Bahar cemresiyle, zafer secdesiyle gelir

SİYASET

Zeytin ağaçları altında tane tane ölen Erva, cennette 36 yiğit abinle, kevserin kıyısındasın..

 

Bizim en kıymetli seccademiz vatan toprağı. Henüz çiçeklenmemiş bir dalı bir ağacın gölgesinde görürsen anla ki tohumu da savaştadır.

 Sen meyvelenirsin lakin atılacak taşlara siper olmak için bin yiğit ayaktadır.

Sen düştüğün anda bin yiğit kıyamdadır.

 

Sen eğilme diye, bükülür beli, sen eksiksiz otur diye sofrana eksilir Aslanların güzel günleri.

Şimdi, arsızca gözlük camını zalimin nefesiyle silerek “ Şehitler Tepesi Boş Kalacak” diyorsun.

Bak, o vicdana ve adamlığa pamuk ipliğiyle bağlı cüsseni kenara çek, arkana bak!

O Şehitler Tepesi Boş kalmadı diye senin kahve fincanın dolu!

 Onlar o postalları hiç ayağından çıkarmıyor diye sen terliklerden terlik beğeniyorsun.

Onlar, Allah’ın ipini hiç bırakmadığı için sen atıp tutuyorsun.

Şehitler Tepesi, 15 Temmuzda adamlık tepesini boş bırakıp o terlikler içinde anahtarlık olduğun koltuk tepelerine benzemez.  

Sizler, Esed’in bozulmuş bağırsakları “savaşa hayır” diyerek karbondioksit yayarken bu vatan nefessiz ve nefersiz kalsın istiyorsunuz.

Kurtuluş Savaşı, Çanakkale verdiğimiz mücadele sana göre torunlarının oynadığı bilgisayar oyunu (!) olabilir, bize göre şehadet tepesinin basamakları, cennete merdiven.

Nasıl bir yüzsüzlük ki astarı yırta yırta “ O tepe boş kalacak” diyorsun. Cumhuriyet Halk Otobüsünü Esed’in makam aracı yapmışsın, şöförü de sen . Rusyadan , İran’dan Amerika’dan konum atmasını bekliyorsun. Senin düşmanın değiller ki “ Savaşa Evet” diyeceksin pek tabi “ Hayır (!)” diyeceksin.

Şehit Babaları seninle aynı safta evlatlarının cenaze namazını kılmak istemiyor. Sen de kahve fincanım dolu olsun şehitler tepesi boş kalsın diyorsun.

Yahu sen yürüyen hava boşluğu, sizin kalbiniz hendek kazmalarının ofisi olmuşken, senden vatanlı, topraklı , şehadetli mesajlar beklemiyoruz anladık da, bari çeneni böyle zamanlarda halka kapatsınlar! Halka açık olan zamanlarda, Ervaların da Şehit babalarının da ahını alıyorsun.

Ne biçimsiniz, kime ne söz verdiniz? Siz hangi masalarda tasmalar yağladınız! Hangi ayaklara pas pas oldunuz bilemem lakin tek bildiğim, her ne düşünüyorsan olmayacak, ister soğan bas gözlerine soğan baskısı ol kudur sahteliğinle ağla o planlarınız Esede kazılmış çukurlara düştü,

Göreceksin

Bahar cemresiyle, zafer secdesiyle gelecek.

Millet şükür secdesine giderken

Sen girdiğini unuttuğun bir çadırda,

Esed’in döktüğü ecel terini el pençe sileceksin!

Göreceğiz..