© Ak Gazete 2015

Bundan sonra ne yapılacak?

Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, dün gerçekleştirilen meclis seçimlerinden sonra siyasilerin 2019'a kadar atacakları adımları değerlendirdi.

 

 

Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, dün gerçekleştirilen ve İsmail Kahraman'ın yeniden başkan olmasıyla sonuçlanan meclis başkan seçimlerinden sonra, siyasilerin izleyeceği yollarla ilgili değerlendirmelerde bulundu. 

Seçimlerin bittikten sonra meclisin bir eşiği daha atlattığını söyleyen Sarıkaya, sıradaki meselenin uyum yasalarını bitirmek olduğunu belirtti.

Uyum yasaları açısından bir sorun çıkmaması gerektiğini bildiren Sarıkaya yazısına şöyle devam ediyor: Seçilme yaşının 18’e indirilmesi; milletvekili sayısının 550’den 600’e çıkarılması; Bakanlar Kurulu ve anamuhalefet gibi tanımların yasalardan ayıklanması. Bir de Cumhurbaşkanlığı Seçimi Yasası’nın yeni sisteme uygun hale çevrilmesi...

Ne baraj, ne ittifaklar, ne de AK Parti’nin son anda getirdiği, üyelerinin toptan değişimine neden olacak Yüksek Seçim Kurulu yasası zorunlu değişiklikler arasında bulunuyor.

Bunlar muhalefet talebinin oluşturduğu beklenti olsa da şu ana kadar medya üzerinden yürütülen tartışmanın ötesinde bir adım da atılmış gözükmüyor.

MHP seçim barajının % 10’dan aşağı inmesini istiyor. AK Parti 2013’te muhalefete, “Aynen kalsın; baraj insin (% 5) daraltılmış bölge olsun; baraj sıfırlansın dar bölge olsun” diye üç teklif sunmuştu.

Bugün ise yeni sisteme geçildiğini belirterek, oturması için başlangıcında Cumhurbaşkanı ile TBMM’nin uyum içinde çalışması gerektiğini savunuyor; barajın inmesine sıcak bakmıyor. Bunun yerine daraltılmış bölge ve ittifaklara olanak sağlayacak düzenlemeleri öneriyor.

CHP ise tartışmadan bilinçli olarak uzak kalıyor; tartışmayı AK Parti ile MHP arasında bırakıyor.

 

İÇ MUHASEBE İLE UĞRAŞIYORLAR

Partilerin siyasi ittifak ve baraj düzenlemesi konusunda bazı hesaplar yaptığını söyleyen yazar, özetle hepsinin iç muhasebeleriyle uğraştığını belirtti.

Bunun sebebinin de 1991 seçimleri olduğuna vurgu yapan Sarıkaya, şöyle devam etti: Çünkü 1991 seçiminde ittifak partilerinin toplamı 1+1 eşittir 2 etmedi; siyaset kendi aritmetiğini çalıştırdı.

Örneğin SHP 1987’de % 24.7, 1989 yerel seçiminde % 28.6 oy alırken; 1991’de HEP ile girdiği ittifaktan % 20.7’ye geriledi.

Oylarını Güneydoğu ve Doğu’da artırdı, Batı’daki seçmenini kaybetti; Tekirdağ, Edirne’de hiç milletvekili çıkaramazken, 1987’de İstanbul’dan aldığı 14 milletvekili, 5’e indi; 1987’de 10 milletvekili kazandığı İzmir’de ise 4’e düştü.

Doğu’da, HEP ile aldığı milletvekilleri ise kısa sürede ayrıldı.

 

YÖNETİM İTTİFAK YAPSA DA TABANDA DENK DÜŞMÜYOR

"Anavatan Partisi BBP ile ittifak yaptıktan sonra liberal oyları kaybetti" diyen Muharrem Sarıkaya, 1991 seçimlerinde parti yönetimlerinin ittifak yapsa da, tabanda aynı toplama denk düşmediğini söyledi.

"ANAP’a da BBP ittifakı liberal oyları kaybettirdi. Önceki (1987) seçimde % 36.3 olan oyu yerel seçimde zaten düşmüştü, ancak 1991’de BBP ile % 24’e geriledi; üstelik iktidarını da kaybetti. RP, dönemin İstanbul İl Başkanı Tayyip Erdoğan’ın raporuna ve kadrolarının “Kürt seçmeni kaybederiz” direnişine rağmen, MÇP Lideri Türkeş ve IDP Lideri Edibali ile ittifak yaptı.

İttifak görüşmelerini ve liste sıralamasını RP’den Oğuzhan Asiltürk, MÇP’den ise Devlet Bahçeli üstlendi. Önceki seçimde % 9.80 ile barajı aşacağı belli olan RP ancak % 16.9’a yükselebildi; üç partinin toplamı sandıkta üçüncü sıradan çıkmaya yetti.

Zaten ittifak da 52 gün sürdü; MÇP’li 19, IDP’li 3 milletvekilinin ayrılması sonrası RP 40 kişi kaldı. Seçime tek başına giren DYP ise % 27 oy alıp birinci geldi, SHP ile koalisyon kurdu. 1991’in de gösterdiği gibi parti yönetiminde sağlanan ittifak, tabanda aynı toplama denk düşmüyor.

Tavanda varılan karar, TBMM Başkanı seçiminde de dün örneği görüldüğü gibi bir alt kademesinde dahi tepkiye dönüşüyor."

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER