Şehir efsaneleri, Şehir Üniversitesi gerçeği ile çöktü!
GÜNDEMAli Karahasanoğlu'nun köşe yazısı
Sabrı nasıl da zorluyorlar.
Gerçekleri bile bile, nasıl da üstünü örtüyorlar.
Biri konuşuyor..
Cevabı verilmiyor diye..
İkincisi konuşuyor..
“Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır” sözü gereği, susuluyor..
Onlar daha da şımarıyorlar..
Eski Başbakan’ı konuşuyor..
Yetmiyor, eski Milli Eğitim Bakanı konuşuyor..
“Eski Başbakan.. Eski Milli Eğitim Bakanı” dedi isek..
Eski yıllarda, eski iktidarlar dönemindeki başbakanlar, milli eğitim bakanları değil..
Şimdi savaş açtıkları Tayyip Erdoğan’ın göreve getirdiği Başbakan’dan.. Erdoğan’ın göreve getirdiği Milli Eğitim Bakanı’ndan bahsediyoruz..
Ahmet Davutoğlu’ndan..
Ömer Dinçer’den bahsediyoruz..
Ali Babacan’dan bahsediyoruz..
İstanbul Şehir Üniversitesi ekseninde, saldırdılar da saldırdılar..
Erdoğan’ı üniversiteler hakkında siyasi karar vermekle suçladılar..
Kendilerine siyaset hakkı tanımamak amacıyla, başka alanlarda da hayat hakkı tanımayacak kadar kindar, düşmanca tavır takınıldığından şikayetçi oldular.
Kamu bankalarının, iktidarın elinde siyasi amaçla kullanıldığı iftirasını attılar.
“Bizde hiç yanlış yok.. Biz pirüpakız.. Tayyip Erdoğan ise, eski yol arkadaşlarından bile korkan, dürüstlükle alakası olmayan bir siyasetçi” suçlaması yaptılar.
“Davutoğlu’nun gazetesi” mi desem..
“Düşmanımın düşmanı, dostumdur” ilkesizliği ile hareket eden; “CHP’nin gazetesi” mi desem..
Yoksa “Her ikisi birden” mi desem..
Karar gazetesinde Elif Çakır aldı..
Topu Ahmet Taşgetiren’e verdi..
O Taha Akyol’a gönderdi..
Ondan Mustafa Karaalioğlu aldı..
Akif Beki çıktı, “Ben de varım, Ben de varım” dedi..
Hepsi, ama hepsi aynı iddia ile karşımıza çıktılar:
“Vakıf üniversitelerinin hiçbirisinde olmayan gelişmeler, Şehir Üniversitesi’nde oluyor. Tek sebebi var: Ahmet Davutoğlu’na yakın olan bu üniversitenin cezalandırılmak istenmesi. Bu cezanın sebebi de, Davutoğlu’nun Tayyip Erdoğan’a rakip olacak şekilde, siyasete farklı bir parti kurarak girmeye kalkışması!”
Şehir efsanesi türünden şişirilen siyasetçiler tek yönlü atışı sürdürürken..
AK Parti cenahından da fazla itiraz gelmeyince..
Kafalarda “acaba” soruları düşünülmeye başlandı..
Benim kafamda “acaba” sorusu hiç doğmadı ama..
Doğrusu o ki..
Onlar binbir türlü yalanla saldırsalar da..
Eski yılların hatırına..
Ben de konuya gönüllü olarak girmek istemedim.
İki yazı ile geçiştirmek istedim.
“Bir üniversiteyi yönetemiyorsunuz, 200 üniversiteli ülkeyi nasıl yöneteceksiniz?” dedim.
“Mimarlar Odası davayı açmış.. Danıştay da o davada arsanın üniversiteye verilmesini iptal etmiş.. Şimdi Mimarlar Odası, Erdoğan’a karşı Davutoğlu’nu desteklediğine göre, şehir efsanesi siyasetçiler, suçu Erdoğan’da değil, yanlarındaki Mimarlar Odası’nda bulsunlar” dedim.
Mantıki olarak da, şu açıdan iddia sahiplerini haksız buldum:
“Niye kamu bankasından kredi aldınız ki? Özel bankadan alsaydınız ya!”
Bir soru daha sordum: “Halkbank’tan aldığınız kredi karşılığında parayı çarçur etmedi iseniz, yaptığınız binayı teminat niye göstermiyorsunuz? Yoksa yaptığınız bina, aldığınız krediden çok daha düşük değerde mi?”
Geldik, geldik.. En sonunda Reis’in cevabına geldik.
Dün o kadar net, o kadar somut bilgilerle olayı özetledi ki..
Davutoğlu şehir efsanesi de..
Babacan şehir efsanesi de..
Erdoğan’ın tek bir toplantıdaki konuşması ile..
İflas etti..
Benim de gözümden kaçmış.
Her üniversiteye yapıldığı gibi, sınırlı bir dönem için arsa tahsisi sanıyordum.
Dün Tayyip Erdoğan’ın açıklaması ile öğrendik ki..
Tüm vakıf üniversitelerine, 30 yıl, 40 yıl, 50 yıl gibi sürelerle arsa tahsisi yapılırken..
Davutoğlu’nun Şehir Üniversitesi için, önce süreli tahsis yapılmış.
Ama bizim uyanık Davutoğlu’muz..
Kendi başbakanlığı döneminde..
Bu tahsisi..
Arsanın taşınmaz kaydının da devrine dönüştürmüş..
Şimdi Erdoğan soruyor: “Sizin dürüstlüğünüz bu mu?”
Ben de soruyorum, Davutoğlu’nu savunan, Şehir Üniversitesi üzerinden “Siyasi baskı ile kapatılmak isteniyor” söylemini dillendirenler..
“Hiçbir vakıf üniversitesine yapılmayanlar, Şehir Üniversitesi’ne reva görülüyor” diye ahkam kesenler..
Buyrun söyleyin, “Hiçbir vakıf üniversitesine yapılmayan arsa devri, Şehir Üniversitesi’ne niye yapılmış?”
Buyursun muhataplarımız, cevap versinler..
Yok öyle..
“Biz dürüstüz.. İlkeliyiz.. Siyaseti ilkeler üzerinde inşa edeceğiz” mavalı ile, saf vatandaşı aldatmak..
Perde gerisinde, CHP ile iş kotarmak..
Erdoğan’ın ayağına çelme takmak isteyenlerle, kol kola girmek..
Bir üniversite üzerinden yaptıklarınız, işte günyüzüne çıktı.
Hani bu konuda o kadar iddialı suçlamalar yapmamış olsaydınız..
Yine bu kadar önemsemezdim.
Ama..
Demediğinizi bırakmadınız.
Atmadığınız çamur kalmadı.
Birlikte siyaset yaptığınız bir kişiye, bile bile iftira ettiniz.
“Kamu bankasına talimat verdi, krediyi icraya koydurdu” dediniz.
Sanki borcun vadesi gelmemiş de, “erkenden ödeme isteniyormuş” gibi algı oluşturdunuz.
Şimdi kıç üstü oturdunuz mu, yerinize..
Erdoğan’a bilgi vermeden o tarihte yaptığınız usûlsüz işin, üzerine üzerine gidip, açığa çıkmasına kendiniz sebebiyet verdiniz.
Yani..
Hem usulsüz iş yapıyorsunuz..
Hem de kendi ayağınıza sıkıyorsunuz..
Yaptığınız işin yanlış olduğunun farkında bile değilsiniz.
Hem beceriksizsiniz.. Hem de şahinlik yapmaya kalkışıyorsunuz.
Şehir efsanesi siyasetçilerin, bitirmeye kalkıştıkları siyasetçi karşısında..
Bir konuşmalık değerleri varmış..
Erdoğan konuştu..
Şehir Üniversitesi gerçeği ile..
Şehir efsaneleri çöktü..
İlginizi Çekebilir