Asrın felaketinde depremi karanlık siyasetlerine böyle alet ettiler! Söylemler aynı
GÜNDEMMilyonlarca insanımız kenetlenip Maraş depreminin açtığı yaraları kapatmaya yönelik insani çalışmalarını sürdürürken Ümit Özdağ, Ali Babacan, CHP'den isimler ve bazı yabancı medya kuruluşları devlet aleyhinde çirkin ithamlarda bulundu.
Türkiye'nin Doğu'sunda, Güneydoğu'sunda ve Akdeniz bölgesinde büyük tahribata yol açan Maraş depremleri, 8'inci gününde 30 binin üzerinde insanımızın hayatına mal oldu. On binlerce insanımız enkaz altından kurtarılarak hastanelere sevk edildi. Arama kurtarma ekipleri ise, bölgede yeni bir mucizeye tanıklık edebilmek için çalışmalarını büyük bir azimle sürdürüyor.
Depremin ilk dakikalarında organize olan ekipler, Maraş'a, Hatay'a, Adıyaman'a, Gaziantep'e, Kilis'e, Adana'ya, Şanlıurfa'ya, Diyarbakır'a, Malatya'ya ve Osmaniye'ye sevk edildi.
7,6 ve 7,7 büyüklüğündeki iki depremin yaralarını sarmak için yurt genelinde eşine rastlanılmamış bir seferberlik başlatıldı. Siyasetten sanata, sanattan spora, sivil toplum kuruluşlarından diğer iş kollarına varıncaya dek on milyonlar, on şehrimiz için kenetlendi.
BİZİM İÇİMİZ YANIYOR, ONLAR AĞIZ BİRLİĞİYLE TEK BİR YALANIN PEŞİNDE
Fakat bazı isimler, devletin gecesini gündüzüne katan mücadelelerine kara çalmaya çalıştı. Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, CHP'nin eski siyasetçilerinden Fikri Sağlar, TİP Milletvekili Ahmet Şık, şarkıcı Gökhan Özoğuz, Hatayspor yöneticisi İbrahim Ethem Sunar, deprem sürecinde yabancı basınla aynı söylemleri kurup, aynı ithamlarda bulundular. Üstelik çoğu, devletin tüm kademeleri sahada depremzedelerle bir aradayken, tabanı boş ithamlarını fildişi kulelerinden savurdu.
TERÖRÜN "ŞIK" SEMPATİZANINDAN DÜŞMANLIĞA ÇAĞRI
Terör örgütü PKK ile yakınlığıyla bilinen HDP'nin eski, şimdilerde Türkiye İşçi Partisi'nin milletvekili Ahmet Şık, depremin hemen akabinde yaptığı bir paylaşımda "Buradaki tablodan sonra herkes şunu kafasına kazıyabilir. Bu ülkede böyle bir devletin düşmanı olmak haktır ve meşrudur" ifadelerini kullandı. Bir nevi gizli ajandasını kendi ağzıyla ifşa eden Şık, bilinçaltını bu sözlerle gözler önüne serdi.
CHP'de beş dönem milletvekilliği, dört dönem bakanlık yapan eski siyasetçi Fikri Sağlar ise: "AK Parti Suriye'den yüz binlerce yeni sığınmacıyı Türkiye'ye getiriyor. Amacınız nedir, ne yapmaya çalışıyorsunuz? Getirdiğiniz milyonlarca sığınmacının açtığı sorunlar yetmedi mi? Millet can derdine düşmüş devletten yardım beklerken, yeni sığınmacıları istemiyoruz" şeklinde bir paylaşım yaptı.
Sağlar'ın milyonlarca görüntülenme alıp, on binlerce kez paylaşılan bu iddiasını kanıtlar nitelikte herhangi bir bilgi veya teyit edilmiş bir gelişme yoktu. Vatandaşlar, CHP'li isme tepkilerini aynı paylaşıma yorum yaparak gösterdi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu
Öte yandan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, hiçbir dayanağı olmayan bu iddiaya yönelik: "Ayrıca 'yoğun bir şekilde Türkiye’ye, Suriye'ye mülteci geliyor, akın var' bilgisi de doğru değildir. Bunları yayan insanlara bakıyoruz, normalde ciddiye almamız gereken insanlar, öyle düşündüğümüz insanlar. Bilgi almak istiyorlarsa bize sorsunlar. Biz gerekli bilgileri veririz" ifadelerini kullandı.
"İÇ SAVAŞ VAR" GALEYANI
Halkı bu zor dönemde endişeye sevk edici nitelikteki paylaşımlardan bir diğeri Hatayspor'un yöneticisi İbrahim Ethem Sunar'dan geldi. Sunar, sosyal medya hesabından: "Burada iç savaş var. Suriyeliler yağmaya başladı" şeklinde tabanı olmayan bir iddiada bulundu. Emniyet güçleri, "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" gerekçesiyle Sunar'ı gözaltına aldı. Daha da çarpıcı olanı Hatayspor yöneticisinin Hatay'da değil de İstanbul'da olmasıydı.
Karakolda ifadesi alınan isim: "Televizyon kanalından arandım. Telefondan arayan kişi benden Hatay'daki durumla ilgili bilgi istedi. Ben de yaşanan durumlarla alakalı bölgede bulunan yardıma muhtaç insanların verdiği bilgiler doğrultusunda bu açıklamayı yaptım. Benim bu açıklamayı yaparken halkı bölmek, insanları galeyana getirmek gibi bir niyetim yoktu. Ben sadece insanların sesini duyurmak istedim. Herhangi bir medyatik olma niyetim yoktu. Beni sonradan farklı televizyon kanallarından arayarak programlara davet ettiler. Ben bunları reddettim. Benim bu konudaki derdim sadece insani yardımdı" diye konuştu.
YALAN MERKEZİNE BU SÖZLERLE ADAPTE OLDU
Deprem boyunca Hatay'da ve Kahramanmaraş'ta iki farklı barajın patladığını, bölgenin su altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu yanıltıcı biçimde gündeme getiren BabalaTV'nin ofisinde şarkıcı Gökhan Özoğuz da vardı.
Özoğuz, TikTok üzerinden yayınlanan bir videoda: "Ülkeyi ilk kez bu kadar sahipsiz görüyorum. Babala ofiste sabahtan akşama kadar arı gibi çalışıyorlar. Biz gerçekten sahipsizmişiz onu görüyorum" dedi. Fakat Özoğuz hiçbir temele dayanmayan bu cümleleri kurarken, devletin tüm birimleri deprem sahasında enkaz altında kurtarılmayı bekleyen vatandaşlarımız için mücadelelerini sürdürüyordu.
DEPREMZEDEYE "TEKME", DEVLETE "İĞNE"!
Depremin akabinde Adıyaman'a giden Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bir depremzedeyle yaptığı konuşmayı sosyal medya hesapları üzerinden yayınladı.
"Her yerde aynı söz, aynı şikayet: Devleti yanımızda göremedik" şeklinde bir paylaşımda bulunan Babacan, bir kişinin "Devletin dış mahallelere bir iğne ağırlığında yardımı olmamış. Sadece Atatürk Bulvarı'na gitmişler, bunu da neden yaptıklarını herkes biliyor" şeklindeki şikayetini de paylaştı.
Fakat aynı Deva Partisi heyetinin Kahramanmaraş'taki incelemeleri sırasında bir depremzedeye nasıl muamelede bulunduğu kameralara yansımıştı. Babacan'ın korumaları, depremde ailesini kaybetmiş bir vatandaşı botlarıyla tekmelemişti.
AFET BÖLGESİNE "SURİYELİ NEFRETİYLE" GİDEN ÖZDAĞ'IN SINIRLARI ZORLAYACAK YALANI
Asrın felaketinin yaşandığı sahada "Suriyeli mülteci" propagandasını bir an olsun eksik etmeyen Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, son konuşmasında enkaz altından ilk olarak AK Partililerin çıkarıldığını iddia etti. Bir YouTube kanalında aslı astarı olmaksızın şuuraltı boşalması yaşayan siyasetçi: "Net söyleyeyim, önce AK Partililer çıkarılıyor. Bunu söylemek istemezdim ama sahada bunu duyuyorsunuz. İnsanlar bunun için bağırıyorlar. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Burada yapılacak tek şey yetkiyi askere devretmek" demişti.
Vicdanı yaralayan bu iddialarını deprem süresince devam ettiren Özdağ, enkaz çalışmaları sırasında Suriyeli bir mültecinin, arama-kurtarma ekibinden bir kişinin telefonunu çaldığını iddia etmişti. "Suriyeli bir kişi itfaiye personelinin telefonunu çalıyor" diyen siyasetçinin asılsız iftirası üzerine olay incelenmiş, telefon çalınmadığı tespit edilmiş ve bahsi geçen kişinin Suriyeli olmadığı öğrenilmişti.
Genç, "Ümit Özdağ'ın yaptığı provokatörlüktür. Ben Türk Vatandaşıyım. Hırsız hiç değilim, ben Diyanet Vakfı'nda hafız biriyim. 2-3 gündür depremzedelere yardım götürüyoruz" cevabını verirken, Ümit Özdağ bu gençten "Özür dilemeyi düşünmediğini" Cüneyt Özdemir'in yayınında aktarmıştı.
YABANCININ DİLİNDE AYNI PROVOKATİF SÖZLER, AMAÇLARI DEVLETE DÜŞMANLIK
Türkiye'de birtakım sanatçı ve siyasetçilerin tahayyülü zorlayacak nitelikteki bu açıklamaları ve bu algı operasyonlarının akabinde yabancı menşeili medya kuruluşlarının benzer söylemlerde bulunduğu fark edildi.
Almanya'da kamu kanalı ARD'de yayın yapan bir spiker, yapılan yardımların "etnik kimliğe" göre farklılıklar taşıdığını iddia ederek: "Devlet yardımlarının gelmesi zaman alıyor. Sosyal medya kullanıcıları bir adım daha ileri giderek Ankara'da İslami muhafazakar hükümet, Alevilerin yoğun yaşadığı bölgeleri bilerek ihmal ettiğini söylüyorlar" şeklinde konuştu.
Tıpkı ARD televizyon kanalındaki provokatif sözlerin bir benzeri, Almanya'da internet üzerinden yayın yapan Zeit Online'da paylaşıldı. Buradaki bir haberde, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'dan "Kürdistan" diye bahsedilirken: "Özellikle Kürdistan depremlerden etkileniyor. Yapısal olarak dezavantajlı bir bölge. Tahribat düzeyinin nedeni Türkiye'nin Kürt karşıtı politikalarıyla bağlantılı" denildi.
İlginizi Çekebilir