağdur edebiyatı yapıyor" tespitlerinin de yaşadığımız garipliği tam izah ettiğini düşünmüyorum.
Çok açık olarak gördüğüm tek şey tartıştığımızın bir siyasi problemden çok kişilik sorunu olduğu.
Belli ki, Başkanımızın depremin bile sarsamadığı bir egosu var. "Sıradan bir belediye başkanı değilim ben. Öyle 1. Ordu Komutanını çağırır gibi çağıramazsın beni afet toplantısına" diye düşünüyor.


Önemsendiğini hissetmek istiyor.
Başkan sürekli "16 milyonluk bu kentin çok işi var" diyor ama sanırım asıl işi olan biz 16 milyondan başkası değil.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER