CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Almanya'ya neden gittiği belli oldu
SİYASETCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gezi finansörü George Soros'un Almanya kolu Friedrich Ebert Vakfı’nın davetlisi olarak Berlin'e gitti, skandal görüşmeler gerçekleştirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’deki Gezi kalkışmasının finansörleri arasında yer alan George Soros tarafından kurulan Açık Toplum Vakfı’nın Almanya uzantısı "Friedrich Ebert Vakfı"nın davetlisi olarak Almanya’ya gitti. Yeni Şafak'tan Şakir Saraç'ın haberine göre Kılıçdaroğlu, burada skandal bir görüşme zincirine imza attı. CHP liderinin Almanya’ya iner inmez ilk durağı FETÖ’den tutuklu eski milletvekili Eren Erdem’in ailesi oldu. Erdem’in eşi ve çocuğuyla bir araya gelen Kılıçdaroğlu’na kurmayları da eşlik etti.
Meclis'te PKK paçavrası açan Dağdelen'le görüştü
İkinci günündeki durağı Almanya Federal Meclisi olan Kılıçdaroğlu’nun burada görüştüğü isimlerin çoğunu Türkiye karşıtı ve terör örgütü PKK/YPG destekçileri oluşturdu. Kılıçdaroğlu'nun görüştüğü Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) Milletvekili Sevim Dağdelen tam bir PKK/YPG destekçisi. Alman Parlamentosu’nda DEAŞ'a karşı mücadele görüşmelerinde PKK/PYD propagandası yapan Dağdelen kürsüde terör örgütünü simgeleyen bez parçası açmış, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında çirkin ifadeler kullanmıştı.
Terörist aşığı sözde milletvekili
Konuşmasında Almanya'da YPG'yi simgeleyen paçavraların yasaklanmasını eleştiren Dağdelen, Başbakan Angela Merkel’e yasağın kaldırılması çağrısı yapmıştı. Dağdelen, YPG'nin DEAŞ'la en önde çatışan örgüt olduğunu iddia ederek Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'i ikiyüzlülük ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın muhafızlığını yapmakla suçlamıştı. Dağdelen Kasım 2016'da ise Alman Federal Meclisi'nde terör örgütü PYD'nin elebaşı Salih Müslüm'le görüşmüş. bu görüşme kamuoyunun tepkisini çekmişti.
Kızıltepe, teröristlere verdiği destekle biliniyor
Kılıçdaroğlu'nun temas kurduğu diğer bir isim ise sözde Ermeni soykırımı tasarısına destek verip tasarının kabul edilmesi için kulis çalışmaları yürüten SPD Milletvekili Cansel Kızıltepe. PKK ve siyasi uzantısı HDP lehine yaptığı açıklamalarla da gündeme gelen Kızıltepe, terörden tutuklanan Selahattin Demirtaş ve HDP'li tutuklu vekillerin serbest bırakılması için Almanya Parlamentosu’nda kampanya başlatmıştı. Kızıltepe ve Alman vekiller, tutuklu HDP'li milletvekillerinin fotoğrafları ile basının karşısına çıkmış, Almanya'yı HDP'lileri korumaya davet etmişti.
PKK/HDP sempatizanlarıyla görüştü
Kemal Kılıçdaroğlu’nun samimi görüntüler verdiği diğer isimler ise SPD Dış İlişkileri Sorumlusu Konstantin Woinoffile ve SPD Genel Saymanı Dietmar Nietan oldu. Woinoffile tam PKK/HDP sempatizanı. HDP’li vekiller için yürütülen kampanyalara destek veren Woinoffile, emir verir gibi bir ifadeyle “Demirtaş’ı derhal serbest bırakın” demişti.
FETÖ basınına konuşup Türkiye'yi hedef almıştı
Kılıçdaroğlu’nun görüştüğü Nietan’ın da sicili bozuk. FETÖ’ye yakınlığı ile bilinen Nietan, örgütün kapanan yayın organlarından Cihan Haber Ajansı’na özel röportaj vererek Türkiye’nin terörle mücadelesini eleştirmişti. “FETÖ” ve “paralel devlet” tanımlamalarının gerçekçi olmadığını iddia eden Nietan, FETÖ ile mücadeleyi “toplumun eleştiren kesimine baskı için uygulanmış bir argüman” olduğunu iddia etmişti. Sözde Ermeni soykırımı tezlerine de destek veren Nietan, Ermeni ve diğer Hıristiyan azınlıkların talimatla sistematik olarak yok edildiğini öne sürmüştü.
Dietmar Nietan ve Kemal Kılıçdaroğlu
Kılıçdaorğlu yine Türkiye’yi şikayet etti
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yurtdışı gezilerinde Türkiye’yi şikayet etme geleneğini bu kez de bozmadı. Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) gazetesi için “Türkiye’nin Demokratları Yalnız Bırakılmamalıdır” başlıklı bir köşe yazısı kaleme alan Kılıçdaroğlu, makalede şu skandal ifadeleri kullandı:
(..) Türkiye önemli dönüşümler geçirdi. Ancak, üzülerek belirtmeliyim ki, Türkiye’nin son onbeş yılda kaydettiği gelişmeler, Cumhuriyeti kuran Atatürk’ün yurttaşlarımıza kazandırdığı temel değerlerden, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti ilkelerinden, parlamenter demokrasiden uzaklaşan bir şekilde oldu.
Düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda artan kısıtlamalar ve yasaklar, insan hakları savunucularının, gazetecilerin, parlamenterlerin haklarında herhangi bir iddianame bulunmadan ya da sun’i gerekçelerle hapse atılmaları bu uzaklaşmayı hızlandırdı. Bu gelişmelerden Almanya vatandaşları da nasibini aldı. Deniz Yücel örneği hala hafızalardadır. Deniz Yücel serbest kalmıştır ama hala Türkiye’de tutuklu bulunan Almanya kökenli insanlar mevcuttur.
"Rejim değişti" safsatası
(..) Olağanüstü Hal koşullarında yapılan referandum, Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimleri sonunda ülkede rejim değiştirilmiştir. Türkiye, yasama, yürütme ve yargının bağımsızlığı alanında çağdaş demokrasinin gereği olan kuvvetler ayrımı prensibine uymayan, tek adam rejimi olarak adlandırılacak bir yönetim biçiminin istibdadı altındadır.
‘"Bu adımları desteklemeye hazır halk kitlelerinin cesaretlendirilmesi için ..."
(..) Kısa vadede Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinde önemli bir gelişme beklemek gerçekçi olmayacaktır. Türkiye’nin atması gereken adımlar olduğu, Kopenhag kriterlerine uyum, hukukun üstünlüğüne saygı ve temel hak ve özgürlüklerde önemli gelişmelerin sağlanması gibi alanlarda Türkiye’nin ev ödevini yapması gerektiği bellidir.
Bununla beraber, Türkiye’de bu adımları desteklemeye hazır halk kitlelerinin cesaretlendirilmesi için Almanya’nın Türkiye-AB ilişkilerinde de bazı hareketlenmelere yardımcı olması beklenir. (..)
İlginizi Çekebilir