Biletle değil abdestle girilecek
TÜRKİYEBaşkan Erdoğan’ın “Ayasofya’yı müze değil, cami olarak ücretsiz ziyarete açabiliriz” açıklaması büyük heyecana yol açtı. Akit’e konuşan tarihçiler ve STK temsilcileri “Bu sözün Cumhurbaşkanının ağzından çıkması devrimdir. Fethin sembolü 85 yıl sonra asıl hüviyetine kavuşacak” dediler.
Secde özlemiyle yanıp tutuşan Ayasofya’nın üstündeki kara bulutlar nihayet dağılıyor. Başkan Erdoğan’ın flaş açıklaması memnuniyetle karşılandı.
Çok geç bile kaldık
Akit’e konuşan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Ayasofya’nın fetih hakkı olduğunu vurgulayarak şunları ifade etti: “Ayasofya’nın ivedilikle cami olarak açılması elzemdir. Orası fetih hakkıdır. Batı, Ayasofya’nın kilise olmasını istiyorsa, bizim vatanımızda bizim olan bir yerin cami olması en doğal hakkımızdır. Bu vakte kadar kapalı kalması bile doğru değildi. Tez vakitte açılmalıdır.”
Y. Zelanda’dan bize saldırdılar
Tarihçi yazar Şükrü Altın da şu değerlendirmede bulundu: “Ayasofya’nın cami olarak açılması tarihi bir haktır. Yeni Zelanda’dan İstanbul’a ve Ayasofya minarelerine tehdit yapılmasının cevabı 1453 yılında verilmişti. Ayasofya acilen eski hüviyetine döndürülmelidir. 85 yıldır bekleyen halkın özlemi yerine getirilmelidir. Ayasofya’nın ibadete açılması, camilerimize saldıranlara ve İslam düşmanlarına tokat gibi bir cevap olacaktır. Yeni Zelanda’daki saldırı Haç ile Hilâl’in, Batı’yla Doğu’nun, imanla inkârın bir parçasıydı. Bu saldırı İstanbul’a yapılmıştı. Bu saldırı Ayasofya’nın minarelerine yapılmıştı. Ezan sesine yapılmıştı.”
Fatih’in ve fethin sembolü
Tarihçi Ensar Gökhan Dalkıran da, Ayasofya’nın fethin nişanesi olduğunu kaydederek, şunları dile getirdi: “Osmanlı Devleti var olduğu süre zarfında elde ettiği tüm başarıların tacı Ayasofya Camii olmuştur. İfade ettiği mana günümüzde hâlâ 1453 yılındaki etkisini korumaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Osmanlı Bakiyesi ve varisi olarak bu mananın tekrar farkına varmalı, Ayasofya’yı hüviyet-i asliyesine geri çevirmelidir. Fethin ve fetihlerin sembolü Ayasofya’da secdelere varılmalıdır. Başkan Erdoğan’ın bu minval üzere sarf ettiği sözler memnuniyet vericidir.”
Kapı bir kere aralanmıştır
1960’lı yıllardan itibaren Ayasofya konusunda ciddi gayretler gösterildiğini ifade eden Tarihçi-Yazar Mustafa Armağan ise şunları anlattı: “Son zamanlarda bu hususta bir hassasiyet gevşeme tehlikesi belirmişti. Buna rağmen Cumhurbaşkanımızın böyle bir açıklama yapmış olması bizi sevince gark etti. Hemen cami yapılması gibi bir durumdan söz edilmedi ama, bu sözün bir Cumhurbaşkanının ağzından bir vaat olarak çıkması bile bir devrimdir. 85 yıldır burası cami olmayı bekleyen bir eser. Buranın kapısı aralanmıştır. Sonuna kadar açılacağı günler de yakındır. Bu önemli bir adımdır. Bunun arkasının gelmesi için gayretlerimizi devam ettirmeliyiz.”
Yerinde bir karar
Diyanet-Sen Başkanı Mehmet Bayraktutar da şu değerlendirmede bulundu: “Olması gereken olur. Senelerdir İslam aleminin hasret duyduğu bir olaydır. Ayasofya Fatih Sultan Mehmed’in vakfiyesidir. Burada ibadete açılma değil de isminin müzeden camiye çevrilmesi söz konusudur. Burada esas olan milletin Ayasofya’yı ücretsiz olarak görmesidir. Böyle büyük bir kültürün para ile bu millete gezdirilmesi, zaten bu millete yapılan bir haksızlıktı. Cumhurbaşkanımızın aldığı karar son derece yerindedir.”
Ecdada saygısızlık bitiyor
Kendi hafızamıza ihanet etmememiz gerektiğini belirten Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özcan Güngör de, şöyle konuştu: “Batı için de o aynı zamanda bir hafıza rolü görüyor. Fetihten utanmaktır oranın kapalı kalması. Ecdadımıza, edilen dualara, bırakılan vasiyete ve şühedaya saygısızlıktır kendi hafızamızı unutmak. Hem o kadar güçlü bir hafızadır ki Yeni Zelanda canisi bile onu hatırlamakta ve bize hatırlatmaktadır. Diğer yandan; bu ülkede orasının müze olarak kalmasını isteyenler ancak çok küçük bir azınlıktır ki zaten onlar fetihlere de karşı çıkanlardır.”
İlginizi Çekebilir