© Ak Gazete 2015

Erdoğan'ın Selman'a cevabı 'bakarız' oldu

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin, ''Türkiye'ye gelen kişilerin kendi başlarına hareket ettiklerine inanmıyoruz. Bu kadarına eminiz. Buna cesaret edemezlerdi. Ama tabii ki delilsiz bir şey söyleyemem.'' dedi. Çavuşoğlu, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın Arjantin'in başkenti Buenos Aires'te düzenlenecekG20 Zirvesi'nde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme talebine Erdoğan'ın cevabının 'bakarız' olduğunu aktardı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Alman Süddeutsche Zeitung gazetesine verdiği mülakatta Cemal Kaşıkçı cinayeti, Türkiye AB-Almanya ilişkileri ve mülteci konularında  değerlendirmelerde bulundu.

Kaşıkçı cinayetinde birçok kesimin Suudi Arabistan Veliaht Prensi  Muhammed bin Selman'ın sorumlu tuttuğunu vurgulayan Mevlüt Çavuşoğlu, ABD Başkanı  Donald Trump'ın konuya ilişkin yorumunun hatırlatılması üzerine, ''Trump'ın neden  böyle dediğini bilemiyorum. Amerikalıların bizim bilmediğimiz başka delilleri  olup olmadığını da bilmiyorum. Bir 'belki' bizim için yeterli değil, emin  olmalıyız. Daha çok sorular mevcut. Yerelde kimler yardım etti, ceset nerede?  Suudi yetkililer bizden bilgi istiyorlar ancak bize bilgi vermiyorlar. Yerel  işbirlikçilerin robot resimlerini göndermek istediler. Neden robot resim?  Suudiler isimleri biliyorlar zaten.'' ifadelerini kullandı.

"Erdoğan'ın cevabı 'bakarız' oldu"

Çavuşoğlu, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın Arjantin'in başkenti Buenos Aires'te düzenlenecek  G20 Zirvesi'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşme talebi olduğunu  belirterek, ''Kendisi Erdoğan'a telefonda Buenos Aires'te görüşme imkanını sordu.  Erdoğan'ın cevabı 'bakarız' oldu. Şu an için Veliaht Prens ile görüşmemek için  bir neden yok.'' değerlendirmesinde bulundu.

Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülme anında kaydedilen ses kayıtlarını  dinlediğini dile getiren Çavuşoğlu, ''Gizli servisler kaynaklarını  açıklamıyorlar. Ancak ben bunları dinledim. Kaşıkçı 7 dakika içinde öldürülüyor.  Bu kasıtlı bir cinayettir. Geri dönmeye ikna edemedikleri için öldürme kararını  vermediler. Adli tıp uzmanının nasıl talimat verdiği duyuluyor. Vücudu  parçalarken müzik dinlemeliymiş. Bunu keyifle yaptığı anlaşılıyor. O insanları  parçalamayı seviyor. Bu iğrenç. dedi.

Kaşıkçı'nın neden Türkiye'de öldürüldüğüne ilişkin soruya, Çavuşoğlu,  Kaşıkçı'nın ihtiyacı olan belgeyi almak için gittiği konsolosluğun Suudi  toprakları sayılması nedeniyle kimsenin onlara bir şey yapamayacaklarının  düşünüldüğünü kaydetti.

Türkiye - AB ilişkileri

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Avrupa Birliği'nin (AB) Genişlemeden  Sorumlu Komiseri Johannes Hahn ve Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik  Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini'nin Ankara'yı ziyaret etmelerini,  Türkiye'nin AB üyelik sürecinde yeniden bir başlangıç olarak görülemeyeceğini  ifade ederek, ''Ancak bunun, son dört veya beş yıl içinde AB temsilcileriyle en  iyi ve en verimli üst düzey toplantı olduğunu söyleyebilirim.'' dedi.

