© Ak Gazete 2015

CHP’de, “odunu koysam seçtiririm” kafası!

Ali Karahasanoğlu'nun köşe yazısı

 

 

 

Daha evvel hiç milletvekilliği yapmamış olsa, “Çok hevesli birisi.. 600 kişiden birisi de o olsa.. Ne zararı olabilir ki?” diyeceğim..

Aday gösterilmediğinde milletvekili emekli maaşı alamayacak olsa, “Emeklilikte maaş çok önemli.. Ömrünü siyasetle geçirmiş bu kişi, nasıl geçinir emekliliğinde” diyeceğim.. Mazur göreceğim..

Ama, nereden bakarsak bakalım.

Tek mazeret bulamayacağımız bir isim, Deniz Baykal..

Taa 1973’te milletvekili olmuş..

45 yıl önce milletvekili olan bir kişinin, 80 yaşında tekrar milletvekili seçilmesindeki ısrar ne olabilir?

Bir de bunların üzerine, bu şahıs beyin kanaması geçirmiş ise..

Milletvekili seçilse dahi, en yaşlı milletvekili sıfatı ile TBMM’nin açılışında sembolik başkanlık yapıp yapamayacağı şüpheli ise..

CHP’nin Antalya milletvekili aday listesinde, birinci sırada kendisine nasıl yer bulabilir?

¥

Bu ne kafasıdır?

Bir yandan kimi politikacıların dilindeki, “Ben ceket koysam, seçilir” kafası.. “Ben odunu aday göstersem, seçtiririm” egosu..

Bir yandan da, halkı aptal yerine koymanın kafası..

Bunlar kimi aday gösterirlerse, halk sanki mecbur, onu seçecek!

Adamın hali ortada..

2018 yılında kendisini gören insan sayısı, 15-20’yi geçmez..

Onların da ziyaret sonrasında verdikleri bilgi, birbiri ile çelişkili..

Kimisi “Gözleri ile tanıdığını hissettirdi” diyor. Kimisi konuştuğunu iddia ediyor..

Evet, yanlış okumuyorsunuz..

Deniz Baykal’ın konuştuğu da iddia ediliyor..

Ve konuşması büyük bir işmiş gibi gösterilen Deniz Baykal, bu hali ile milletvekilliğine aday gösteriliyor..

Sanki başka aday bulamamışlar gibi..

Veya halkın karşısına, “Biz kimi gösterirsek, siz onu seçmeye mecbursunuz” buyurganlığı ile çıkar gibi..

Tam bu noktada..

Meşhur fıkrayı anlatayım da..

Deniz Baykal örneğinde, olay özetlenmiş olsun..

Temel ile Dursun yolda karşılaşmışlar...

Nasılsın-iyi misin faslından sonra Temel Dursun’a müjdeyi vermiş:

-Ula Dursun pen ne yaptim biliyur musun?

Dursun sormuş:

-Ne yaptin, da?

Sonrasında sohbet şöyle gelişir:

-Politikaya cirdum, da..

-Ula Temel, sen kafayi mi yedin.. Deli misun?

Temel’in cevabı şöyledir:

-Şart midur daaa?

Kafayı yeme anlamında değil ama..

Bir rahatsızlık sonrasında, kendini idare etmeden aciz bir duruma düşen Deniz Baykal’ın milletvekilliği adaylığı, akla bu fıkrayı getiriyor..

¥

Doğrusunu söylemek gerekirse, fıkradan ben de etkilendim.

Milletvekilliği Seçimi Kanunu’nda, bu konu ile ilgili bir düzenleme var mı diye merak ettim..

Kanunun, “Milletvekili seçilemeyecek olanlar” başlıklı 11. maddesinde şöyle yazılı:

“Madde 11 – Aşağıda yazılı olanlar milletvekili seçilemezler:

a) ..,

b) Kısıtlılar, ...”

Deniz bey için direkt “kısıtlı statüsündedir” diyemem ama..

Halkın önünde olmayan..

Kimse ile görüşmesine izin verilmeyen bu isimin yaşının da 80 olduğunu hatırlattığımızda..

Çoğu zaman 65 yaşını dolduran kişilerin dahi, noterde bir işlem yapacak olması halinde, doktordan rapor istendiği bir Türkiye’de..

Deniz bey, rapor vesair sunmaksızın, direkt aday gösteriliyorsa..

Bir yanlışlık var, demektir..

¥

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in, AK Partili belediye başkanları istifa ederken ilgisiz şekilde benzetmede bulunarak yaptığı konuşmayı hatırlayalım:

“Burada belediye başkanına had bildirirken, ‘senin odundan farkın yok, odunu da koysam bastonu da koysam seçtiririm zaten bu halka’ derken, bir yandan da halka hakaret ediyor.’’

Özgür Özel’in belediye başkanlarının istifa etmesindeki “odunu koysam onu da seçtiririm” benzetmesi pek örtüşmedi ama..

Kendi partisinin Deniz Baykal’ı aday göstermesi, “odunu koysam seçtiririm”mantığına dört dörtlük örnek oldu..

Sadece Deniz Baykal’ın aday gösterilmesi mi, “odunu koysam, seçtiririm” mantığına örnek?!

Hayır..

Bir örnek daha var..

Milli Görüş’te yetişmiş..

Refah Partisi’nde bakanlık yapmış..

CHP’nin  dayatmaları ile Anayasa Mahkemesi Refah Partisi’ni kapattığında, bağımsız milletvekili durumuna düşürdüğü Abdüllatif Şener..

Daha sonra.. Yine sol kafalıların baskıları ile, Anayasa Mahkemesi Fazilet Partisi’ni kapattığında, bir defa daha bağımsız milletvekili olarak ortada kalan Abdüllatif Şener..

Şimdi aynı CHP’nin listesinden, Konya’da birinci sırada milletvekili adayı olmuş..

Dikkat edin, Abdüllatif Şener, kendi memleketi Sivas’tan da değil, Konya’dan aday gösteriliyor..

Bir anlamda, Konya’daki CHP’lilere şu deniliyor:

“Biz odunu göstersek, bastonu aday göstersek, ona da oy vermeye mecbursunuz..”

Başka ne anlamı olabilir, CHP tabanı ile benzeşmeyen Abdüllatif Şener’in, Konya’dan aday gösterilmesinin?

Veya tersinden soralım, yılların Milli Görüş çizgisinden gelen Abdüllatif Şener, nasıl olur da, iki defa partisini kapattıranların adayı olur?

Neresinden bakarsanız bakınız..

Kafa; o kafa..

“Odunu koysam, seçtiririm..!”

Seçtirirsiniz belki ama..

Muhalefette dolanır durursunuz..

Şu ismi, bu ismi seçtirirsiniz..

Ama iktidar olamazsınız..

¥

Yakın tarihte bir de, “tuzluk milletvekilleri” ile gündem olmuştu, “odunu koysam seçtiririm” kafası..

O neydi?

FETÖ’nün propagandası..

Kerameti kendinden menkul FETÖ’cüler, aday gösterecekleri herkesin seçileceği zannı ile, 17 Aralık’tan sonraki dönemde, “tuzluk milletvekilleri” ile gündeme gelmişlerdi..

Bir-iki denediler..

Olmadı..

Şimdi denemesini bile yapmıyorlar..

Birisi CHP’de..

Diğeri FETÖ’deki, “odun koysam seçtiririm” kafası..

İkisi de aynı..

İkisi de buyurgan.

İkisi de, halka saygısız..

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER