© Ak Gazete 2015

Seçmenin mıntıka temizliğine çıkanı mı makbuldür, çöpünü toplayabilecek olanı seçeni mi?

MELİH ALTINOK 'un köşe yazısı

Suların akmadığı, kentin içindeki çöp dağlarında sıkışan metan gazının patlayıp 27 can aldığı İstanbul'un 90'larda kaldığını sanıyorduk.
Aradan geçen 30 yılda bu sorunlar hâl yoluna koyuldu, hep böyle gidecek diye düşünüyorduk.
Artık standart bu, kim gelirse gelsin değişmez diyorduk.
Meğer fazla gevşemişiz.



Baksanıza, İstanbul'un dört bir yanındaki sokaklardan, caddelerden çöp tepeleri görüntüleri geliyor...
Yok, henüz dağ olmamışlar, şimdilik tepeler. Sağ olsun CHP'li seçmen büyümelerine müsaade etmiyor.
Nasıl mı?
Kendilerinin doldurduğu çöp tenekelerini temizleyerek, silip süpürüp pırıl pırıl yaparak... El örgüsü dantel çöplük örtüler de yarına öbür güne yetişir herhalde.
Ancak, vatandaşların çöp tenekesinden tekrar poşete aldıkları atıkları ne yapmış olabileceklerini düşününce biraz kafamız karışıyor... Tekrar evlerine mi götürdüler, sitelerinin bahçesine mi gömdüler, yoksa arabalarına atıp belediyenin çöplüğüne mi taşıdılar?
Öyle ya çöp bu. Bir kerelik iş değil ki.
Şaka yapmıyorum.
Hatta bir belediye başkanı, çöp tenekelerini temizleyen hemşerilerine, "Maltepe'de değişimin öncüsü kadınlara günlerdir verdikleri destek için teşekkür ediyorum" diye sesleniyordu.
Bu trajikomik sahnelerin, partilerindeki "en ufak yanlışı" eleştiren AK Parti seçmenine örnek olması gerektiğini söyleyenlere de şaşırıyorum.
Tavrını beğenmediği polise "Benim vergilerimle maaş alıyorsun" diye çıkışırken, çöp toplaması için oyun yanında vergi de verdiği siyasetçi işini yapamayınca "Olsun annem" demek...
İşini savsaklayan siyasetçilerin sırtını, "Yaptırmıyorlar canım. Üzerlerinde göz var. Biz razıyız, çöpümüzü de kendimiz toplarız" diye tapışlamak örnek bir seçmen refleksi mi?
Bu tavır, seçmene, siyasetçiye, ülkeye ne kazandırır?
Bence rasyonel olan seçmenin önce kendisini, oyu karşılığında aldığı hizmetin kalitesini gözetmesi.
Böylece yönetmeye talip olanlar arasındaki rekabet seviye atlar. Sonuçta ülke kazanır.
Ha gündelik hayatınızın konforuyla değil siyasi hırsınızın tatminiyle teselli buluyorsanız... Seçmenden beklentiniz, "Partim neylerse güzel eyler" diyerek nizami tavır alan iyi askerler olmalarıysa o başka tabii...
O zaman başlıktaki sorumu unutabilirsiniz. Mıntıka temizliğine devam.

***


EKREM BAŞKANIM, VALLAHİ SİZİ KISKANMIYORUM!


Bugünlerde tarihi Bizans surlarının restorasyon çalışmalarını başlatan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun "Cibalikapı'nın dünü ve bugünü" diye paylaştığı fotoğrafa "Ciddi misiniz, gerçekten beğendiniz mi" diye yorum yaptım.
Ayşenur Yazıcı isimli bir kullanıcı "Mükemmel olmuş. Kıskanç şey" diyerek eleştirime düzeyli bir tepki gösteriyordu.
İnanmayın başkanım, yok öyle bir şey!
Şaka bir yana. Madem yaşadığım bu şehrin güzelliklerine el attınız, gözünüzü seveyim biraz hassas olun lütfen. Cibalikapı'ya benzemesin.

***


GERÇEKTEN AÇILMAK İSTİYOR MUSUNUZ?

Hafta sonu sokağa çıkma yasakları, açık havada maske zorunluluğu, lokanta ve kafe kısıtlamaları, eğitime ara verilmesi, 65 yaş üstüne ve 20 yaş altına yönelik "tecrit" ve seyahat sınırlamaları ilk sıradaki sorunlarımızdan.
Yarın Bilim Kurulu'nun bizler için nasıl bir yeni anormali uygun gördüğünü, bizi ne kadar salacağını öğreneceğiz. Benim gibi düşünenler yetmez ama evet derken, izolasyonun işe yaradığını düşünenler de açılıma karşı çıkıyorlar.
Kendi içinde tutarlı bir tavır. Katılmıyorum ama kaygılarını anlıyorum.
Ama bu parti kongrelerinde, yayla evlerinde, yazlıklarda toplananları kınadıktan sonra "Aylardır esnafın kepenkleri kapalı, ne olacak benim lokantacımın, kafecimin hali" diyenlerin ne istediklerini tam olarak çözemedim.
Öyle ya, insanların parti kongresinde toplanması kötüyse, pandeminin yayılmasına neden oluyorsa kafeler için de aynı durum geçerli olacaktır.
Bu durumda yanlış gördüğünüz bir şeyi talep etmiş olmuyor musunuz?
Derdiniz yasakta eşitlik mi?
Bu paradokstan kurtulmanın kolay bir yolu var.
Dün de yazdım, üzerine epey yaratıcı yorumlar geldi.
Evet, "Yasaksa herkese yasak" demek yerine "Serbestse herkese serbest" demek. Ayrıca biliyorum, siz de içten içe açılmak istiyorsunuz. Deneyin pişman olmayacaksınız.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER