© Ak Gazete 2015

Rüzgâr eken fırtına biçer

ABD Başkanı’nın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararını Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin referandum kararına benzeten Başbakan Yıldırım, “Sonunda neler olduğunu hep beraber gördük. Rüzgâr eken fırtına biçer” ifadesini kullandı

 

Başbakan Binali Yıldırım, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs kararına sert tepki gösterirken “Bu karar, İsrail-Filistin arasında yıllardan beri devam eden sorunun çözümünü tamamen sona erdirir. Kudüs'ün statüsü ile oynamak adeta pimi çekilmiş bir bomba şeklinde sonuç doğurur. Hayata geçirmek demek Ortadoğu'yu büyük bir felakete sürüklemek demektir” değerlendirmesinde bulundu. Bu kararı Barzani yönetiminin referandum kararına benzeten Yıldırım, “Sonunda da neler olduğunu hep beraber gördük. Rüzgâr eken fırtına biçer” uyarısında bulundu.

Güney Kore ziyaretini tamamlayan Yıldırım, dönüş uçağında geziyi izleyen gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yıldırım'ın, yeni krizlerin kapısını aralayan Kudüs kararı ve diğer gündem konularına ilişkin sorulara verdiği yanıtlar şöyle: 





Pimi çekilmiş bomba 
ABD, Kudüs konusunda ne yapmaya çalışıyor?

Bu karar, İsrail-Filistin arasında yıllardan beri devam eden sorunun çözümünü tamamen sona erdirir. Kuzey Irak Yönetimi'nin referandum ilan etme kararına benziyor. Bütün dünya karşısında, ona rağmen bu gayrimeşru referandumu ilan ettiler ve sonunda da neler olduğunu hep beraber gördük. BM'nin defalarca alınan kararları var; başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasına yönelik. Bu kararlar ortada. Burayla ilgili üç dinin hassasiyeti var. İslamiyetHıristiyanlık, Musevilik. Her üç semavi din için Kudüs kutsal bir mekan. Buranın statüsü ile oynamak adeta pimi çekilmiş bir bomba şeklinde sonuç doğurur. Neresinden bakarsak bakalım vahim bir düşüncedir. Hayata geçirmek demek Ortadoğu'yu büyük bir felakete sürüklemek demektir. Rüzgâr erken fırtına biçer. Cumhurbaşkanımız bu konuda gerekli uyarıları yaptı. İslam İşbirliği Teşkilatı başkanı olarak Sayın Cumhurbaşkanımız, devlet ve hükümet başkanlarını 13 Aralık'ta zirve için İstanbul'a davet etti. Dünya kadar sorun var, önce onları çözelim. SuriyeYemenLibyaIrak var, Katar'la diğer ülkeler arasında sorun var. Tüm bunlar varken daha büyük sorunu bölgenin gündemine getirmenin akılla izahı yoktur.

ABD yönetiminin Kudüs kararına Arap âleminden çok ses çıkmadı…
Bütün ülkeler az çok tepki verdi, karşı olduklarını beyan ettiler. Çin dahil Müslüman olmayan birçok ülke aynı yönde açıklamalarda bulundu. ABD içinde de fikir birliği yok aslında.

‘ABD'nin değil, BM'nin kararı Bizi bağlar'

ABD'deki dava ile Türkiye'ye karşı ne yapılmak isteniyor? BM'ye başvurma düşünceniz var mı?
Devam eden dava, ABD'nin İran'a ambargo kararını Türkiye'nin ihlal ettiği iddiasıyla başlatılmış bir dava. Başlangıçta Rıza Zarrab sanık olarak tutuklandı. Daha sonra Halkbank Genel Müdür Yardımcısı da görevli gittiği sırada tutuklandı. Dava görülmeye başlamadan önce Zarrab, Amerikan hükümeti ile anlaştı. Sanıktan tanık durumuna geçti. “Taraf değiştirerek, yalan söyleyerek buradan kurtaracağımı düşündüm, bana telkin edildi. Onun için mahkeme ile işbirliği yapmayı tercih ettim” diye ifadeleri var. Bütün bunlar ortada iken o davanın hukuki zeminde görülmesinin mümkün olmaması gerekir. Bu hiçbir hukuk sistemine uyan bir şey değildir. Önceden kurgulanmış, senaryosu yazılmış adeta bir piyes gibi. ABD hukuk sisteminin sorgulanmasını beraberinde getiren bir durum. Şunu herkesin bilmesi gerekir. Türkiyeuluslararası kurallara uymayan hiçbir işlem yapmamıştır. ABD'nin İran'a ambargosu bizi bağlamaz. Bizi BM kararları bağlar. Uluslararası yükümlülüğümüz bunu gerektiriyor. Amerikalılar nereden tutturmaya çalışırsa çalışsın, Türkiyebağımsız bir devlet olarak kendi kararlarını kendi verir. Bu dava üzerinden giderek FETÖ'cülerin 15 Temmuz'da başaramadığını şimdi ekonomik olarak Türkiye'yi sıkıştırarak, bankaların üstüne giderek, Türkiye'ye diz çöktüreceklerini düşünüyorlar. Bu sefer de başaramayacaklar. Bundan herkesin emin olmasını istiyorum. Söz konusu olan o suçludur, bu suçsuzdur, o doğrudur, bu eğridir meselesi değil. Tamamen siyasileşmiş, FETÖ'nün gırtlağına kadar içinde olduğu bir süreçtir. Mahkeme salonlarına bakıyorsunuz FETÖ'cüler orada ve canlı yayın yapıyorlar. Acı olan CHP de oradan aldığı malzemeleri ülkemizin menfaatlerini zayıflatacak şekilde iç politikada kullanma yoluna gidiyor. Dava nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın bizim açımızdan yok hükmündedir. Türkiye, hukuksuz bir iş yapmamıştır. Gelişmelere göre atılacak adımlar ne ise bu hakkımızı da saklı tutuyoruz. ABD'ye seyahatimde Başkan Yardımcısı Sayın Pence'e bu konuda görüşlerimizi söyledim. “Hukukçuların iki ülke ilişkilerini zehirlemesine izin vermeyelim” demiştim. Ama görüyorum ki ABD'de bu dava üzerinden Türkiye'ye bir fatura kesme gayreti var. Bunlar doğru yöntemler değildir. Bu millet 15 Temmuz'da darbecilere, FETÖ'cülere hak ettikleri cevabı verdi, şimdi de verir. Ülkemize dışarıdan yönelen saldırılara dün olduğu gibi bugün de yanıt verecektir.

ABD, benzeri nedenlerle Fransa ve Alman bankalarına ceza ödetmişti. Böyle bir durumla karşılaşırsak, ödeyecek miyiz?
Şu anda Halkbank'a açılmış dava söz konusu değil. Konuşulan, ABD ambargosunun Zarrab üzerinden delinip delinmediği iddiası. Şimdilik bu aşamada. Sonraki aşamaları görmeden bir hükme varmak mümkün değil.


‘Seçim ittifakı olabilir'

İttifak ve baraj konusunda bir gelişme var mı?

İttifak olabilir. Ama bugünün meselesi değil. Ona yönelik düzenlemeler gerekiyor. Mevcut durumda bir partinin başka partinin listelerinden seçime girmesi mümkün. Burada değişikliğe gidilebilir. Her parti kendi kurumsal kimliğini muhafaza ederek ittifak kurabilmelidir. Bunun için yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Bu da bizim programımızdaki bir konu. Seçim barajı ile ilgili herhangi bir düşüncemiz yok.

Siyasi Partiler Kanunu'nda sürpriz değişiklikler olabilir mi?

Seçim, Siyasi Partiler Kanunu başta olmak üzere Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişle ilgili bütün mevzuat taranacak. Orada gerekli değişiklikler yapılacak.
İttifakta çoklu liste önerisine nasıl bakarsınız?


Şu aşamada bu tür detayları konuşmak için erken, bizi doğru bir sonuca götürmez. Ama seçim işbirliği yapmanın yolunu açmak lazım.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER