Haçlı ittifakı hortladı!
SİYASETTBMM Başkanvekili ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın, “Batı, Türkiye’ye karşı haçlı ittifakında birleşmiş durumda. Çünkü Batı, ipi elinde olan bir Türkiye istiyor. Büyüyen, güçlenen Türkiye’den hazımsızlık duyanlar çıkarları doğrultusunda haçlı ittifakında bir araya geliyor” dedi.
TBMM Başkanvekili ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın, Endonezya'nın Bali Adası'nda iki gün süren ve 50 ülkeden 300'ü aşkın temsilcinin katıldığı Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Parlamentolar Forumu"nda Türkiye'yi temsil etti. Aydın, Arakanlı Müslümanlara yapılan katliamın kınanması adına ciddi bir mücadele verdi. Yaşananların perde arkasını Milat'a anlatan Aydın, Türkiye'nin uluslararası bir başarıya imza attığını vurguladı.
-Endonezya'daki forumda Arakanlı Müslümanlara yapılan katliamın durdurulması adına iddi bir mücadele verdiniz. Yaşananların detaylarına ilişkin neler söylemek istersiniz?
-Toplantının ana gündem maddelerinden biri eşitlikçi ve adaletçi kalkınmanın teşvik edilmesiydi. Yoksulluğun açlığın ortadan kaldırılması için alınması gereken önlemler konuşuldu. 2030 kalkınma hedeflerine doğru parlamentoların ve parlamenterlerin rolüne değinildi. Aynı zamanda dünyanın pek çok yerinde yaşanan şiddetin sonlandırılması, sürdürülebilir barışın sağlanması ve terör tehdidine karşı yapılması gerekenler tartışıldı. Türkiye adına bu oturumda ana konuşmacıydık. Suriye'den Arakan'a kadar dünyada var olan şiddetin altını çizdik. Ülkemizin yaşamış olduğu terör tehditlerini ve bu terör tehditlerine karşı mücadelesini ortaya koyduk. FETÖ, PKK ve DAEŞ terör örgütleri konusunu işledik. Türkiye'nin sergilediği tutum ile dünyanın duyarsızlığını ve hatta haklının güçlü olmasından ziyade güçlünün haklı olduğu adaletsiz dünya vurgusunu açık yüreklilikle dile getirdik. Sözde demokrasi söylemleriyle ders vermeye çalışanların terör örgütlerine silah desteğinde bulunduklarını, terör örgütlerini ülkelere karşı taşeron olarak nasıl kullandıklarını da açık bir şekilde ifade ettik. Dünyada terörü bitirmek istiyorsak bu konuda herkesin samimi bir duruş sergilemesi gerektiğini vurguladık.
BM işlevini kaybetti
Terör artık bölgesel değil. Çünkü Ankara, İstanbul ya da İslamabat, Lahor, Kabil, Halep'te patlayan bombalar Brüksel, Paris ve Londra'da da patladı. Ama Paris'teki terör hadisesine karşı tüm dünya kenetlenirken, ortak mücadele verirken aynı samimiyeti birçok ülkede göremedik. Bu bağlamda Halep, Suriye meselesini Arakan'da yaşanan zulmü tekrardan gündeme getirdik. Dünyanın Müslümanlara karşı kör ve sağırı oynadığını vurguladık. Uluslararası örgütlerin varlık amaçlarına uygun hareket etmediklerini ve Birleşmiş Milletlerin başta Güvenlik Konseyi olmak üzere mutlaka reformize edilmesi gerektiğini belirttik. Birleşmiş Milletlerin artık varlık amacına uygun hareket edemediğini ve bunun değişmesi gerektiğini belirttik.
Bizi lider görüyorlar
-Türkiye, tüm uluslararası toplantılarda dünyanın adalete evrilmesi hususunda çağrı yapıyor. Türkiye'nin bu adalet çağrısına ülkelerin bakışı nasıl? Siz bu konuşmanızın ardından ne yönde tepkiler aldınız?
-Konuşmamızın ardından çok fazla tebrik aldık. Özellikle mağdur ve mazlum olan tüm ülkeler Recep Tayyip Erdoğan'ı bir dünya lideri ve adil bir lider olarak gördüğünü belirtti. Özellikle İslam ülkeleri Türkiye'yi lider bir ülke olarak kabul ediyor. Hepsi haklılığımızdan bahsediyor. Türkiye'nin bu anlamda bütün duygulara tercüman olduğunu dile getiriyorlar. Türkiye'nin liderliği Endonezya'da yapılan forumda bir kez daha açık bir şekilde ortaya çıktı.
Tek biz dile getirdik
-Bu oturumlarda Arakan'da yaşanan zulmü Türkiye'den başka gündeme getiren oldu mu?
-Hayır. Bu bizim önerimizdi. Konunun sonuç bildirgesinde yer almaması halinde toplantının anlamı olmayacağını, Türkiye'nin bu tutumu kabul etmeyeceğini ve toplantının varlık amacına uygun sonuçlanmayacağını bildirdik. Hindistan, Tayland, Sri Lanka gibi bazı ülkeler bu konunun yer almaması gerektiğini ve ilave bir metinle ayrıca belirtilmesinin yeterli olacağını dile getirdiler. Biz ise Türkiye olarak bu konuyu görmezsek kabul etmeyiz ve sonuç bildirgesi olmaksızın toplantı dağılır dedik. “Eğer bu zulme destek veren ya da bu zulmü haklı gören bir ülke varsa burada açık yüreklilikle ifade etsin. Neden kaçıyorsunuz? Kimden korkuyorsunuz? Lafa gelince şiddete karşıyız diyorsunuz şiddetin sonlanması gerekiyor diyorsunuz ancak kanayan yaraya bu toplantıda parmak basamıyorsunuz. Burada hepinizin samimiyeti sorgulanması gerekiyor” dedim. Arakan'da bir insanlık katlediliyor. Eğer orada katledilenler, ölenler Müslümanlar değil de başka bir dine mensup olsaydı bu duyarsızlığı gösterebilecek miydiniz? sorusunu bütün salona sordum. Ardından birtakım Müslüman ülkeler “Türkiye'yi destekliyoruz ve Türkiye ile beraberiz” dedi. Sadece Hindistan çekinceli davrandı o kadar. Böylece bildirgede, Arakanlı Müslümanlara yapılan zulme dikkat çekilmesini sağlamış olduk. Uluslararası bir başarıydı.
Batı'nın özlemi başka!
-Almanya ve ABD Türkiye'ye karşı bir kampanya yürütüyor. Bunu aşırı sağcılığın yükselmesine karşı bir tedbir ve İslam karşıtlığı olarak okuyanlar var. Bunu nasıl değerlendirmek gerekir?
-Almanya seçim öncesi adeta Recep Tayyip Erdoğan ile seçime giriyormuş gibi bir algı oluşturuyor. Bu aslında onların acziyetini gösteriyor ve siyaseten de tükenmişliğini gösteriyor. Seçim sonrasında normale döner mi dönmez mi göreceğiz. Türkiye'nin güçlenmesi, halklar nezdinde gönüllerde taht kurması Batı'yı rahatsız ediyor. Türkiye yeri geldiğinde zalime karşı “one minute”ı çok net bir şekilde ifade edebiliyor. Zalimlere karşı “Dünya 5'ten büyüktür” ifadesini rahatlıkla dile getiriyor. Zulme karşı mağduru, mazlumu kucaklayan bir ülke konumuna geldik. Türkiye'nin bu şekilde davranması, yanlışa sessiz kalmaması Türkiye'nin sarsılmaz bir kale olduğunu tescilliyor. Batı, karşısında iki büklüm duran, yardım alan eski Türkiye'yi özlüyor. Eski Türkiye dünya gündemini belirlemeyi bırakın, kendi gündemini belirlemekten acizdi. Türkiye'nin gündemini Batı belirliyordu. Bir IMF memuru Türkiye'ye geldiğinde 1 hafta boyunca tüm manşetlerde yer alıyordu. Dolayısıyla Batı, 3 kuruş almak için 5 takla atan Türkiye'yi geri istiyor. Batı'nın bu yaklaşımı ise Türkiye'nin güçlendiğini, büyüdüğünü ve doğru yolda olduğunu ortaya koyuyor.
Türkiye'den rahatsızlar
Batı, ipi elinde olan bir Türkiye istiyor. Avrupa ve ABD kapılarında liderlerle görüşmek için adeta ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören bir Türkiye istiyor. Ama Türkiye artık eski Türkiye olmaktan çıktı. Yeni Türkiye'yi kabullenemiyorlar. Türkiye'nin gönüllerde taht kurmasını kabullenemiyorlar. Türkiye şu anda emin adımlarla ilerliyor. Dünyanın en büyük havaalanını hazmedemiyorlar. Almanya'nın çıkış noktalarından birinin bu olduğunu bizler çok iyi biliyoruz. Türkiye'nin dışa açılması büyük işler başarması kendini aşması sorunlarını çözmesi geleceğe dair hedef koymasını istemiyorlar. Türkiye'nin lider olmasını küresel aktör olmasını kabullenemiyorlar. Onların arzusu eski Türkiye. Türkiye'yi nasıl durdurabiliriz eski Türkiye'yi nasıl geri getirebiliriz gayreti içerisindeler. Batı, şu anda haçlı ittifakında birleşmiş durumdadır. Kendi aralarında problemler olsa da haçlı ittifakında bir araya gelebiliyorlar. Bütün ümmetin lideri olarak da Türkiye'yi görüyorlar. Türkiye'yi durdurabilirlerse, büyümesini güçlenmesini önleyebilirlerse Batı yine bu bölgelerde at koşturacak. Tüm dertleri bu aslında. Yaşananlar ve ülkemize karşı yürütülen bu kampanyalar büyüyen güçlenen bir Türkiye'ye olan hazımsızlıktan kaynaklanıyor. Onlar ne derse desin biz artık kendi yolumuzda ilerleyeceğiz. Milletimizin iradesiyle hareket edeceğiz. Onların iradesiyle hareket eden bir Türkiye artık yok.
İlginizi Çekebilir