© Ak Gazete 2015

Sayın Akşener 1995 seçimlerini hatırlar mısınız?

Ahmet Yenilmez'in bugünkü köşe yazısı

Bunu da mı görecektik? 

Bu kadarını yaşamak görmek için ne hata yaptık da biz bu halleri yaşar hale geldik? 

Hadi, parti içinde mücadele edip, başarılı olamayıp, ayrılıp parti kurmayı doğru bulmasam da bir nebze anlarım! 

İttifaklar kurmayı, çeşitli ideolojilerden insanları aday yapmayı, hatta ve hatta dün yaka paça mücadele ettiğin aranda kan davası olan insanlarla yol birlikteliğini de anlayabilirim! 

Doğru, suç babadan oğula geçmez, ama hangi suç? 

İnsanlık suçu da mı babadan oğula geçmez, işte bunu anlayamam! 

Mesela, Hitler’in evladı Berlin, Mussoli’nin evladı Roma, Franco ’nun evladı Madrid Belediye Başkanı adayı olarak gösterilebilir miydi? 

Bırakın insanlık suçu işlemiş birinin evladını belediye başkan adayı göstermeyi, ABD’de askere gitmeyen birinin adaylığı bile tartışılırken, siz hangi suçtan bahsedildiğinin farkında olduğunuz halde  bizi yani Ülkücüleri bu kadar alaya nasıl alabilirsiniz? 

Adam, sağdan soldan işkence altında alınan ifadelerle gencecik insanlar için idam istemiş ve gencecik insanların idam sehpalarında can vermesine sebep olmuş birisi! 

Sayın Kılıçdaroğlu, Erdal Eren yaşı büyütülerek idam edildiğinde, başsavcı kimdi? 

Sayın Müsavat Dervişoğlu, bizzat sizin ağzınızdan dinlerken hıçkıra hıçkıra ağladığım merhum Mustafa Pehlivanoğlu’nun idamında başsavcı kimdi? 

Nurettin Soyer! 

Yani, adı Millet İttifakı olan ittifakın, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tunç Soyer’in babası! 

İmdi! 

Bu konuda hassasiyetini ortaya koyan insanlara İP Genel Başkanı Sayın Akşener’in cevabı, ‘’Suç babadan oğula geçmez’’ oluyor(!) 

Sayın Akşener, 1995 seçimlerini hatırlarsınız elbet, hani Muhsin Başkan’ın Büyük Birlik Partisi, Anavatan Partisi ile ittifak yapmıştı da, Sayın Ökkeş Şendiller İzmir adayı olmuştu, siz de Sayın Tansu Çiller’in DYP’sinden Kocaeli adayı olmuştunuz. 

Siz unutsanız da, bizler o seçimleri unutamıyorız! 

Merhum Muhsin Yazıcıoğlu nasıl da üzülmüştü! 

Adayı olduğunuz partinin Genel Başkanı Sayın Tansu Çiller, Sayın Ökkeş Şendiller’i, yargılanıp beraat ettiği davadan dolayı, ‘’Eli kanlı terörist ‘’ ilan etmişti ve siz bunun üzerine ne yazık ki, ‘’Hayır, Sayın Çiller, ben Muhsin Başkan’ı da Sayın Şendiller’i de tanırım bu ifadenize katılmıyorum’’ dememiştiniz! 

Şimdi ise, insanlık suçu işlemiş bir insanın evladının adaylığını, canhıraş bir şekilde savunuyorsunuz! 

1995 seçimlerinden sonra ne mi olmuştu? 

Siz, Kocaeli’nden seçilmiştiniz ve iş RP DYP iktidarının kurulmasına kalmıştı. 

Ne hazindir ki, Sayın Şendiller ve Muhsin Başkan’a ‘’Eli kanlı terörist’’ diyen Sayın Çiller ve sizi, partilileriniz adeta satmışlardı, Sayın Muhsin Yazıcıoğlu ve Sayın Şendiller ’in 7 arkadaşı sizlere sahip çıkmışlardı da, siz de bakan olmuştunuz! 

Allah var Sayın Akşener, Allah’ın şaşmaz hesabı da var! 

Sayın Müsavat Ağabey, elbet sana da diyeceklerim var, onları da pazar günü diyeceğim inşallah! 

Yalnız, senden dileğim Pazar gününe kadar, İzmir’de yaşayan bugünlerde de yaşam mücadelesi veren, Buca Cezaevinde idam edilen Halil Esendağ ve Selçuk Duracık’ın cürmü olmaktan yargılanan, idam cezasından da yaş küçüklüğünden kurtulabilen Sayın Ali Aksakal’ı ziyaret etmen ve merhum Esendağ ve Duracık’ın idam sehpasına nasıl gittiklerini bir dinlemen! 

Nasip olursa, Pazar günü bizzat o anı yaşayan Sayın Abdullah Hocamızın ağzından yaşananları yazacağım!

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER