Cumhurbaşkanımızın aday olduğu bir seçimde ikinci bir tur ihtimali yok
SİYASETAK Parti-MHP ittifak komisyonu üyesi ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Mustafa Şentop, yaklaşan 2019 seçimlerini, AK Parti-MHP milli ittifakını ve AYM’nin tartışmalı tahliye kararını SABAH’a değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP lideri Bahçeli'nin geçen çarşamba bir araya gelmesinin ardından kurulan ittifak komisyonunda AK Parti heyetinin başkanlığına TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Mustafa Şentop getirildi. Şentop ile AK Parti-MHP arasında kurulma aşamasında olan milli ittifakı, Anayasa Mahkemesi'nin tartışma yaratan kararını ve hızla yaklaşan 2019 seçimlerini konuştuk.
Muhalefetin seçimleri ikinci tura taşımak için çalıştığını söylemlerindengörüyoruz. AK Parti'nin buna karşı bir stratejisi var mı?
Ben ikinci tur gibi bir ihtimali asla görmüyorum. Muhalefet, anayasa referandumu sonuçlarına bakarak bir değerlendirme yapıyor. Bu kıyas edilebilir bir şey değil. Cumhurbaşkanımızın aday olduğu bir seçimde ikinci tur ihtimali asla söz konusu değil. Zaten yaptığımız tüm araştırmalar da bunu gösteriyor.
Son günlerde seçim barajı da tartışma konusu. Böyle bir hazırlık var mı?
Seçim sistemi bütün olarak değerlendirilebilir. Bu aşamada seçim barajı ile ilgili bir değerlendirmeye gerek yok. Önümüzdeki 7 yılda sistemin yerleşmesi için çalışacağız. Bu dönem içerisinde değerlendirilecek bir konu değil.
İTTİFAK'IN HEDEFİ BÜYÜK TÜRKİYE
MHP ve AK Parti'den 3 isim 2019 seçim ittifakı sürecini yürütecek. Buisimlerden biri de sizsiniz. Biraz bu süreçten bahseder misiniz? Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımız ile Sayın Bahçeli görüştü ve orada böyle bir heyet oluşturulması kararı çıktı. Bizde de benim başkanlığımda bir komisyon oluşturuldu. Çıkış noktası seçim ittifakı. Partilerin seçim ittifakı yapması kanunen olmasa da fiilen mümkün. Partiler bir parti çatısı altında aday gösterebiliyorlar. Rahmetli Türkeş Refah Partisi'nden aday olmuştu. Bazı ülkelerde farklı partilerin seçim ittifakı yapması mümkün. Türkiye'de bu engel aşılabilir. Buna imkan vermek gerekir. İsteyen partilerin parti kimliklerini koruyarak ittifak yapmasının önündeki engelleri kaldırmak lazım. Süreç içerisinde bunları konuşup tartışacağız.
MHP ile AK Parti arasındaki bu milli ittifakın arkasında 2019 seçimlerinigarantiye alma düşüncesi olduğunu iddia edenler var. AK Parti'nin öyle birkaygısı var mı?
Türkiye önemli bir yol ayrımında. Bu seçim ittifakının sandık kaygısından kaygılanmadığını hepimiz biliyoruz. 15 Temmuz FETÖ'nün işgal girişiminden sonra Türkiye'nin menfaatlerini her şeyin üzerinde tutanlar aynı cephede buluştu. AK Parti ve MHP arasındaki milli mutabakatın başlangıcı seçim değil Anayasa referandumudur. Türkiye'de ikili bir ittifakla seçime gidecek. Bu yeniden büyük Türkiye'yi hedefleyen bir ittifak. Karşımızda ise Erdoğan olmasın da Türkiye batsın diyen bir grup var. Bunu çok iyi bilmeliyiz.
'CHP, KENDİ DÜŞÜNCESİNDEN BİR ADAY BELİRLEYEMİYOR'
Muhalefetin adayı konusunda hâlâ bir belirsizlik var. Ancak Abdullah Gül ismi konuşulmaya başlandı. Abdullah Gül ismine şans verenler var. Siz ne düşünüyorsunuz?
Bizim adayımız Sayın Cumhurbaşkanımızdır. MHP de Sayın Erdoğan'a destek vereceğini açıkladı. Recep Tayyip Erdoğan aday olursa ben onun karşısında hiçbir adaya şans vermiyorum. Muhalefet de bu yüzden aday belirlemede sıkıntı yaşıyor. Mesela CHP kendi düşüncesinden bir aday belirleyemiyor. Daha önce AK Parti'de bulunmuş bir isim üzerinde spekülasyonlar yapılıyor. AK Parti kuruluşunda bulunan, Bakanlık, Başkanlık ve Cumhurbaşkanlığı yapan Abdullah Gül'ün böyle bir kararı alacağını düşünmüyorum. 2007'de kendisi rahatlıkla aday olabilecekken "Abdullah Gül kardeşimiz" diyerek kendisini aday gösterdi. Cumhurbaşkanımız o gün şahsi hesaplarla hareket etmedi. Sayın Gül'ün sayın Cumhurbaşkanımızın karşısına aday olarak çıkmayacağını ve çıkamayacağını söylemek istiyorum. Gerisi spekülasyon. Aklıselim bunu gerektirir.
AYM, DÜNDAR'DAKİ HATAYA DÜŞTÜ
Bir anayasa hukukçusu olarak Anayasa Mahkemesi'nin Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkındaki kararında yetki gaspı olduğunu düşünüyor musunuz?
Bu başvurunun yapılmasının üzerinden yaklaşık bir yıl geçmiş. Başvurunun yapıldığı sırada sadece tutuklama kararı ve iddianame var. Ancak bir yılda bu davanın üzerinden çok şey geçti. Mahkeme birçok defa tutukluluk hallerini gözden geçirdi. Anayasa Mahkemesi'nin elindeki deliller bir yıl öncesine dayanıyor. AYM'nin bu kadar zaman sonra bu detayları da göz önünde bulundurması gerekirdi.
Anayasa Mahkemesi'nin böyle bir yetkisi var mı?
Anayasa Mahkemesi kanunların anayasaya uygunluğunu denetler. Anayasa Mahkemesi'nin yerel mahkemenin somut gerekçelerini görmeden karar vermesi imkansız, böyle bir temyiz yetkisi de yok.
Geçmişte AYM'nin verdiği bir Can Dündar kararı var. Can Dündar bugün yurtdışında FETÖ ve PKK'nın sözcüsü gibi kara propaganda yapıyor değil mi?
AYM'nin Dündar kararı ile bugünkü tahliye kararları arasında bir devamlılık ve süreklilik var. AYM aynı hataya düştü. AYM'nin bu tutumu yeni değil. Birçok atıflar var.
Peki bu karar diğer FETÖ sanıklarının bireysel başvurularında bir içtihat oluşturur mu?
Bireysel başvuru adı üstünde bireyseldir. Hiçbir dava açısından bağlayıcılığı yoktur ve bir genel hüküm olarak kabul edilemez. AYM daha önce FETÖ sanıklarının yaptıkları bireysel başvurularda da ret kararı vermişti. Bu karar FETÖ yargılamalarını değiştirmez. Son FETÖ'cü temizlenene kadar bu mücadele devam edecek. Bu konuda kimsenin şüphesi olmasın.
İlginizi Çekebilir