© Ak Gazete 2015

Eski Rum Bakan'dan itiraf gibi sözler! 'Türkiye'yi durduracak bir ülke yok'

Eski Güney Kıbrıs Rum Dışişleri Bakanı Nikos Rolandis, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin sondaj çalışmalarını durduracak bir ülke olmadığını belirterek “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oyunu akıllıca oynuyor. Türkiye'yi kim durdurabilir ki? Bizim için hangi filo Türkiye ile savaşacak?” dedi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde çeşitli bakanlık görevlerinde bulunan ve deniz bölgesinde doğalgaz ve petrol konusunu ilk olarak 1998 ele alan Rum siyasetçi Nikos Rolandis, bugün Doğu Akdeniz’de şekillenen durumu “takıntılarımızla kaldık” sözüyle değerlendirdi.

Eski Güney Kıbrıs Rum Dışişleri Bakanı Nikos Rolandis, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin sondaj çalışmalarını durduracak bir ülke olmadığını belirterek "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oyunu akıllıca oynuyor. Türkiye'yi kim durdurabilir ki? Bizim için hangi filo Türkiye ile savaşacak?" dedi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde çeşitli bakanlık görevlerinde bulunan ve deniz bölgesinde doğalgaz ve petrol konusunu ilk olarak 1998 ele alan Rum siyasetçi Nikos Rolandis, bugün Doğu Akdeniz'de şekillenen durumu "takıntılarımızla kaldık" sözüyle değerlendirdi.

Güney Kıbrıs Politis Gazetesi "Hayata ve Tarihe Bakış" isimli kitabının, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ve Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis'in de katılımıyla 16 Mayıs Perşembe günü tanıtılacak olması nedeniyle Rolandis ile yaptığı söyleşiyi aktardı.

'TÜRKİYE'NİN ŞAKASI YOK!'

Yıllardır açıklama ve makaleleriyle Türkiye'nin şakası olmadığını ve Rumların doğalgazı değerlendirmesini oturup izlemeyeceği konusunda uyaran Rolandis, 17 Şubat 2003'te Mısır ile Doğu Akdeniz'deki ilk münhasır ekonomik bölge anlaşması olan anlaşmayı imzalamasından sonra Ada'ya dönüşünde zamanın Rum Yönetimi Başkanı Glafkos Klerides'in kendisine "Nikos, şimdi imzaladığın bu anlaşmayı al da ofisindeki kasana kilitle çünkü Kıbrıs sorunu çözülene kadar hiçbir şey olamaz" dediğini hatırlattı.

"Kıbrıs sorununun çözülmeyeceğini ben de gördüğümden Başkan Klerides'e katıldım" diyen Rolandis, 2005-2006'da şu öneride bulunduğunu hatırlattı:

"Kıbrıslı Türklerle ve Türkiye'yle hidrokarbon konusunu Kıbrıs sorunuyla ilgili diğer işlemlerden izole edecek bir anlaşma yapalım. Hidrokarbonların değerlendirilmesinden devletin kasasına girecek her dolardan, anlaşma yapılacak bir miktarını -ki benim önerim 20-25 sentti- Kıbrıslı Türklerin, ya Kıbrıs sorunu çözüldüğünde veya çözülmezse 10 yıl sonra çekebilecekleri bir hesaba yatırılmasını önerdim. Bunu, onların değil bizim çıkarlarımızı korumak için önerdim."

Rolandis, bu önerisini KKTC İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile görüştüğü hatırlatıldığında da Talat'ın kendisini iki kez akşam yemeğine davet ettiğini söyledi. Rolandis özetle şunları anlattı:

"Sayın Talat bana 'önerdiğini -ki sana olduğu şekliyle kabul ediyorum demiyorum- kendi liderliğine de önerirsen ve o da kabul ederse, görüşmeye ve konuyu Ankara ile birlikte ele almaya hazırım' dedi. O zaman itibarıyla pek çok makale yazdım ve 'Türkiye ya vurur veya sondaj yaparsa veya her ikisini de yaparsa biz ne 'yaparız dedim. Yani bizi savaş maceralarına çeker ve bugün yapmakta olduklarını yapmaya başlarsa Sonra Kıbrıs sorunu nasıl ileri götürülecek? Yani şimdi müzakereler ne olacak? Bir yandan Türk sondaj gemisi kazı yaparken bir öte yandan müzakere mi edeceğiz? Türkiye bizim doğal gazımızı çıkarırken biz görüşme mi yapacağız? Ne için?"

"ERDOĞAN, RUSYA YÖNÜNDE DE HAREKET EDEREK OYUNU AKILLICA OYNADI"

Bölge ülkeleriyle üçlü iş birlikleri ve ExxonMobil ve Total'e ruhsat verilerek MEB'in zırhlandırılmış varsayıldığı hatırlatıldığında "Kuşkusuz, bütün bunlar iyi hareketler ama savunma açısından böyle zırhlandırılmaz" diyen Rolandis, özetle devam etti:
"Son noktaya varırsan, gelip senin için savaşacak ülke yoktur. Büyük sorunların varsa her zaman tek başınasındır. Durum nispeten iyiyken dostun çoktur ama uçurumun kenarına geldiğinde, tek başına kalırsın ve elinden geleni tek başına yapmak zorundasın. Erdoğan'ın başında olduğu Türkiye'nin, kolayca uzlaşılacak bir ülke olmadığına inanıyorum. (Erdoğan) öngörülemezdir, tehlikelidir keza bunu Afrin'de göstermiştir. Suriye'ye girdi, ilini aldı ve neredeyse istediğini yapıyor. Erdoğan, Rusya yönünde de hareket ederek oyunu akıllıca oynadı. Çok değerli bir müttefik edindi. Rusya, Batı'dan koparacak ve NATO ile ilişkisini bozacak bir müttefik istemiyor. Şu anda teçhizat, enerji satıyor, nükleer santral yapıyor, bunları neler takip eder bilemem. Türkiye yıllardan beridir Rusya'dan elektrik enerjisi satın alıyor. Yanı başımızda, gelecekte bize çok ciddi sorunlar çıkarabilecek bir ittifak: Rusya-Türkiye-İran ittifakını kurdu. Biz, Türkiye profesyonel personel bulamayacağı için sondaj yapamaz takıntımızla kaldık. Azerbaycan var, şu anda İran müttefiki, bunlar, petrol konusundaki en iyi uzmanlardır. Yapacak personel mi bulamaz? 80 milyonluk ülke olduğunu ve Orta Asya'daki bir 80 milyonun daha kontrol ettiğini unutmayalım. Oraya gittim ve Türkiye'nin ne yaptığını gördüm. Azerbaycan'da, Kazakistan'da, Kırgızistan'da, Özbekistan'da at oynatıyor. Bunlar Batı için çok kıymetli olan petrol zengini ülkelerdir. Türkiye'yi, hiç kimsenin güç olarak görmezden gelemeyeceği Türk merkezli Asya bütününün parçası sayıyorlar. Şimdi buna Rusya ve İran'la ittifaklar da eklendi. Dış politikamızı belirlerken doğru analizler yapmalıyız, kolay şeyler değil."

Rolandis, önerisinin ne olduğu sorulduğunda ise "uçurumdan düşmeyelim diye öneri yaptım. E, etkilendik. Düştükten sonra şimdi ne diyeyim? Kolay bir cevabı yok. Onların da bir payları olduğunu bileceği çok basit bir hal çaresi ile birçok maceradan kurtulabilirdik. Kıbrıs sorunu çözülmeyebilir. Paylarını bildiklerinde, onlarınkini değil aslında kendi payımızı güvence altına alırdık. Şimdi durum çok zor. Erdoğan'ın devam edeceğine inanıyorum. Bugün S-400 konusunda ABD'yi görmezden gelen, burada ne yapacak? Zenginlik çok büyük, bölgemizin ganimeti muazzam, yüz milyarlarca dolardan söz edilebilir, bunlar komik şeyler değil. Bana, yapabileceğimiz bir şey var mı diye soruyorsunuz. Türkiye, Kıbrıslı Türkler, Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlar, hepsi; çıkış yolu bulabilmemiz için bir, iki, üç ay ara vermekte anlaşırsa, belki. Çünkü aksi halde biz siper aldık diyeceğiz, onlar ilerleyecek, sondaj matkabını indirecekler, kim gelip engelleyecek? Herhangi bir filo mu gelecek? Bizim için hangi filo Türkiye ile savaşacak? Bu nasıl 1964'te, 1974'te ve S-300'ler konusunda 1998'de olmadıysa, şimdi de olmayacak" dedi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER