© Ak Gazete 2015

Bir Ekrem klasiği: “Ben sorumlu değilim!”

Ali Karahasanoğlu'nun köşe yazısı

Bu adamlar, Türkiye’yi yönetmeye kalkışıyorlar..

İstanbul’u çok yönettiler..

Liyakatsizliklerden başlayın, beceriksizliklere kadar..

Kadrolaşmadan başlayın, hiçbir İstanbullunun derdi olmayan eşcinsel evlilleklere toplumu hazırlamaya kadar..

Ne kadar işgüzarlık varsa..

Ne kadar, al takke ver külah ilişki varsa..

Ne kadar işten kaçma, ama aynı zamanda şov yapma rezaleti varsa..

İstanbul’da yaşanıyor..

Alın size son örneği..

Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan için, muhalefet kıyametleri koparttı..

Ne imiş, Pekcan’ın eşinin ortağı olduğu şirket, bakanlığa dezenfektan satmış.

“Eğer diğer firmalardan daha ucuza satmış ise, sorun ne?” dedik..

“İlla devletin kazıklanmasını mı istiyorsunuz?” dedik..

“Bakanın eşinin ortak olduğu şirket satmayıp, araya bir şirket girse, o da % 25 komisyon alsa, böylece işler düzgün mü yapılmış sayılacaktı?” diye sorduk..

Bakanın eşi, tam da dikkat çektiğimiz konuya açıklık kazandırıp, “Bana, aracı şirketlere satış yapmamı, onların bakanlığa kâr payı koyarak satış yapması önerildi. ‘Ben onlara para kazandırmam’ diyerek, direk satış yaptım” dedi..

Her şeye rağmen, “Etik değil” diyebilirsiniz..

“Ne aracı ile, ne de direkt, eşinin bakanlık koltuğunda oturduğu bir  dönemde, böyle bir ilişkiye hiç girilmese daha iyi olurdu” diyebirisiniz..

Peki, Ekrem İmamoğlu’nun imza attığı, şu rezalete ne diyeceksiniz?

Konu, yine dezenfektan..

Bu sefer alımı yapan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı..

Ümraniye Belediye Başkan Yardımcısı Yavuz Selim Tuncer, Ekrem İmamoğlu’nun başında olduğu İBB’nin litresi 73 TL’den 15 bin litre dezenfektan alımı yaptığını, kendilerinin ise İstanbul Gürpınar İMKB Meslek Lisesi’nden litresi 15 TL’den 4 bin litre alım yaptıklarını açıklıyor..

Çok daha yüksek miktarda alım yapması sebebi ile, İBB’nin dezenfektanları daha ucuza mal etmesi gerektiğini bir kenara bırakın,  Ümraniye Belediyesi’nin 5 misli yüksek ödeme yaptığı ortaya çıkıyor..

Bu tablo karşısında, Bay Ekrem ne cevap veriyor?

Sıkı durun..

Bu adam, İstanbul Büyükşehir belediye Başkanı..

Sıkı durun..

Bu adam, “Her şey çok daha güzel olacak” vaatleri ile koltuğa oturan birisi..

Sıkı durun, bu adam, “İhaleler, bizim dönemimizde, internetten canlı olarak yayınlanacak” diyen birisi..

Kendi başkanlığı döneminde, 5 misli fiyatla alınan dezenfektanlar için, bakın dün kendisini nasıl savunuyor:

“Belediye başkanı olarak ‘Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’, ‘Kamu İhale Kanunu’ ve ‘Belediye Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca, benim ‘harcama ve ihale yetkilisi’ sıfatım bulunmamaktadır.”

Yanlış okumadınız..

Seçim öncesinde, “Tüm ihaleler tabii ki incelenecek. Özellikle davet usulüyle aynı firmanın aynı kurumlara servis edilen ihaleler vardır. Tümüyle bunlar incelenecek” diyen Ekrem Bey, şimdi kendi başkanlığı döneminde gerçek fiyatının 5 katına yapılan alım önüne konulduğunda, “Ben yetkili değilim” diyor..

Seçim öncesinde,  “En önemli husus, adrese teslim işler yapılıyor. Bir bakıyorsunuz aynı kişiler, aynı kurumlar, zinciri, halkaları eklediğinde aynı grubun firmaları ihale sürecinin büyük bir kısmını elinde tutan kişiler çıkıyor. Bu kayırmacılık” diyen Ekrem Bey, şimdi,  kanun numaraları veriyor, kanun isimleri aktarıyor, sonuçta da “Benim yetkim yok. İhaledeki fiyat farkından ben sorumlu değilim” diyor..

Size şaka gibi gelecek ama, Ekrem Bey, savunmasında birebir şöyle diyor:

“5018 sayılı Kanun’da, giderin yapılmasından ödeme aşamasına kadar tüm işlemlerin harcama yetkilisinin gözetim ve denetimi altında, onun emir ve talimatı ile yürütülmesi öngörüldüğünden, sorumluluk konusunda da ‘harcama yetkilisi’ ön plana çıkmaktadır.”

Affedersiniz Ekrem Bey, İstanbullular seni mi başkan seçti?

Yoksa senin atadığın “harcama yetkisi” verilen emirerini mi?

Hani her şey, sadece başkanın değil, 16 milyon İstanbullununun da gözü önünde gerçekleşecek idi?

İhaleler canlı olarak, internet sitenizde yayınlanacaktı?

Ne oldu ki, şimdi pazarlık usulü ile yaptığın ihalenin sorumluluğunu da, altındaki adamlara yüklüyorsun?

Başkanlık koltuğuna oturmadan önce, bizim mahalledeki muhafazakarları da kafakola alarak, “Görüyorsunuz yapılan ihalelerdeki harcamalar derenin suyu hep aynı yere akıyor. Biz diyoruz ki; hakkıyla hukukuyla herkes alsın. Bizim partiyle işimiz yok. Biz partizanlığı bitirmeye geliyoruz. Aranızda her partiden insan var. Ben bunu biliyorum. Geçmişte hangi partiye o verirse versin bizim kardeşimizdir.” diyen Ekrem Bey..

Şimdi müfettişlere 1 TL’lik malı 5 TL’ye alması ile ilgili istenen ihale yolsuzluğundan kaynaklı savunmasında, “Benim ihale yapma yetkim yok. Yolsuzluğun sorumlusu, ihaleyi yapandır” diyor..

Sanki ihaleyi yapanı, ben atadım..

Sanki o yolsuzluğu yapanı Ekrem İmamoğlu değil, AK Parti’nin eski başkanı atadı..

Belediye Başkanlığı koltuğuna oturduktan sonra da, Ekrem Bey yine benzer açıklamalar yapıyor:

“İhale süreci, topluma açık ve şeffaf ihale dönemine dönecek. Burada toplum kazanacak. Aynı zamanda iş dünyası kazanacak. Yani bir elin, birkaç parmağı kazanmayacak.”

Şimdi ne diyor, aynı Ekrem?

“4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki işlerde, ihale yetkilisi sıfatının, belediye başkanları tarafından kullanılma imkanının kalmamıştır. Dolayısıyla ihale yetkilisi sıfatı da harcama yetkilileri tarafından kullanılmaktadır. 01.01.2005 tarihinden sonra belediye başkanlarının harcama yetkilisi, 01.01.2003 tarihinden sonra da ihale yetkilisi olmadıkları, bu yetkilerin  ve sorumlulukların belediyelerde birim amirlerine verildiği, hususları nazara alındığında, belediye başkanlarının ihale iş ve işlemleriyle ilgili konularda her hangi bir görevi bulunmamaktadır.” 

Yaaa.. İşte böyle sayın seyirciler..

Belediye başkanının, ihale ile ilgili bir yetkisi yokmuş..

Ben demiyorum, Bay Ekrem diyor bunu..

Yolsuzluk yapınca, suçu altındaki kendi imzası ile atadığı adamlara yüklemek için..

Ekrem Bey’in savunması bu..

Gelin de şimdi, bu adama “Sülün Osman” demeyin..

“Dikkat edin, ayaküstü, size Galata Köprüsü’nü satar” demeyin..

Hey gidi hey.

Nerden nereye..

“Her şey daha güzel olacak” diyenler, şimdi “Ben sorumlu değilim” numarasına yatıyor..

Bunların izdüşümü, cumhurbaşkanlığı seçiminde de, tekrarlanacaktır..

Milletimiz, dikkat etsin..

Bir başka Sülün Osman’ı, Millet İttifakı adı altında, cumhurbaşkanı seçme hatasına düşmesin.. 

Onların koltuğa oturduktan sonra söyleyecekleri, şimdiki Sülün Osman’ın dediklerinin bire bir aynısı olacaktır..

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER