© Ak Gazete 2015

Kasım-Aralık anketinden çıkan ilginç bulgular

Kanal 7 Ankara temsilcisi ve Yenişafak yazarı Mehmet Acet bugünkü köşe yazısında, Konsensüs Araştırma’nın 21 Kasım-9 Aralık arasında yaptığı, telefon anketinin sonuçlarını inceledi. Acet, 2018’de yapılan seçimlere oranla oy dağılımında büyük bir değişiklik olmamasına dikkat çekti.

Mehmet Acet'in bugünkü köşe yazısı şöyle;

Konsensüs Araştırma’nın 21 Kasım-9 Aralık arasında yaptığı, 18 gün boyunca 1500 kişiyle ortalama 21 dakika 49 saniye süren telefon anketinin sonuçlarını inceledim.

Ankete en fazla dikkatimi çeken husus, siyasi yelpazedeki oy dağılımında Haziran 2018’de yapılan seçimlere oranla dikkate şayan bir değişimin olmaması.

Bir başka deyişle seçmen, son seçimlerde nerede duruyorsa, büyük ölçüde aynı pozisyonunu koruyor.

 

Örneğin Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili soruya verilen cevaba bakalım:

“Bu pazar bir Cumhurbaşkanlığı seçimi olsa hangi siyasi blokun adayına oy verirsiniz?” sorusuna verilen cevaplar şu şekilde:

İktidar bloku: Yüzde 51,6

Muhalefet bloku: Yüzde 48,4.

KARARSIZ SEÇMENDE ARTIŞ YOK

Partiler ve ittifaklar üzerinden sorulduğunda ise, karşımıza şu şekilde bir tablo çıkıyor:

Cumhur İttifakı: Yüzde 51,4

Millet İttifakı: Yüzde 34,2

HDP: Yüze 12, 1

Diğerleri: Yüze 2,3.

Bu rakamlarda 24 Haziran’da yapılan seçimlere göre kayda değer bir değişim söz konusu mu?

Yüzde 2,5 yanılma payını dikkate almanız halinde bile gözle görünür bir değişimin olmadığı ortada.

Öbür taraftan, bu rakamların kararsızlar dağıtıldıktan sonra karşımıza çıkan rakamlar olduğunu vurgulayayım.

Bu durumda, iktidara karşı ‘feveran halindeki’ çevrelerin yöneldiği, öyle olması gerektiğini düşündükleri için öyle olduğunu düşündükleri argümana bakmamız gerekiyor.

Yani kararsızların durumuna.

Araştırmayı yapan Murat Sarı’yı arayıp, bu soruyu sordum:

Kararsız seçmeni yüzde 6 olarak bulduklarını, ne daha önce yaptıklarında, ne de şimdikinde kararsızların oranında bir artış gözlemlediklerini söyledi.

Bu durumda, ‘kararsızlar’ üzerinden oluşabilecek yanılgı riski de, yukarıdaki tespiti etkileyecek bir durum arz etmiyor.

Peki, bu durumu neye bağlamalıyız?

Ankette, bu tablo ile çelişki arz edeceğini düşünebileceğiniz şöyle bir veri var:

“Türkiye’nin en önemli sorunu nedir” diye sorulduğunda,

Yüzde 46,5: İşsizlik

Yüzde 26,7: Eğitim

Yüzde 23,2: Enflasyon, hayat pahalılığı.

Bu durumda şu soruyu sormamız gerekecek:

Ekonomiyle ilgili sorunlar, en temel başlıklar olmasına ve öyle dillendirilmesine rağmen oy tercihleri neden değişmiyor?

İNCE NOKTA: “TÜRKİYE’NİN SORUNLARINI KİM ÇÖZER” SORUSUNA VERİLEN CEVAPLAR

Bu sorunun iki cevabından biri yine bu ankette karşımıza çıkıyor.

“Sizce hayatınızı etkileyen Türkiye’nin en önemli sorunlarını hangi siyasi parti çözer” sorusuna verilen cevaplara bakalım:

AK Parti: Yüzde 51,3

CHP: Yüzde 25,2

HDP: Yüzde 11,6

İYİ Parti: Yüzde 10,2

MHP: Yüzde 8,6.

Tablonun detayına baktım, ilginç bir şekilde CHP seçmeninin yüzde 17,7’si de bu soruya “AK Parti” cevabını vermiş.

Bu durumda ekonomideki sorunlara ya da diğer sorunlara rağmen, oy tercihleri neden değişmiyor sorusunun birinci cevabı kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Seçmenin önemli bir bölümü, ekonomi dâhil, Türkiye’nin sorunlarını çözme kabiliyeti bakımından AK Parti’ye muhalefet cephesinden daha fazla güven duyuyor.

Murat Sarı’nın deyimiyle, “AK Parti seçmeni; Evet, sorunlar var ama bu sorunları çözerse yine AK Parti çözer” duygusu içinde.

O nedenle tercihlerde çarpıcı bir değişim söz konusu olmuyor.

Oy dağılımının gözle görülür şekilde değişmemesinin arkasındaki ikinci faktör, ‘zor zamanlarda’ ekonomiyle ilgili şikâyetlerin ‘parantez içine’ alınması.

Bu yılın nisan ayında yapılan kamuoyu araştırmalarında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a verilen desteğin bir önceki aya göre birden 5 puan arttığı görülmüştü.

Bunun nedeni, korona salgınıydı.

Salgın patlak verince, fırtınalı havada gemiyi limana yanaştıracak olan kaptan arayışı ön plana çıktı.

EN BAŞARILI ALAN ‘DIŞ POLİTİKA’

Ankette hükümet icraatları açısından en başarılı alanın ‘dış politika’ olarak çıkması, halkın bütün olup bitenlerden ‘haberdar’ olduğuna dair işaretler sunuyor.

Erken seçim yapılacağını düşünenlerle düşünmeyenlerin oranına bakıldığında, çok geniş bir kesimin ‘erken seçim’ fikrine sıcak bakmadığı sonucuna ulaşabiliriz:

Erken seçim yapılacağını düşünenler: Yüzde 29,5

Erken seçim yapılmayacağını düşünenler: Yüzde 70,5.

Benim ilgimi çekti, çoğunuzun da çekeceğini tahmin ediyorum.

Hayatından memnun olanların oranı yüzde 40 çıkarken, memnun olmayanların oranı yüzde 33,4 olarak çıkmış.

Geri kalanı, bu soruya ne memnunum, ne değilim cevabını vermiş.

Hayatından memnun olmayanlara odaklanmak elbette öncelikli olmalı.

Ancak madalyonun öbür yüzünde de ‘karamsarlık’ atmosferinin çok güçlü olmadığına dönük işaretler var.

Yenişafak

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER