''Öğrenme Herkes İçin Erişilebilir Olmalıdır''
EĞİTİMUluslararası alanda kabul görmüş belgeler arasında yer alan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin de önemle vurguladığı gibi günümüzde temel eğitim, herkesin eşit olarak yararlanması gereken bir haktır.
NBB TC Holding'in 1.İl Başkanları toplantısında konuşan Federasyon Başkanı Ercan Artan, HABOFED’in projeleri ve faaliyetleri ile ilgili açıklamalarda bulundu..
Öğrenme Herkes İçin Erişilebilir Olmalıdır
Öğrenme, herkes için erişilebilir olmalıdır. Bununla birlikte, dezavantajlı grupların hayat boyu öğrenmeye daha kolay erişebilmesinin sağlanması önem arz etmektedir. Kadınlar, çocuklar (özellikle okul öncesi çağında olanlar), yaşlılar, engelliler, yurt içerisinde göç edenler, işsizler, alt gelir grubuna dahil kişiler, becerileri yetersiz işçiler ve öğrenme merkezinden uzakta yaşayan kişiler gibi dezavantajlı gruplar hayat boyu öğrenmenin öncelikli hedef kitleleridir.
Bireylerin eğitime erişememe riskiyle karşılaşıldığında, hayat boyu öğrenme, özel durum ve ihtiyaçları karşılayacak şekilde tasarlanmalıdır. Bunun yanı sıra, sosyal uyum sağlamakta zorlanan bir yetişkin de günümüz toplumunda dezavantajlı olarak değerlendirilebilir.
Ömeğin; 8 temel becerilerden biri olan dijital yetkinlikten yoksun bir birey, özellikle İntemet aracılığıyla bilgi edinmede ve web-tabanlı uygulamalar üzerinden sunulan kamu hizmetlerine erişimde dezavantajlı durumda olacaktır. Yetişkinlerin bilgi teknolojisinde yeni beceriler edinmeye teşvik edilmesi, dünyanın çeşitli yerlerindeki insanlarla aynı anda yeni bilgilere hızlı ve kolay erişimlerini sağlayacak, kişisel gelişim ve sosyal uyumu artıracaktır.
Uluslararası alanda kabul görmüş belgeler arasında yer alan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin de önemle vurguladığı gibi günümüzde temel eğitim, herkesin eşit olarak yararlanması gereken bir haktır. Okul öncesi eğitim temel eğitimin ilk basamağıdır. Türkiye’nin tüm bölgelerinde okul öncesi eğitime erişimin arttırılması hedeflenmekle beraber, özellikle dezavantajlı bölgelere ek destek sağlanmalıdır. Onuncu Kalkınma Planı’nda “Öğrencilerin sosyal, zihinsel.duygusal ve fiziksel gelişimine katkı sağlayan okul öncesi eğitim, imkânları kısıtlı hane ve bölgelerin erişimini destekleyecek şekilde yaygınlaştırılacaktır.” şeklinde vurgulandığı üzere bu belgede de dezavantajlı çocuklara ve bölgelere özel önem verilerek, okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması hedeflenmiştir.
Eğitim sistemimizi düzenleyen temel esaslar doğrultusunda özel eğitim gerektiren tüm bireyler, ilgi, istek, yeterlilik ve yetenekleri doğrultusunda ve ölçüsünde özel eğitim hizmetlerinden yararlandırılır ve özel eğitim hizmetleri, özel eğitim gerektiren bireyleri, sosyal ve fiziksel çevrelerinden mümkün olduğu kadar ayırmadan planlanır ve yürütülür.
Bu konu, Onuncu Kalkınma Planı’nda “Özel eğitime gereksinim duyan engellilerin ve özel yetenekli bireylerin, bütünleştirme eğitimi doğrultusunda, uygun ortamlarda eğitimlerinin sağlanması amacıyla beşeri ve fiziki altyapı güçlendirilecektir.” şeklinde ele alınmıştır. Bu yaklaşımlardan yola çıkarak engellilerin hayat boyu öğrenmeye erişiminin artırılması yönünde yoğun çalışmalar yapılacaktır. Bu çalışmaların daha nitelikli olmalarını sağlamak için öğretmen ve yöneticilere yönelik eğitimler verilecek; ayrıca öğrenme fırsatlarına ulaşılabilmesi için engelli öğrencilerin ailelerine destek sağlanacaktır. Bunun yanı sıra, ülkenin nitelikli İşgücünün bir parçası olabilmeleri İçin üstün yetenekli bireylere yönelik faaliyetler de düzenlenecektir.
MEB’in sunduğu Açık Öğretim Sistemi
MEB’in sunduğu Açık Öğretim Sistemi, örgün eğitimlerini tamamlamamış olan bireylerin eğitime erişimlerini sağlamada etkilidir.
Bu sistemde müfredat, yazılı ve görsel öğretim materyalleri aracılığıyla öğretilmekte, ulusal düzeyde merkezi sınav yapılmakta ve mezunlara diploma verilmektedir. Açık Öğretim ve Uzaktan Eğitim, bu Strateji Belgesi tarafından desteklenen temel girişimlerden biri olmayı sürdürecektir. Özellikle dezavantajlı bireylere yeni öğrenme fırsatları yaratmak açısından daha da etkin hale getirilmesi için bu sistem geliştirilmeye devam edilecektir.
Çocukların sokakta çalıştırılan/yaşamaları büyük oranda ekonomik sebeplerden kaynaklanmakla beraber, diğer nedenler; anne-babaların eğitimsizliği, aile içi şiddet, sosyal destek sistemlerinin yetersizliği, geleneksel yapı içerisinde çocuğun ev işlerinde, tarımda ve sokakta çalıştırılmasının doğal karşılanması, ailenin bakabileceğinden fazla çocuğa sahip olması, sevgisizlik, ihmal ve çocukların eğitim sisteminden kopması olarak sayılabilir. Bu sorunlara genel bir bakış açısı getirildiğinde kaynağın büyük oranda yoksulluk ve eğitim yetersizliğinden kaynaklandığı görülmektedir.
Çalışan çocukların eğitime erişimini arttırmak için özel stratejilere ihtiyaç duyulmaktadır. Stratejiler, ailelerin eğitimin önemi hakkında bilinçlendirilmesini, çocukların okula kazandırılmasını sağlayan girişimleri ve ailelerin ekonomik durumlarına yanıt veren öğrenme fırsatlarını kapsayacaktır. Çalışan çocukların eğitime kazandırılması için başta ÇSGB olmak üzere ilgili kamu kuruluşları ve STK’lar ile işbirliği yapılacaktır. Hayat boyu öğrenmeye katılım oranları TÜİK tarafından hane halkı işgücü anketi yoluyla tespit edilmekte olup, bu veriler hayat boyu öğrenme alanında politika belirlemek için sınırlı bilgi sağladığından daha çeşitli verilere ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu nedenle üzerinde durulacak olan önemli bir tedbir de, hayat boyu öğrenme politikalarının geliştirilmesi ve bunların etkililiğinin İzlenmesi için gerekli İstatistiklerin toplanmasıdır. Türkiye’de hayat boyu öğrenmeye ilişkin bilgilerin araştırmalar yoluyla artırılması, hizmet sunumunun geliştirilmesi ve daha etkili kılınması açısından önemlidir.
Hayat boyu öğrenme ile ilgili araştırmalar, gelecekteki politikalara ve stratejilere bilgi sağlamak amacıyla yürütülecek, daha etkili izleme sistemlerinin kurulmasına yardımcı olacak, böylece hayat boyu öğrenme sistemi gelişmeye ve Türkiye’nin değişen gereksinimlerine yanıt vermeye devam edebilecektir, 2013 yılında Türkiye’de hayat boyu öğrenme veri tabanı (HBÖ Web Portali) kurulmuştur.
Bu veri tabanı, hayat boyu öğrenme faaliyetleri hakkında bilgileri içermektedir, Mevcut Web Portalı MEB ve İŞ-KUR bünyesindeki öğrenme ve istihdam fırsatlarını içermektedir. Ancak, hayat boyu öğrenme sistemi hakkında daha fazla bilgi temin etmek amacıyla, Web Portali hayat boyu öğrenme hizmeti veren diğer kurum ve kuruluşların verilerini de içerecek şekilde geliştirilmelidir, Bu sayede, Web Portalı topluma bilgi sağlamanın yam sıra, izleme ve değerlendirme amacıyla kullanılabilecek ortak bir veri havuzu sağlayacaktır. Türkiye’de hayat boyu öğrenmenin sunulması ortak bir sorumluluk olup, bu konuda bir çok kurum ve kuruluşa görevler düşmektedir.
