Pakistan'da sıcak dakikalar! Imran Han görevden alındı
DÜNYAPakistan'da güven oylaması sonucunda Başbakan İmran Han görevden alındı.
Pakistan Meclisi, Başbakan Han'a karşı güvensizlik oylaması oturumu için toplandı. Yapılan oylamada Pakistan Başbakanı İmran Khan güven oylaması sonucunda görevden alındı.
İmran Han güven oylamasını 142’ye karşı 199 oyla kaybetti
OYLAMA ÖNCESİ MECLİS BAŞKANI İSTİFA ETTİ
Oylamadan hemen önce Meclis Başkanı Asad Kayser ve Başkan Yardımcısı Kasım Suri, istifa etti.
Meclis oturumunu, güvensizlik oylaması için bastıran muhalefetteki Pakistan Müslüman Ligi-Navaz'dan milletvekili Ayaz Sadık yönetti.
Anayasa Mahkemesi, 7 Nisan'da verdiği kararla Başbakan Han'a karşı güvensizlik oylamasının gerçekleştirilmesinin önünü açmıştı.
MECLİS ÜSTÜNLÜĞÜ MUHALEFETE GEÇMİŞTİ
Han'ın ittifak kurduğu ve Meclis'te 7 milletvekiline sahip Birleşik Halk Hareketi (MQM-P), 4 vekile sahip Belucistan Avami Partisi (BAP) ve bir parlamentere sahip Cumhuriyetçi Vatan Partisi (JWP), muhalefetin yanında yer alacağını duyurmuştu. Hükümetin ittifak kurduğu partilerin güvensizlik oylamasında muhaliflerin yanında yer alacağını açıklamasıyla meclis üstünlüğü muhalefet blokuna geçmişti.
Öte yandan iktidardaki Pakistan Adalet Hareketi Partisi'nin (PTI) en az 13 milletvekili Başbakan Han'a karşı muhaliflerin yanında oy kullanacağını açıklamıştı.
Pakistan Ulusal Meclisi, 342 milletvekilinden oluşuyor. Başbakan Han'ın görevden alınması için en az 172 oy gerekiyor. Başbakan Han'a karşı güvensizlik oylaması önergesi, 28 Mart'ta parlamentoda 161 evet oyuyla kabul edilmişti.
TEHDİT EDİLDİĞİNİ AÇIKLAMIŞTI
Pakistan Başbakanı İmran Han, Muhalefetin beni görevden alma girişimi, ABD’nin iç politikamıza açık müdahalesidir.” dedi.
'TEHDİT MEKTUBU ALDIM'
Han, 8 Mart’ta Washington'daki Büyükelçilerinin ABD'li yetkililerle buluştuğunu ve resmi bir toplantıda ona "tehdit mektubunun” verildiğini söylemişti
İmran Han'a yönelik operasyonların arkasındaki isim: Pakistan FETÖ'sü; Tahirül Kadri
Pakistan'da Başbakan Imran Han'a yönelik kaos planının arkasında, Pakistan FETÖ'sü olarak bilinen Tahirül Kadri'nin cemaati ön plana çıkıyor. Tahirül Kadri, 2017'deki halk ayaklanmalarını körükleyen kişi olarak gündeme gelmişti.
ABD'nin Türkiye dahil birçok ülkede devreye soktuğu darbe ve kaos senaryosunun sonuncusu bu kez Pakistan'da ortaya çıktı. Başbakan İmran Han'a yönelik kaos planının arkasında Pakistan'ın FETÖ'sü olarak bilinen Tahirül Kadri'nin cemaati ön plana çıkıyor.
SÜREÇ NASIL BAŞLADI?
Süreç ilk önce İmran Han hükümetine destek veren Birleşik Halk Hareketi (MQM) Partisi'nin koalisyondan çekilmesini açıklamasıyla başladı.
İmran Han’ın 342 sandalyeli Ulusal Meclis’teki desteği 164’e düştü. Muhalefet ise 175 sayısına yükseldi. Böylelikle muhalefet İmran Han hükümeti için güven oylaması talebinde bulundu.
Bu hamlenin ardından Pakistan Meclisi Başkan Yardımcısı Kasım Suri, dün sabah muhalefet partilerinin güvensizlik oylaması önergesini yürürlüğe koymadığını ilan etti. Suri, kararını “dış destekli bir komplonun parçası ve anayasaya aykırı olmasına” dayandırdı.
Başbakan İmran Han, kararı “Meclis Başkan Yardımcısı rejim değişikliği girişimini durdurmuş ve uluslararası bir komploya izin vermemiştir.” diye değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Arif Alvi de İmran Han’ın önerisini kabul ederek meclisi dağıttı ve erken seçim sürecini başlattı.
KOMPLOLARIN ARKASINDAKİ İSİM: PAKİSTAN'IN FETÖ'SÜ TAHİRÜL KADRİ
Halkın oylarıyla seçilen İmran Han'a yönelik bu operasyonun arka planında, Türkiye'de 15 Temmuz Darbe Girişimi'nin faili FETÖ elebaşı Gülen'in benzeri bir isim öne çıkıyor.
1957 doğumlu Tahirül Kadri, 1974'te Lahor'da bulunan Pencap Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Sonraki dönemde eski Pakistan Başbakanı Nevaz Şerif'in babası Muhammed Şerif ile tanıştı. Zengin bir işadamı olan Muhammed Şerif, Kadrİ'yi sahibi olduğu dökümhanelerden birine imam olarak atadı.
"PEYGAMBERİ RÜYAMIZDA GÖRDÜM, PAKİSTAN'DA KALMASINI RİCA ETTİM"
1970'lerin sonunda Lahore'de halka açık özel bir duyuru yapacağını ilanı için sokaklara posterler astıran Kadri, televizyon ve radyolarda da toplantısının reklamlarını döndürmeye başladı. Ünü çoktan halk arasına yayılmış Kadri'nin duyurusunu dinlemek üzere binlerce insan toplandı. Katılımcılara gördüğü bir rüyadan bahseden Kadri, rüyasını şu sözlerle anlattı:
"Biri bana Peygamberimizin Pakistan halkına İslam'la ilgili hiçbir şey yapmadıkları için çok kızgın olduğunu söyledi. Peygamber din bilginlerimize kızgın, ülkemizi terk edecek. Ben peygamberimize giderek ülkemizi affetmesi için kendisine yalvardım. Bir süre sonra peygamberimizin öfkesi geçti ve Pakistan'da kalması için ettiğim ricayı kabul etti. Benden Pakistan'da kalması için yolculuk biletleri de dahil olmak üzere gerekli ayarlamaları yapmamı istedi."
Kadri 1981'de “dinler arası diyalog” çalışmalarına başladı. Aynı zamanda “Kur’an Yolu Hareketi” diye bir cemaat kurdu. Kadri, bu anlamda dinler arası diyalog çalışmaları tüm dünyaya yayılan FETÖ ile benzerlik gösteriyordu.
Kadri, yöneticisi olduğu Minhac Üniversitesi başta olmak üzere birçok okul ve kolej açtı. Bu amaçla kurulan Minhacül Kur'an, 'İslami eğitime estetik bir dokunuş' veren laik bir eğitim anlayışını benimsiyordu.
1980'lerin sonunda Kadri güçlü destekçileri olan Şerif ailesiyle ters düştü. Prof. Dr. Abdülhamit BİRIŞIK zamanın atmosferini şu şekilde anlatıyor:
"1993'te Pakistan'da bulunduğum sırada Kadri'nin mitingine gittim. Navaz Şerif'e ciddi anlamda muhalefet eden Kadri, Şerif'in bir kafir olduğunu ve cehennemde yanacağını söyledi."
Geçmişte, Fethullah Gülen de İslami söylemlerde bulunan Refah Partisi ve partinin genel başkanı Necmettin Erbakan'a karşı açıkça muhalefet ediyor, sert sözlerle eleştiriyordu.
1990'ların sonunda General Müşerref ülkede sıkıyönetim ilan edince Kadri de yeniden politik sahneye adım atmaya karar vererek Müşerref'i destekledi. 2002'de düzenlenen ve Müşerref'in kazandığı referandum için kampanya düzenleyen Kadri, çok geçmeden de Müşerref tarafından ödüllendirilerek mecliste bir sandalye sahibi oldu.
Pek çok yorumcuya göre hayalini kurduğu başbakanlık görevini elde edemediği için, 2004'te milletvekilliği görevinden istifa eden Kadri, bir yıl sonra da Kanada'ya iltica etti. Bu gönüllü sürgün Fetullah Gülen'in Amerika'ya olan ilticasıyla da büyük benzerlikler taşıyor.
Kadri, okulları ve üniversitelerinden mezun olan öğrencileri aracılığıyla Avrupa, Afrika, Amerika ve Körfez ülkelerinde bir ağ oluşturarak ciddi bir servet elde etti. Pakistan'da devşirdiği öğrencileri devletin kurumlarına yerleştirip ABD-İngiliz operasyonu için kullandı.
Kadri, 2017'te Nevaz Şerif yönetimine karşı başlatılan sokak protestolarını körükleyen isimlerden biriydi.
Terör Örgütü Lideri Fethullah Gülen ile birebir aynı taktiği uygulaması son derece dikkat çekici olmakla beraber, sözde İslam için çabalayan Tahir-ül Kadri’nin sözünden çıkmayan Pakistan Anayasa Mahkemesinin soruşturmaları için defalarca Navaz Şerif, “İktidar, arka kapıdan girmeye çalışan odaklar tarafından gaspedilmek isteniyor” demişti.
KADRİ-FETÖ BENZERLİĞİ
- Cemaatin lideri olan Tahir-ül Kadri, ülkesinde güvende olmadığını söyleyerek uzun yıllardır Kanada’da yaşıyor. Fethullah Gülen ise ABD’de.
- Sandığa saygı duymayan Kadri, 2014’te destekçilerini sokağa davet etmiş, olaylar ölümlere neden olmuştu. 2014 yılında ise Türkiye Gezi Kalkışmalarına sahne olmuştu.
- Fethullah Gülen gibi Dinler arası diyalog felsefesini benimseyen yapı, çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla yayılmayı hedeflerken uluslararası kurumların da desteğini alıyor.
- Tahir-ül Kadri, Fethullah Gülen gibi demokrasi yanlısı görünüp ülkesini Batı’ya şikayet etmekten çekinmiyor.
- Tahir-ül Kadri, Fethullah Gülen gibi sık sık rüyalarında Peygamber Efendimizi gördüğünü söylüyor. Hatta kendisini siyasete Peygamber Efendimiz’in yönlendirdiğini iddia ediyor.
- Fethullah Gülen’in FETÖ Terör Örgütü mensupları gibi Tahir-ül Kadri’ye bağlı, Kur’an Yolu Hareketi cemaati üst düzey isimleri ile ve Pakistan’da hukuk ve güvenlik birimlerinde çok etkili.
- Fethullah Gülen’e bağlı okul ve dershaneler gibi Tahir-ül Kadri’ye bağlı olan vakıfların idaresindeki okullarda modern İslam eğitimi verildiği söyleniyor.
- Gülen, küresel çapta altın nesil yetiştirecek “Işık Okulları”nı kurarken, Tahir ül Kadri de, 1981 yılında Lahor’da “Minhacül Kur'an”ı kurmuştur.
Kadri, ülkesini Batı’ya şikayet etmekten çekinmeyen bir isim. Sık sık rüyalarında Peygamber Efendimizi gördüğünü söylüyor. Hatta kendisini siyasete Peygamber Efendimiz’in (sav) yönlendirdiğini iddia ediyor. Örgüt lideri kurduğu eğitim kurumları ile her yıl milyonlarca dolar gelir elde ediyor. Örgütün üst düzey isimleri ülkede hukuk ve güvenlik birimlerinde etkili.
Tahir-ul Kadri, 2 Mart 2010'da terörizm üzerine verdiği 600 sayfalık fetvasında, "Terörizm terörizmdir, şiddet ise şiddettir ve İslam öğretilerinde bunlara hiçbir geçerlilik verilmemiştir" dedi. Kadri, 22 Şubat 2012'de 4 haftalık Hindistan gezisine gitti ve orada barış mesajları verirken, "İslam'da terörizme yer yoktur" dedi. Ayrıca Pakistan ve Hindistan hükümetlerine çağrıda bulunarak savunma harcamalarının kısıtlamalarını istedi ve bu paraların fakir ve yoksul insanların refahı için harcanmasını önerdi.
Kadri, Aralık 2012'de ani bir kararla "Siyasetini değil devletini koru" sloganıyla Pakistan'a geri döndü. Minar-i Pakistan'da büyük bir halk kitlesine hitap etti ve mevcut sistemin iflas ettiğini anlatarak hükümeti protesto etti. Ayrıca 10 Ocak 2013'e kadar bu durum değişip iyileşmezse 14 Ocak 2013'te İslamabad'a bir milyon kişinin katılımı ile büyük bir yürüyüş düzenleyeceğini ve İslamabad'ı Tahrir Meydanı'na çevireceğini ilan etti. Bu amaçla Birleşik Milli Hareket (MQM) lideri Altaf Hüseyin ile bir koalisyon kurdu.
Hayatı boyunca ülke siyasetinde etkin isimlerden biri olan Kadri'nin, son olarak Başbakan İmran Han'a yönelik operasyonda da etkin rol oynadığı reddedilemez bir gerçek olarak ortaya çıkıyor.
İlginizi Çekebilir