Mogherini ve Hahn ile olan görüşmesinde karşılıklı eleştirilerin  olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

''Ama bu normal. Sonuçta sadece birbirimize iltifat etmek için  toplanmıyoruz.  Ben de bir kaç soru sordum. Sivil toplum kuruluşlarının görevi  topluma hizmet etmektir. Ancak, sivil toplum örgütleri demokratik yollarla  seçilmiş bir hükümeti devirmeye çalışmakla ilgiliyse, yargı müdahale etmek  durumunda kalır.''

Gezi protestolarına değinen Çavuşoğlu, bu protestoların barışçıl  olmadığını, içinde vandalizm bulunduğunu bildirdi.

Mevlüt Çavuşoğlu Fransa'daki protestolarda güvenlik güçlerinin  müdahalesine dikkati çekerek, ''Fransa'ya bakın kendi protestocularına nasıl  muamele ediyor. Bu AB için hiç bir bakımdan kabul edilemez ama hiç bir şey  söylemiyorlar. Ancak geçmişte Gezi olaylarında Avrupalılar bize ders vermeye  çalıştılar. '' dedi.

Türkiye'de tutuklu bulunan Osman Kavala'nın ve diğerlerinin barışçıl  protesto yaptıkları iddiasını kabul etmeyen Çavuşoğlu, Kavala ve diğerlerinin  şiddeti organize ettiklerini vurguladı.

Çavuşoğlu Kavala hakkında iddianamenin hazır olmamasının  hatırlatılması üzerine, ''Bırakın da yargı işini yapsın. Ama bir konuda size hak  veriyorum; iddianame bir an önce ortaya konulmalı. Gözaltı süresi kısaltılmalı.  Bunun için şu anda çalışıyoruz. Adalet Bakanlığı aralık ortasında bir reform  paketini tanıtacak.'' ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin amacının AB'ye tam üye olarak girmek olduğunu kaydeden  Çavuşoğlu, ''Eğer AB bunu istemiyorsa bize bunu söylemeli. 2016 yılında mülteci  anlaşması imzaladık. AB o zaman 3 milyar avro ödemeyi ve içinde yargı ve  güvenliğin de bulunduğu 5 fasıl açmayı taahhüt etti. Ancak kısa süre sonra  komisyon yeni fasıl açılmamasına karar verdi. Bu anlaşmaya aykırı.''  eleştirisinde bulundu.

Almanya Dışişleri Bakanlığının Türkiye'deki bazı gazetecilerin siyasi  tutuklu olduğunu ifade etmesini yanlış bulduklarını vurgulayan Çavuşoğlu, bu  konunun yargının alanına girdiğini hatırlattı.

Çavuşoğlu, Almanya'ya verilen iade talebi listesinde Can Dündar'ın  isminin olup olmadığının sorulması üzerine Can Dündar'ın casusluk nedeniyle  Türkiye'de 5 yıl hapis cezası aldığını, bunun Almanya'da da ağır bir suç olduğunu  ancak Türkiye'ye karşı olanların Almanya'da bir kahraman haline geldiğini  belirtti.

Can Dündar meselesindeki görüş ayrılığına değinen Çavuşoğlu ''İşte  sorun olan bu. Almanlar ve Avrupalılar her zaman bize bağımsız yargının ne olduğu  konusunda ders vermeye çalışıyorlar. Aynı zamanda Türk adaletine nasıl karar  vermesi gerektiği konusunda talimat vermeye çalışıyorlar. Bu çok yanlış'' dedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hristiyan Demokrat Birlik Partisi  (CDU) liderliği için aday olmayacağını açıklayan Almanya Başbakanı Angela  Merkel'e çok büyük saygısının olduğunu belirterek, ''Mülteci krizindeki zor  zamanda Almanya ve Avrupa için çok önemli karar verici bir rolü vardı. Bizimle  olan ilişkilerde de öyle. Söyledikleri ya da yaptıkları her zaman bizim hoşumuza  gitmese de... Türkiye'de şimdi iki kez seçilme sınırı var bu da çok demokratik.  Erdoğan da sonsuza kadar durmayacak.'' değerlendirmesinde bulundu.

