Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AB büyükelçileri toplantısı konuşması
GÜNDEMErdoğan, Avrupalı elçilere seslendiği konuşmasında, Türkiye'nin göçle mücadelesinden AB'ye tam üyelik hedefine kadar birçok konuda önemli mesajlar verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya Köşkü’nde Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin Ankara büyükelçilerine hitap etti.
Konuşmasında Türkiye'nin terör örgütlerine karşı verdiği mücadeleye değinen Erdoğan, "Türkiye'nin terörden arındırdığı bölgelerde bugün 4 milyonun üzerinde Suriyeli hayatını idame ettiriyor." dedi.
"TÜRKİYE ANLAMLI BİR DESTEK ALAMADI"
Türkiye'nin olağanüstü çabaları sayesinde bugün Suriye ve Avrupa'da farklı manzaraların engellendiğini belirten Erdoğan, göç krizinde AB'den gerekli desteği alamadıklarını söyledi.
Erdoğan, "Türkiye, göç kriziyle mücadelesinde Avrupa Birliği'nden anlamlı bir destek alamadı. Avrupa Birliği, Suriyelilere yasal göç yollarını açan gönüllü insani kabul programını hala hayata geçiremedi." ifadesini kullandı.
"ÜYELİK SÜRECİNDE ATTIĞIMIZ ADIMLAR ENGELLENDİ"
AB'ye tam üyelik yolunda attıklraı adımların nasıl engellendiğini bizzat gördüğünü ve yaşadığını vurgulayan Erdoğan, "Maruz kaldığımız adaletsizliklere rağmen AB bizim stratejik önceliğimiz olmayı sürdürüyor. Bu tecrübeler ışığında Avrupa kıtasının bir parçası olan Türkiye, AB'nin tam üyesi hedefine bağlıdır. 2021-2023 yıllarını kapsayan çalışmalarımıza hız verdik. Paris İklim Anlaşması'nı onayladık." diye konuştu.
BÜYÜKELÇİLER TEK TEK YAZDI
AB büyükelçilerinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasını dikkatle dinlediği anlar kameraya yansıdı.
Büyükelçilerin, Erdoğan'ın verdiği mesajları tek tek not aldığı görüldü.
Erdoğan, konuşmasında şunları aktardı:
"AB İÇİNDEKİ AYRIŞMALAR BELİRGİNLEŞTİ"
"Salgın (koronavirüs) ile birlikte AB içindeki siyasi, coğrafi ve ekonomik ayrışmalar daha belirginleşti. Bu durum AB içindeki pek çok konunun geri itilmesine sebep oldu. AB, maalesef İslam düşmanlığı ve göçmen konusunda adım atamadı. Herkes bu konuda kilit ülkenin Türkiye olduğunu bilmektedir. Türkiye ve AB'nin ilişkileri ileri taşıması her anlamda önem kazanmıştır.
"MEVCUT KRİZLER ÇÖZÜLMEDİKÇE..."
Diyalog ve diplomasiden yana çaba gösterdik. Üzülerek söylemek isterim ki AB'den beklediğimiz karşılığı göremedik. Bize karşı oyalama taktiği uygulandı. Asıl üzerinde düşünülmesi gereken, Birliğin çıkarlarının birkaç ülkenin ihtiraslarına teslim edilmesidir. Avrupa ve Türkiye'nin çevresinde yaşanan mevcut krizler çözülmedikçe göç baskısının azalmasını beklemek gerçekçi değildir.
BRÜKSEL'E HATIRLATMA: TÜRKİYE'NİN OLAĞANÜSTÜ ÇABALARI OLMASAYDI...
Türkiye'nin terörden arındırdığı bölgelerde bugün 4 milyonun üzerinde Suriyeli hayatını idame ettiriyor. Gerek PKK, PYG, YPG'nin gerekse rejim güçlerinin sivilleri ve sivil yerleşimleri hedef alan saldırılarına rağmen bu insanlar kendi yurtlarında kendi topraklarında kalarak hayata tutunmaya çalışıyor.
Türkiye buradaki varlığıyla Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasına katkı sağlarken, yeni göç dalgalarının da önüne geçmektedir. Elini vicdanına koyan herkes kabul edecektir ki şayet Türkiye'nin olağanüstü çabaları olmasaydı bugün hem Suriye hem de Avrupa çok farklı bir manzarayla karşı karşıya kalacaktı.
"BU GERÇEKLERE RAĞMEN..."
Bizim gayretlerimiz olmasaydı göç krizi, daha fazla derinleşecek, can kayıpları daha çok artacak, terör daha fazla azacak, istikrarsızlık çok daha geniş bir coğrafya yayılacaktı. Türkiye'nin fedakarca yürüttüğü çalışmalar, tablonun kötüleşmesine, yüreğimizde yeni Aylan bebek yaralarının açılmasına mani olmuştur.
Yine 500 bine yakın Suriyeli misafirimizin evlerine güvenli ve gönüllü geri dönüşlerini sağlamış olmamız da ülkemizin bir diğer başarısıdır. Ancak bu gerçeklere rağmen Türkiye, göç kriziyle mücadelesinde Avrupa Birliği'nden anlamlı bir destek alamadı. Avrupa Birliği, Suriyelilere yasal göç yollarını açan gönüllü insani kabul programını hala hayata geçiremedi.
Suriyelilerin terörden arındırdığımız bölgelere geri dönüşüne yönelik çabalarımız desteklenmedi. Avrupa'nın katkı vermediği iskan ve altyapı projelerini biz milletimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın desteğiyle kendimiz hayata geçirdik. Belarus'ta yaşanan kriz ise Birliğin göçle mücadelede sürdürülebilir bir politikadan yoksun olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.
"AB'DEN BEKLENTİMİZ SADECE ADİL YÜK VE SORUMLULUK PAYLAŞIMI"
Göç konusunda AB'den beklentimiz sadece adil yük ve sorumluluk paylaşımından ibarettir. 18 Mart mutabakatının göç yönetimine ilişkin boyutu güncellenmedikçe, bu alanda derinlikli iş birliğinden söz etmek mümkün değildir.
Geri itme hadiselerine ve göçmenlere yönelik uluslararası hukuku ayaklar altına alan uygulamalara da son verilmesi şarttır. Özellikle basına da yansıyan Ege'deki olaylarla ilgili Avrupa'dan daha vicdanlı, yürekli sesler yükseltmesini bekliyoruz.
AB'YE "STRATEJİK MİYOPLUKTAN KURTULUN" ÇAĞRISI
Ege'deki olaylarla ilgili Avrupa'dan daha vicdanlı sesler yükseltmesini bekliyoruz. AB'nin 2022 yılında stratejik miyopluktan kurtularak Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesinde daha cesur olmasını istiyoruz.
İŞ BİRLİĞİ MESAJI
AB ile iş birliğimizi güçlendirmeye hazırız. Sizlerden, gerek Brüksel'e gerek başkentlerinize yapacağınız münasebetlere Türkiye'nin AB ile yeni bir sayfa hazırlığında olduğunu iletmenizi rica ediyorum."
İlginizi Çekebilir