Nitekim belge hazırlıkları aşamasında kurum ve kuruluş temsilcileriyle çalışmalar yapılmış; öncelik ve tedbirler uzlaşma ortamı içinde belirlenmiştir. HBÖ Strateji Belgesi ve Eylem Planında yer alan her bir tedbir için sorumlu olan ve işbirliği yapılacak kurum ve kuruluşlar belirlenmiş ve tedbirlerin uygulamasının ve başarısının izlenmesi amacıyla performans göstergeleri tanımlanmıştır.” Federasyon Başkanı Artan geçtiğimiz günlerde proje sponsorları NBB TC Holding ev sahipliğinde gerçekleştirdikleri il Başkanları toplantısı ile ilgili olarak da “Hayat Boyu Öğrenme Federasyonu olarak öğrenmenin yaşı olmadığı ve sürekliliği konusunda farkındalık oluşturma ve duyurma adına sürekli projeler üretiyor, etkinlikler ve seminerler düzenliyoruz. Bunlardan biri de projeler sponsorumuz NBB TC Holding ev sahipliğinde il başkanları toplantısıdır. Toplantıda Hayat Boyu Öğrenme faaliyetlerini toplum geneline yayma adına tüm il başkanlarımızla birlikte beyin fırtıması yaparak projeler ve fikirler ürettik. Bu çalışmalarımızın geri dönüşlerini tüm illerden yakın zamanda almaya başlayacağız. Bu toplantılarda almış olduğumuz kararlar bir belge kitap haline getirilip başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere tüm eğitim paydaşları, federasyon paydaşlarımız, il ve ilçe temsilciliklerimizle de paylaşıldı. Uygulamaya koyduğumuz çalışmların geri dönüş raporları elimize ulşamya başladığı anda çözüm ortağımız Öğretmenim Dergisi aracılığıyla kamu oyuyla paylaşacağız” dedi.
Artan ayrıca il temsilciliklerinin de gerçekleştirdiği faaliyetler konusunda da şunları söyledi. Eğitim İnsanın Okulda Öğrendiği Her Şeyi Unuttuğunda Arta Kalan Şeydir. “ Ulusal ve Uluslararası yürüttüğümüz çalışmalarımızın haricinde lokal çalışmalarımızda sürmektedir. Bunlardan biri de Sakarya İl Temsilcimiz Eğitim Mesleki Gelişim Danışmanı Yusuf Genç önderliğinde yürüttüğümüz çalışmalardır.
Ticaret Bakanlığının çıkardığı Taşınmaz Ticari Yönetmeliğine göre, gayrimenkul alım satımı ve Oto alım satımı işleriyle uğraşanların yetki belgesi alması zorunlu hale getirilmesi, belgesi olmayanların ise kendi isimlerine tescilli gayrimenkuller dışında alım satım işlemi yapamayacak olmaları konusuna Yusuf Genç Önderliğinde el attık.
HABOFED Sakarya İl Başkanımız Akyazı Altındereli Eğitim ve Mesleki Gelişim Danışmanı Yusuf Genç nezaretinde yapılan Mesleki yeterlilik belgesi ve sorumlu emlak danışmanlığı seviye 5 sınavı ve motorlu kara taşıtları alım satım sorumlusu seviye 5 sınavlarını Akyazı’da gerçekleştirdik. İl Başkanı Yusuf Genç Hayat Boyu Öğrenme ile ilgili “ 'Eğitim insanın okulda öğrendiği her şeyi unuttuğunda arta kalan şeydir. Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder.' düsturuyla Hayat Boyu Öğrenme Federasyonu adına eğitimi ihtiyacı olana değil en ücra köşedeki vatandaşımıza da ulaştırmak adına çalışmalarımı yürütmekteyim.” dedi.
HAYAT BOYU MONTESSORİ HABOFED Başkanı Ercan Artan çalışmalarından bahsetmeye okul öncesi ile ilgili olarak yaptıkları çalışmalar ile sürdürdü. Artan “ Bildiğiniz gibi Montessori Eğitim Modeli tüm dünyanın kabul ettiği bir model. Biz bu modelin felsefi ve programını tüm yaş grupları için düzenleme çalışmlarına başladık. Ve buna da “Hayat Boyu Montessori” dedik. Bu kapsamda bir pilot uygulamayla başladık. Bildiğiniz gibi montessori eğitim modeli okul öncesi ve erken yaş eğitiminde kullanılıyor. Ancak biz bu sistemi ilk orta yüksek öğrenim hatta ileri yaş eğitimlerinde de uygulamayı planlıyoruz.
İşte bir anaokulu ile başladığımız bu proje anaokulu öğrencilerine klasik montessori modeli eğitimi uygularken ileri yaşları içinde uygulayabilecekleri montessori uygulamaları konusunda küçük ipuçları ve çalışmaları yaptırıyoruz. Pilot uygulama için Bahçeşehir Özel Mavi Kelebekler Montessori Anaokulu ile anlaştık. Okulun kurucusu Nadia Şaban. Dubaili bir İngilizce öğretmeni, eğitim gönüllüsü ve girişimci kendisi. Projemizi duyduğunda okulunun tüm imkanlarını bizimle paylaştı. Ona buradan da teşekkür ediyorum.” dedi. Pilot uygulamanın gerçekleştirildiği Bahçeşehir Özel Mavi Kelebekler Montessori Anaokulu ile ilgili olarak kurum koordinatörü Neslihan Korkmaz şunları söyledi.
"Özel Mavi Kelebekler Montessori Anaokulu 2020 yılında faaliyete girmiş olup İstanbul’un bahçeşehir ilçesinde ilk açılan montessori anaokuludur. Montesorri Eğitim Sistemi dünyanın en tanınmış ve kaliteli anaokulu öğretim modelidir. Montessori Eğitim Sistemi ile yetişen çocuklar bugün dünyayı yönetiyor. Facebook’un sahibinden Google’ın kurucusuna, yüzlerce devlet başkanından binlerce dünya çapında tanınmış insanı bu sistem yetiştirdi.
Ana hatları ile Montessori Eğitim Sisteminde öğretmen, çocuğun kendi kendine öğrenmesine izin verir. Öğretmen, çocuğa diğer eğitim sistemlerinden farklı olarak kendi öğrenmesine yardımcı olan arkadaştır. Eğitime uygun hazırlanan ortamda çocuk Maria Montessori Eğitim Sistemine özel geliştirilen öğretici materyallerle deneyimler yapar ve çevreyi kavrar.
Özel olarak eğitim almış eğitimciler dikkatli ve saygılı bir şekilde çocuğa refakat ederler. Montessori Eğitim Sistemi; özgüveni yüksek, öğrenmeyi seven, kendisi ile barışık çocuklar yetiştirir. Maria Montessori’nin geliştirmiş ve birçok ülkede uygulamış olduğu bu eğitim modeli Almanya, İtalya, İngiltere ve Amerika’da en çok uygulanan anaokulu programıdır. Amacımız bu eğitim sistemini kendi ülkemizdede yaygın hale getirebilmek ve geleceğe ışık tutacak olan bireylere bu yolculukta yollarına ışık olabilmektir.
Amacımız: Çocuğun Araştırma ve Öğrenme İsteğini Uyandırmaktır Temeli bireysel eğitime dayanan Montessori eğitiminin amacı, çocuğun bağımsız olmasını sağlamak, çocuğa her şeyi bulabileceği ve gelişimini destekleyen en uygun çevreyi hazırlamaktır. Bu aktif katılım sayesinde çocuklar seçim yapma özgürlüğü kazanmakta, hangi materyalleri kullanacağını seçerken, neyi nasıl yapacağına kendisi karar vermekte bu eğitimle problem çözme, yaratıcılık ve iletişim becerilerine yönelik kazanımlar elde edilmektedir. Montessori eğitiminin amacı, sadece çocuğa bilgi aktarmak değil, çocuğun araştırma ve öğrenme isteğini uyandırmaktır.
Kısa Orta ve Uzun Vade Hedeflerimiz Okul öncesi eğitimde birçok eğitim yöntemi uygulanmaktadır. Bu eğitim yöntemlerinden biri de Montessori eğitimidir. Montessori eğitimi, çocuk merkezli olması, kullanılan materyallerinin özellikleri ve eğitim anlayışı ile çocuğun gelişimini desteklemektedir. Maria Montessori tarafından geliştirilen bu eğitim yaklaşımında çocuklar gerçek materyallerle birebir çalışmakta ve bu materyaller çocukların gelişim alanlarını desteklemektedir. Yapılan bu çalışmada Montessori eğitimi ve Montessori eğitiminin gelişim alanlarına etkisi incelenmiştir.
Farklılıklarımız Yaratıcı bir toplumun kökleri okul öncesi eğitime dayanmaktadır. Okul öncesi eğitimde, yaratıcılık konusu önem arz etmiş, bu bağlamda pek çok ülke eğitim programında iyileştirmelere gidilmişti. Farklı ülkelerin, okul öncesi eğitim programında yaratıcılık konusu resmi olarak yer almıştır Okul öncesi programın sanat eğitimi derslerinde öğrencilerin yaratıcılığını ortaya çıkarabilecek aktiviteler yer almıştır..
İnsanın hareket özgürlüğünün bebeklikten itibaren önemli olduğunu okul öncesi eğitiminde konulan sınırlamaların ve dikte edilen kuralların öğrenme güçlüğüne sebep olduğunu düşünen Montessori, bu konunun tartışılmaya bile gerek olmadığını söyler. Montessori, materyallerinde de çocuğun hareket becerisini güçlendirecek aktivitelere yer vermiştir.
Montessori eğitimi yaklaşımı programında otuz altı ay, altmışaltı ay arası çocuklarda özgüven, başarma duygusu, yapabilme, uygulama yapmaya istekli olma hali geliştirir. Özgüven gelişimiyle birlikte serbest hareket edebilme başkalarına yardım etme isteği duygusunu ön plana çıkarır. Bu eğitim programını uygularken zorlama yoktur derse ilgi çekme, eğitimcinin rehberlik ederek çocuğun dikkatini istediğimiz noktaya hareket ettirme eğilimi vardır.
Öğrenme mekanizmasını harekete geçirebilmemiz için Montessori eğitim araçlarından yardım alarak öğrenmeyi mükemmelleştirebiliriz. Öğrenci öğrenme duygusunu yaşadığı noktada artık eğitimin bir parçası olup işlem sıralarını kendi istediği şekilde uygular. Zorlandığı noktada arkadaşlarını veya rehber öğretmeni gözlemleyerek hareketleri ve uygulamaları yapmaya başlar cocuklar ile diyalog halindeyken yetişkin bireylerden farklı davranmamamız gerektiğini, karşımızda yetişkin ile sohbet ediyormuş gibi cümleler kurmaya onlara kendilerinin bir birey olduğunu hissettirmenin önemini belirtmiştir Montessori Eğitimi Yaklaşımı programında, oyun köşesi, dinlenme köşesi gibi köşelere yer yoktur.
Öğrenmenin gerçekleşebilmesi için aktivitelerin bulunduğu alanlara yer verilir. Matematik, coğrafya, müzik, gibi duyu ve harekete duyarlı bölümler bulunmaktadır.
• Kişisel bakım; kıyafetlerini kendi giyip çıkarabilme, çıkardıklarını katlayabilme, ayakkabılarını yerine koyabilme ellerini ve diş temizliğini yerine getirebilme gibi aktiviteleri kapsar.
• Çevre bakımı; yaşadığı sosyal hayatını önemseyip etrafındaki çöpleri fark edip çöpe atma, etkinlik sonrası sınıfı toplama şeklinde duyarlı olabilme.
• Sosyal ilişki; arkadaşlarıyla yardımlaşabilme, çevresindekilere saygılı davranabilme, kullandığı kelimelerde kibar ifadeler seçebilme.
• Hareket kontrolü; psikomotor olarak bulunduğu davranışlarda ölçülü davranabilme, boyama, koşma, makasla kesebilme, zıplama, kalem tutabilme gibi becerileri yerine getirebilme etkinliklerini kapsar Okul Öncesi Eğitim Politikaları Hakkında Günümüzde sanayileşmenin ve hızlı kentleşmenin hızlanmasıyla yaşam alanlarımız doğal yapılarını kaybetmektedir.
İnsanların çevreyi koruması için öncelikle duyarlı ve olumlu tutum geliştirmiş olması gerektiği bilinmektedir. Okul öncesi dönem alışkanlıkların ve davranışların kazanıldığı bir dönemdir. Bu nedenle çocuk için en uygun yöntem olduğu bilinen oyun temelli yöntemlerle çocuğa doğa bilgisi ve sevgisi erken yaşlarda kazandırılmalıdır. Bu bilgiler doğrultusunda, bu araştırmada okul öncesi dönemde doğa bilgisi ve doğa sevgisi ile ilgili ön bilgilerini ortaya koymak ve çocukların farkındalık düzeylerini arttırmak amacıyla nitel araştırma modelinden durum çalışması kullanılmıştır.
Araştırmada, nitel veriler yarı yapılandırılmış görüşme formu ile elde edilmiştir. Okul Öncesi Eğitim Zorunlu Hale Getirilmelidir Eğitim, bireylerin gelişimi sürecinde, yaş gruplarına göre farklı kazanımlar hedeflenerek hayat boyu süren bir etkinlik olarak kabul edilebilir.
Özellikle, erken ve geç çocukluk evrelerinin, çocukların bir sonraki öğretim kademesi için hazır bulunuşluğunun, bilişsel ve sosyal yeterliklerinin geliştirilmesi için önemli bir evre olduğu eğitimciler ve diğer bilim insanları tarafından önemle vurgulanmaktadır.
Erken çocukluk eğitimi neden önemlidir? Dünya genelinde bazı ulusal ve uluslararası kuruluşların üzerinde yoğunlaştığı, bir çocuğun doğumundan 7 yaşına kadar geçirdiği “erken çocukluk” olarak adlandırılan dönemin, bireyin gelişimi açısından kritik olduğudur. Bu nedenle, erken çocukluk eğitimi bireylerin bilişsel, sosyal-duyusal ve psikomotor becerilerinin inşa edilmesinde ve gelişimsel yetersizliklerin giderilmesinde büyük bir öneme sahiptir.
Olumsuz koşullar altında yaşayan çocukların ise nitelikli bir ile sosyo-ekonomik durumlarından bağımsız olarak eğitim hayatlarına akranlarıyla eşit seviyede başlama fırsatı elde ettikleri bilinmektedir. OECD’nin dünyanın çeşitli ülkelerinde 15 yaş grubundaki öğrencilere üç yılda bir uyguladığı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) ilişkin yararlı bilgiler sunmaktadır. Son olarak 2012 yılında uygulanan PISA değerlendirmesinin sonuçlarına göre, OECD ülkeleri içinde bir yıldan fazla okul öncesi eğitim alan öğrencilerin matematik puanı, hiç okul öncesi eğitim almayan akranlarından 53 puan ve okuma becerileri 49 puan daha yüksektir.
Bu puan farkı ortalama olarak bir okul yılına denktir. Öğrenciler arasındaki sosyo-ekonomik farkların etkisi analize yansıtılmadığında (farklar istatistiksel olarak kontrol edildiğinde) bu fark 31 puan olarak ortaya çıkmaktadır. Yani okul öncesi eğitime katılmış olma ve akademik başarı arasında sosyo-ekonomik durumdan bağımsız bir ilişki söz konusudur.
HABOFED' te Yaratıcı Drama Eğitimleri Çalışmalarının sadece okul öncesi ya da meslek edindirme eğitimleriden olmadığını ısarla vurgulayan Habofed Başkanı Ercan Artan çok yakında hayatın her alanında gerek kişisel gelişim gerekse de mesleki gelişim açısından çok önemli olan gerek anlama gerekse de ifade edebilme yetenkleri konusunda kişilere önemli beceriler katan Yaratıcı Drama eğitimlerine de başlayacaklarını söyledi.
Bu eğitimleri bir çok dizi ve sinema filminde rol alan Engin Kahya tarafından verileceğini söyleyen Artan sözü bu eğitimleri verecek olan Engin Kahya’ya bıraktı. “Bu yıl oyunculuk ta yirminci yılım. Gerek tiyatro gerekse sinema ve dizi sektöründe başarılı işlerde bulundum. Bu sektöre başladığım yıllarda oyunculuk benim için çok özel bir sanat dalıydı.
Herşeyden önce yaşamı anlatan bir sanat dalı olması ilgi odağım olmuştu. İnsan karakterlerini incelemek ve onların yaşam tarzlarını psikolojilerini inceleyip o karaktelere bürünmek ve karakterleri canlandırmak bu sanata olan sevgi ve saygımı büyütmüştü.Daima bende keşfedilmiş yeteneğin eğitimle pekiştirerek sağlamlaştırmak ve bu dalda verimli bir insan haline gelebilmek hedefim olmuştur.
Dramaturg çalışmalarda değerli sanatçılardan eğitim alarak kendimi geliştirdim ve uygulamalı profesyonel işlerde bulundum. Eğitmenlik yapmaya başladım ve başladığımda hedefim oyunculuğa başlayan gençlerin doğru bir eğitimle hedeflerine ulaşmaları olmuştur. Herşeyden önce oyunculuğun ne olduğunu ve nasıl icra edilmesi gerektiğini öğrencilere aktarmak en büyük hedefim olmuştur. Habofed’in, hayat boyu öğrenme kapsamında vereceği Yaratıcı drama eğitimlerine gelecek olursak öncelikle yaratıcı dramadan biraz bahsetmemiz gerekir diye düşünüyorum.
Genel tanımıyla eğitimde yaratıcı drama; her hangi bir konuda, doğaçlama, rol oynama gibi tekniklerden yararlanarak, bir grupla ve grup üyelerinin birikimlerinden, yaşantılarından yola çıkarak canlandırmalar yapmaktır. Herhangi bir olay, olgu, soyut-somut bir durum bir gazete haberi, bir karikatür, yazının (edebiyatın) tüm türleri, yarım bırakılmış herhangi edebi bir metin, bir yaşantı, anı, fotoğraf, bir ders konusu, yaratıcı dramada işlenecek konuyu rahatlıkla oluşturabilir.
Yaratıcı Drama Nedir Bir sözcüğü, bir kavramı, bir davranışı, bir tümceyi, bir fikri bir yaşantıyı veya bir olayı; doğaçlama, rol oynama gibi tiyatro ya da drama tekniklerinden yararlanarak, bir grup çalışması içinde oyun veya oyunlar geliştirerek, eski bilişsel örüntülerin yardımıyla yeniden yapılandırmaya yönelik etkinlikler sürecidir.
Yaratıcı Dramanın Hedefleri Günümüz eğitim sistemi içinde, yaratıcı dramanın hedeflerinden bir bölümü şöyle sıralanabilir: Yaratıcılığı geliştirme, estetik gelişimi sağlama, eleştirel düşünme yeteneği kazandırma, birlikte çalışma alışkanlığı kazandırma, sosyal gelişimi sağlama, kendine güven duyma ve kararverme becerilerini geliştirme, dil ve iletişim becerilerini kazandırma, soyut kavramları ya da yaşantıları somutlaştırma,imgelem gücünü, duygularını ve düşüncelerini geliştirme. Yaratıcı drama çalışmaları, sanat eğitimi alanı başta olmak üzere eğitim bilimlerinin tüm anabilim dallarından yararlanır.
Fotoğraftan müziğe, heykeldenşiire, öyküye, kitle iletişim araçlarının eğitim açısından etkilerinden resme, eğitimin psikolojik temellerinden sosyolojiye olduğu gibi pek çok alandan kendine içerik oluşturabilir. Bu kapsamda vereceğimiz eğitimler kişilerin hem kişisel gelişimlerine çok büyük katkı sağlarken kendi mesleklerinde bu eğitimlerde öğrendiklerini uyguladıkları takdirde başarılarının katlandığnı göreceklerdir. Çünkü karşısında ki insan yaratıcı drama teknikleriyle istediklerini anlattıklarında karşı tarafın anlama kapasitesi artacağı için hedeflerine çok rahatlıkla ulaşabileceklerdir.
İlginizi Çekebilir