Ankara-Berlin ilişkilerinin artık çok daha iyi ve gerçekçi olduğuna  dikkati çeken Çavuşoğlu, Almanya'nın, Türkiye'nin önemli bir partner olduğunu  anladığını kaydetti.

Çavuşoğlu, geçmiş dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bazı söylemleri  nedeniyle ilişkilerin farklı olmasının hatırlatılması üzerine, ''Eğer birileri  Erdoğan'ı diktatör olarak niteliyorsa bu da büyük bir sorun. Kimse bir çok seçim  kazanmış birisini diktatör olarak niteleyemez. Erdoğan Türkiye'yi reforme etti.  Türkiye bir çok travmalar darbe teşebbüsü de dahil atlattı. Bunun AB ülkesinde  olduğunu düşünün.'' diye konuştu.

AİHM kararını uygulamayan birçok AB ülkesi var

Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Selahattin  Demirtaş ile ilgili aldığı kararın hatırlatılması üzerine de şunları kaydetti:

''Birincisi AİHM Demirtaş hakkında daha önce farklı karar almıştı  ikincisi ise bana göre bu siyasi bir karar. Yargı böyle bir şey yapmamalı.  AİHM'de  Büyük Daire'ye (temyiz) gideceğiz. Üçüncüsü AİHM kararlarını uygulamayan  bir çok AB ülkesi var. Yunanistan'daki Türk azınlığın AİHM kararına rağmen dernek  isimlerinde Türk ismi kullanamaması örneğin. Atinabunu 10 yıldır uygulamıyor.  Kimse Yunanistan'a baskı yapıyor mu?''

Burada esas konunun  siyasetin aksine hukuk ve yasa olduğunu  vurgulayan Çavuşoğlu, Demirtaş'ın doğrudan örgüte üyeliği bulunmasa dahi terör  örgütü PKK'yı desteklediğini gizlemediğini bildirdi.

Mevlüt Çavuşoğlu, çözüm süreci döneminde yürütülen görüşmelere ilişkin  ise bunun sonuç olarak işe yaramadığını ve gelecekte de işe yarayacak gibi  olmadığını söyledi.

Çavuşoğlu sürecin suistimal edildiğine dikkati çekerek,  ''Teröristlerce suistimal edildi. Onlar sadece dağlardaki değil kentlerdeki  temsillerini artırmak istediler. Silah bırakmaktan kaçındılar ve çok sayıda  masumu öldürdüler.'' diye konuştu.

Mevlüt Çavuşoğlu, ABD'nin, terör örgütü PKK'nın üstü düzey isimlerinin  başları için  para ödülü koyduğunun hatırlatılması üzerine, ''Evet ama Suriye'de  Amerikalılar, PKK'nın bir parçası olduğunu kabul etmelerine rağmen YPG ile iş  birliği yapıyorlar. Avrupa da bunu biliyor. Bunlar çifte standart. YPG'nin  kontrol ettiği bölgelerden aynı ideolojiyi paylaşmayan 400 bin Kürt  uzaklaştırıldı. Bunların çoğu Türkiye'de ve geri dönemiyorlar.'' ifadelerini  kullandı.

Türkiye'de bulunan Suriyeli mültecilerin Suriye'de kendilerini güvende  hissetmeleri durumunda geri dönebileceklerine işaret eden Çavuşoğlu, ''Bunu  ayrıca Hahn ve Mogherini ile de görüştük. AB'nin, siyasi anlaşma olmadan yeniden  inşaya destek vermek istememesini anlıyorum. Ancak geri dönenlerin temel  ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamalıyız, su, elektrik, sağlık hizmetleri,  okullar... Onları geri dönmeleri için zorlayamayız. Bu yasalara ve insanlığa  karşı olurdu.'' değerlendirmesinde bulundu.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER