CUMHUR İTTİFAKI’nın adayı SAYIN BİNALİ Bey’i desteklemek bizlerin vicdani görevidir…
SİYASETFOX TV kanalında yayınlanan canlı yayın sonrası Sedat Peker sosyal medya hesabından bir yazı kaleme aldı..
Kıymetli Dostlarım
FOX TV kanalında yayınlanan CUMHUR İTTİFAKI’nın Belediye Başkan Adayı Sayın BİNALİ YILDIRIM Bey ile sözde Millet İttifakı’nın Belediye Başkan Adayı Sayın Ekrem İmamoğlu Bey’in seçim öncesi canlı yayında tartışmalarını izlerken, bir anda 1989 yılında yapılan belediye seçimlerine zihin dünyamda bir yolculuk yaptım…
MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ o dönem ihtilal mahkemeleri tarafından kapatıldığından dolayı, seçimlere girebilmek için ‘MİLLİYETÇİ ÇALIŞMA PARTİSİ’ adında geçici bir parti kurulmuştu. Ben de o dönem MİLLİYETÇİ ÇALIŞMA PARTİSİ’nin KADİKÖY ilçesinde bulunan Sahrayıcedit Mahallesi’nde resmi sandık görevlisiydim… Oy kullandığım ve görevli olduğum ilk seçimdi… (Diğer sandıkları kontrol edebileyim diye de parti tarafından ayrıca müşahit kartı da çıkarttırılmıştı.)
Televizyondaki canlı yayında tartışmayı izlerken, birden o günü (30 sene öncesini) hatırladım: Oy kullanmak için, gelen insanlar yoğunluktan kuyruk oluşturmaya başladıklarında, CHP’nin sandık görevlisi arkadaş sınıf sandalyelerinden birini alıp, üç tane başörtülü yaşlı ablamızın oturabilmeleri için onlara getirdi… Ablalarımız bu jestten etkilendikleri için (Tabi ki bende etkilendim ayrıca bunu düşünemediğim içinde kendime kızdım) kendisine kim olduklarını sordular… O şahıs da CHP’nin sandık görevlisi olduğunu söyledi… Başörtülü ablamızın yüzünde biraz şaşırmış, biraz da mutlu olmuş bir ifade vardı…
İçimde bu CHP’nin görevlisine tam sempati oluşmuşken, arkadaşı olan şahsa tebessüm ederek, daha doğrusu sırıtıp gülerek, ‘Üç oy garanti’ dediğini duydum. (Tabi ki sempatim bir anda nefrete dönüştü…) Dün tartışma programında seyrettiğim Sayın İmamoğlu’nun her nedense bana 1989’daki CHP sandık görevlisiyle aynı ruha sahip olduğu inancı geldi… (Rol yaparak, insanları etkileyen ve de kendini farklı gösterebilen yani melek gibi görünen ancak aslında farklı olan…)
İkinci aklıma gelen şey ise o günlerde kendini MİLLİYETÇİ olarak görenlerin BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ hakkında yaptığı eleştirilerdi… Üzülerek söylüyorum ki, o eleştirenler strateji geliştirmekten uzak öngörü yeteneği ve vizyonu olmayan kimselerdi.
Geçmişte BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ hakkında o eleştiriyi yapanların, bugün de sayın DEVLET BAHÇELİ hakkında eleştiri yapanlarla aynı ruhu taşıdıklarına inanıyorum… “AK PARTİ’ye bu kadar destek verdiği halde DEVLET BAHÇELİ karşılığında bir tane bakanlık bile almadı” diyorlar.
Kıymetli Dostlarım, gençliğimin ilk yıllarından bugüne kadar küçük hesapların adamı olanları bakar bakmaz gözünden tanırım… Bu küçük hesapların adamları iki – üç bakanlık deyip, zırlayıp dururken, gelecek yıllarda TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’nin ÜLKÜCÜ kadrolar tarafından MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ tarafından yönetileceği gercekliğinin bugünden temellerinin atıldığını maalesefki göremiyorlar.
Maddi sıkıntılardan dolayı ilçe teşkilatının ufak tefek masraflarının bile karşılanabilmesinin mümkün olmadığı o günlerde (1989 seçimlerinde) ek gelir olsun diye şöyle bir taktik geliştirmiştim: Parti ile alakası olmayan semtteki birçok arkadaşımın adını da sandık görevlisi olarak yazdırıp, devletin sandık görevlilerine ödediği parayı kendimiz almayarak, ilçeye harcamıştık…
O yokluk günlerinden bugüne kadar yaşadığım hayat bana şu gerçeği öğretti: Üç oy alabilmek uğruna içinden gelmediği halde iyi görünmek adına sırayı taşıyarak getiren hainlerle gelecek öngörüsü ve vizyonu olmadığı için Parti Lideri Sayın DEVLET BAHÇELİ’yi sabote etmeye çalışan sözde MİLLİYETÇİ bazı gafillerin zararı VALLAHİ eşit seviyededir… (CUMHUR İTTİFAKI’nın adayı SAYIN BİNALİ Bey’i desteklemek bizlerin vicdani görevidir…)
BİR UMUTTUR YAŞAMAK
REİS SEDAT PEKER
İlginizi Çekebilir