FETÖ yeniden bir darbe yapabilir mi?
TÜRKİYEAli Karahasanoğlu'nun köşe yazısı
Sosyal olayların, laboratuvarda deneye tabi tutulması mümkün değil..
Kimya değil ki bu, “Hidrojen ile oksijeni birleştirdik, al sana deneyi, bak su oluştu” diyelim.. “Yine aynısı buluşursa, yine su olur” diyelim..
Sosyal hayatta, dün yaşanan bir olayın, tüm şartlar aynı olsa bile, yarın yaşanması garanti değil..
Sosyal olayları laboratuvara sokmak mümkün değil ama..
Yaşadığımız tecrübelerden yararlanarak, bazı tahminlerde bulunmak da mümkün..
Bu çerçevede “FETÖ yeniden bir darbe yapabilir mi” sorusuna, ben isterim ki “Hayır yapamaz” cevabını, gönül rahatlığı ile verelim.
Ama veriler, bunu bize söyleme imkanı vermiyor..
Niye vermiyor?
Çünkü 15 Temmuz darbe öncesi ve sonrasındaki birçok gelişme ile ilgili, henüz bir şeffaflık sağlanmadı..
Nedir şu ByLock muhabbeti, söyler misiniz..
Hâlâ netleşmedi..
1 yıl önce, “Sık kullananlar, orta seviyede kullananlar, az kullananlar” tasnifi yapıldığı söylendi..
Kısa süre sonra, kırmızı (sık kullananlar), turuncu (orta seviyede kullananlar)ve mavi (az kullananlar) olarak listenin tamamlanıp, ayrıntıları ile açıklanacağıiddia edildi..
Bir sene geçti..
Ortada bir şey yok..
Bunun sebebi, karşımızdaki şeytanın bin türlü cinlik düşünmesinden mi kaynaklanıyor?
Terör örgütünün, ileriyi düşünüp, ByLock kullanımı ile ilgili verileri sulandırmak için tuzaklar kurmuş olmasından mı kaynaklanıyor..
Yoksa, bu konudaki sorumluluk taşıyan bürokratlarımızın eksikliklerinden mi?
Kesin bir yargıya varmak, “Yüzde yüz şöyle” demek belki mümkün değil..
Ama..
İhtimalleri tartışmak, vazifemiz olmalı..
•
Bu çerçevede..
Benim hayli dikkatimi çeken, aleyhimizde bir dava da açıldığı için, üzerinde bazı resmi evraka ulaştığım somut bir olay üzerinden konuya yaklaşalım..
Acaba, FETÖ devletten tümü ile tasfiye edildi mi, masaya yatıralım..
Konu şu:
Zekeriya Öz, 17-25 Aralık darbe girişimlerinin kilit savcısı idi..
Bunu bilmeyenimiz yok..
Önce Çağlayan Adliyesi’nden Bakırköy Adliyesi’ne yollandı.
Sonra Bolu Adliyesine..
En sonunda ise, ihraç edildi..
İhraç edilmeden önce, dokunulmazlık konusundaki kurallara fazla bağlılıktan kaynaklı olarak, Zekeriya Öz hakkında gözaltı veya sorgu işlemi yapılmadı..
Devlet aklı, “HSYK kararı ile ihraç edelim.. İlişkisi kesilsin, sonra gözaltı vesair işlemleri yapalım”a kilitlenmiş görünüyor.
Buraya kadar olanlara, her şeye rağmen “Kötü niyet olmayabilir” düşüncesi ile yaklaşabilirim..
Ama..
HSYK karar alıyor..
İhraç işlemi, muhataba tebliğ edilecek..
Edilecek ki, ardından da sonraki işlemler başlatılsın..
17-25 Aralık darbe girişiminin yargıdaki en aktif adamına, “İşleri nasıl organize ettiği, kimlerle çalıştığı” sorulsun, sorgulansın..
Ama o ne?
HSYK’nın, iadeli taahhütlü olarak PTT’ye teslim ettiği ihraç işlemini içeren evrak, Ankara PTT’de, bir alavere, bir dalavere ile, adi posta haline dönüştürülüveriyor..
Dolayısı ile Zekeriya Öz’e zaman kazandırılıyor..
Tebligatın imza karşılığı yapılmasının önüne geçilip..
Hatta tebliğ edilip edilmediği bile belirsiz bir hale dönüştürülüp..
Yasal prosedür geciktiriliyor..
Dört dörtlük, FETÖ sanığı bir kilit adamı kollama operasyonu..
Böyle bir operasyona karşı, devletin de bir operasyon yapıp..
Bu kollama işlemini kim yapmıştır, kimden emir alıp yapmıştır, ayrıntıları ile ortaya çıkartması gerekmez mi?
Gerekir..
Peki ne oldu?
Yapıldı mı?
Hayır..
Akit haberini yapmıştı..
İadeli taahhütlü tebligatın, adi posta haline dönüştürme işleminin İstanbul’da Zekeriya Öz’e tebliğ işlemini yapacak olan Şişli PTT’sinde organize edildiği yazıldı..
Şişli PTT’nin müdürü, “Hayır biz bir şey yapmadık.. Ankara’dan evrak böyle geldi” dedi..
Müfettiş görevlendirildi..
Müfettiş de, “Evrak Ankara’dan İstanbul’a gelmeden önce adi posta haline dönüştürülmüş” tespiti yaptı..
Bunu neye dayanarak yaptı, o belirsiz..
Çünkü, İstanbul’a geldikten sonra da aynı işlemin yapılmış olması muhtemel..
Klasik, “Topu öbür tarafa at.. Zaman kazan.. Orası araştırılırken, orası da bir başka yere topu atar.. Kaynar gider” taktiği hayata geçirilmiş..
Ve maalesef başarılı olunmuş..
Şişli PTT’den kimse bu sebeple ceza almamış..
Ankara’daki sorumluların ceza aldığı iddia ediliyor ise de..
“Bu işlemi kim yapmış? Hangi görevli, hangi sebeple böylesine önemli bir evrakta sahtecilik yapmaya kalkışmış” açıklanmadı..
Hatta..
Bir ceza verildiği ileri sürülüyor ama.
Ne ceza verildiği bile belli değil..
16 yıldır iktidarda olan AK Parti’nin.
Hem de “Tek adam diktatöryası” olduğu iddia edilen bir süreçte..
Meşru hükümeti devirmek üzere girişilen darbenin en kilit adamını koruyup kollayan bir resmi evrakta sahtekarlık işleminin faili hakkında..
PTT Genel Müdürlüğü, bütün kayıtları ortaya döküp, bir açıklama yapma zahmetinde bulunmuyor..
Soruyoruz..
“Görevlimiz hakkında yapılan işlemi açıklamak zorunda değiliz” diye geçiştiriliyor..
Sanki dersiniz ki, PTT’ye sorulan husus, “Çalışanınız, sabahları işe gelmeden önce, kahvaltıda neler yiyor” gibisinden özel hayata ilişkin bir soru..
Şimdi söyler misiniz?
Zekeriya Öz gibi, FETÖ’nün belki de en önemli adamlarından birisi hakkındaki kilit evrakta sahtekarlık yapan görevlinin/görevlilerin isimleri ve yaptıklarının karşılığında aldıkları cezanın bile açıklanmadığı bir Türkiye’de..
“FETÖ acaba yeniden darbe yapabilir mi” sorusuna ne cevap verelim..
Bu kadar “koruma ve kollama”nın yaşandığı..
Koruma ve kollama yapanların da bugün dahi.. 15 Temmuz darbesinden sonra dahi.. Korundukları bir ortamda..
Ben cevaplayamıyorum, siz söyler misiniz: “FETÖ yeniden darbe yapamaz mı?”
İlginizi Çekebilir