© Ak Gazete 2015

SERKAN UĞUR: ÖĞRETMEN ÇOCUĞA SEVGİSİNİ HİS ETTİRMEZSE ÇOCUĞUN BAŞARILI OLMA ŞANSI

Uşak’ta örnek bir ilkokulu var. Özel okuldan hiçbir farkı olmayan bir okul. Devlet okullarında idareciler ve öğretmenlerin birlikte özverili çalıştıklarında okulu nereden nereye taşıyacağının canlı bir örneği Uşak Aybey İlkokulu.

Okula 2014 yılında okula idareci olarak atanan Serkan Uğur ile birlikte adeta kaderi değişti. Okul 5 yıl içerisinde 30 yıl ileriye gitti.  Dezavantajlı bir bölgede gözde olmayan okul, bir anda şehrin gözde okulları arasına girdi.  İşte ‘mekânları şerefli kılan, mekânlara hayat veren, içindeki insanlardır’ sözü bir kez daha tecelli etmiş oldu.  Bizde bu vesileyle  örnek bir Okul Müdürü Serkan Uğur ile okulun faaliyetleri ve bu büyük değişimi konuştuk.  Serkan Uğur, “Çocuklar bugün okulumuzda; ütü yapmayı çorba yapmayı halkoyunlarını, müzik aleti çalmayı, kodlama yapmayı, marul nasıl dikilir, roka nasıl dikilir uygulamalı olarak bunun eğitimini de almış oluyor.” dedi

Röportaj: Ziya Gündüz

Hocam öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

1980 Uşak doğumluyum. Afyon Kocatepe Uşak Eğitim Fakültesi mezunuyum.  2003 yılında Erzurum’a sınıf öğretmeni olarak atandım.  Daha sonra 2007 yılında Uşak merkeze tayinim çıktı. 2010 yılında idareci sınavını kazanarak okul müdürü oldum. 2014 yılından beri Aybey İlkokulu’nda Okul Müdürü olarak çalışmaktayım. Evliyim iki çocuk babasıyım. 

OKULDA VELİ ÇOCUĞUNUN GÜVENDE OLDUĞUNU BİLİYOR

Aybey İlkokulu’na atandıktan sonra neler yaptınız?

Aybey İlkokulu’na atandığımızda fiziki olarak okul çok kötü durumdaydı. Okulumuz  merkezi bir yerde olmasına rağmen fiziki yönü kötüydü. Okul binamız Uşak’ın en eski binalarından. Okulumuz Uşak’ın tarihi en eski okullarındadır. Kuruluşu 1909 olan Cumhuriyet öncesinden günümüze gelen bir eğitim kurumudur.   Binamız iki bloktan oluşuyor birinci blok 1940’larda yapılmış 1970’lerde ek binası yapılmıştır.  Az öncede belirttiğim gibi bina yapı olarak çok eskiydi. Dört yıl önce başladığımızda sadece öğretim yapmaya müsaitti.  İkili eğitim yapıyoruz. Burada sadece öğretime dönük çalışmalar yapılabiliyordu.  Bu süreçte beşinci yılım bu okulda. Ekip arkadaşlarımla birlikte eğitime nasıl öncelik verebiliriz, çocukları nasıl daha sosyalleştirebiliriz, aktivitelerini nasıl daha artırabiliriz bununla ilgili çalışmalara başladık. Bir plan doğrultusunda tüm öğretmenlerimizle fikir birliği yaparak, herkesi işin içine katarak çalışmalara başladık. Sınıflarımızı güzelleştiriyoruz, modernleştiriyoruz.  Bütün okul sıralarımızı yeniledik.  Sınıfların donatım malzemelerinin  komple yeniledik.  Yedi yirmi dört canlı bir okul olmaya çalışıyoruz. Okulda güvenliğimiz yoktu, çocukların güvenliği için güvenlik tuttuk.  Veli çocuğunu kapıdan içeri bıraktığı an artık çocuğunun güvende olduğunu biliyor.

MUTLAKA BİR ÇOCUĞUN SAHNEYE ÇIKMASINI KENDİSİNİ İFADE ETMESİNİ ÖNEMSİYORUZ

Okulun daha iyi olması için nasıl bir plan yaptınız?

İlk önce fiziksel şartlarımızı geliştirdik.  Okulun kapısından başlayarak, okul bahçesi, tuvaletler,  öğretmenler odası, sınıflar,  koridorlar,  okul binasını komple elden geçirdik. Malum sizinde bildiğiniz gibi öğretim bir şekilde her yerde yapılıyor.  Çocukların üç yukarı beş aşağı zekâ seviyeleri aynı.  Öğretim konusunda öğretmenlerimiz oldukça iyi. Ama eğitim konusuna geldiğimizde ilk etapta konferans salonundan başladık. Aşağıda okulumuzun bir deposu vardı,  okulun kullanılmayan sıraları bilgisayarları dolapları oraya atılmış ağzına kadar doluydu. Burayı boşalttık. Çocuklara konferans 180 metrekare 3D sinema sistemine sahip konferans salonu yaptık.  Mutlaka bir çocuğun sahneye çıkmasını kendisini ifade etmesini önemsiyoruz.  Bütün velilere de bunu söylüyoruz gerçekleten bir topluluğun önüne çıkıp kendini ifade etmek çok önemli bir şey. 

HER ÖĞRENCİMİZ KONFERANS SALONUNDA MUTLAKA BİR ŞİİR OKUYOR

Siz öğrencilik yıllarınızda bu tür aktivitelere katıldınız mı?

Ben şahsen kendi öğrencilik dönemlerinde bunları hiç yapmadım.  Tabi mesleğe başlıyorsunuz idarecisiniz öğretmenlerle konuşmaya başlıyorsunuz, bu eksikliği his ediyorsunuz, terliyorsun.  Dilin kuruyor söyleyecek sözcücükleri unutuyorsun.  Bunların temelinde de bizim kendimizi ifade edemememiz var.  Biz bunu aşmak için önce konferans salonunu inşa etmekten başladık.  Şimdi ilkokul birinci sınıftan ilkokul dördüncü sınıfa kadar her öğrencimiz konferans salonunda mutlaka bir etkinlik yapıyor topluluk önünde gösteri  yapıp  topluluk önünde konuşuyor.

ÇOCUKLARIMIZA YETENEKLERİMİ GELİŞTİRME KURSALARI VERİYORUZ

Duyduğum kadarıyla halk oyunları konusunda da çalışmalarınız var. Biraz bizde bundan da söz eder misiniz?

 Çocuklarımıza; halk oyunları, sportif kurslar, yeteneklerini geliştirme  kursları veriyoruz. Bütün sınıflarımız haftada iki üç saat bu eğitimleri alıyor.  Uşak’ın yöresel oyunlarını Türkiye’nin yöresel oyunlarını öğrenerek, türkülerimizi öğrenerek  çocuklarımızı mezun ediyoruz.  Yine kendimden örnek vereyim;  ben Uşak’ın yöresel oyununu oynayamıyorum.  Çünkü okulda bunu bana öğretmediler.  Tabi bir aktiviteye de katılamadık zamanında,  böyle bir eksikliğimiz var. İşte çocuklarımız böyle bir şey yaşamasın diye,  öğretiyoruz. Sonra oyun alanları düzenledik. 

HAYATINDA PARKA GİTMEMİŞ ÇOCUKLAR VAR

Genelde okullarda erkek öğrenciler için uygun oyun alanları var. Ama maalesef kız çocukları için çok bir şey yok gibi görünüyor. Siz bunu nasıl aştınız?

Çok güzel bir soru. Müdür odasının camından baktığımda,  en çok dikkatimi çeken erkeklere göre kız çocuklarının yapacağı hiç bir şey yok.  Yani kız çocuklarının yaptığı tek şey el ele tutuşup bahçede koşmak.  Genelde her okulda bir kale ve basketbol potası var.  Erkek çocuklar bunları kullanıyor.  Hani kız çocukları basketbol, futbol oynayamıyorsa yapabileceği bir etkinlik yok.  Dediğim gibi erkek öğrenciler zaten ikisini de kullanıyor.  Buna nasıl bir çözüm buluruz derken bir olay yaşadık.  Okulumuz Uşak merkezde bir okul, ama gelir düzeyi düşük. Biz aile ziyaretleri yapıyoruz öğrencilerimizi tanımak için. Bir eve gittik çocuk hayatında parka gitmemiş. Bu bize çok garip gelebilir bir çocuğun hiç parka gitmemesi. Ama bizde parçalanmış aile çok.  Anne bırakmış, baba bırakmış.  Bu öğrencimizin annesi de çocuk doğduğunda babaanneye çocuğu bırakıp başka birisiyle evleniyor. Baba ceza evinde 15- 20 yıl cezası var.  70 yaşında babaanne tek başına dede yok.  Şimdi bu çocuğun tek büyüdüğü yer sokak.    Tabii sokakta park olmayınca,   nereye gidecek.  70 yaşında ki bir ebeveynin bunu kapının önünde oynatmaktan başka şansı yok.

OKULDA ÇOCUK PARKI YAPTIK

Gerçekten bu üzücü bir durum. Siz bu durumda ne yaptınız?

İşte bu olay bizi okulda çocuklar için oyun parkı yapmaya sürükledi. Bizde okulda oyun parkı yaptık. Voleybol sahaları yaptık, basketbol potlarını çoğalttık.  Oyun alanları çizdik bahçemize.  Elde ettiğimiz araştırmalara göre bahçemize çizdiğimiz oyun alanları Türkiye’nin en büyük oyun alanı 700-800 metrekareye tekabül eden içinde; santranç, köşe kapmaca, seksek, ritmik saymalar, koşu parkurları,  vs. komple bir oyun alanı. Çocuklar bahçeye çıktığında bu oyunları oynuyor.  

 

OKULUMUZDA ÜÇ BOYUTLU SİNEMA SİSTEMİ VAR

Her okulda çocuklar ücretli üç boyutlu sinema ve tiyatroya gidiyor bu sizin okulda da var mı?

Okullara üç boyutlu film ve tiyatro geliyor.  Genelde okul idareleri belirli bir miktar para alıyor üç boyutlu film ve tiyatrolardan. Maddi imkânı kötü olan çocuklar sinema ve tiyatroyu izleyemiyor.  Biz dedik ki para toplayacağımıza üç boyutlu sinema sistemini kendimiz kuralım. Şimdi okulumuzda üç boyutlu sinema sistemi var. İstediğimiz zaman çocuklarımızı konferans salonuna alıp, filmleri izletebiliyoruz.  Herkesin evinde üç boyutlu televizyonlar var. Çocuğunu sinemaya götürebiliyorsun. Ama bir de imkânı olmayan aileleri var. Biz bunları düşünerek yola çıktık.  Hiç televizyon olmayan aileler var.  Yabancı uyruklu öğrencilerimiz var.  Bırakın televizyonu evin içinde halı seremeyen aileler oluyor okulumuzda. Çocuklar için sinema ve tiyatronun önemli olduğunu düşünüyoruz.

 

ROBOTİK KODLAMA EĞİTİMİ VERİYORUZ 

Röportaj için gelmeden önce okulla ilgili kısa bir araştırma yaptım.  Okulun tasarım atölyesi olduğunu öğrendim bize biraz bu konu hakkında bilgi verir misiniz? 

2023 vizyonu kapsamında tasarım atölyeleri revaçta.  Tabi biz zaten bunları düşünüyorduk.  Zaten bunlar olması gereken şeyler Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk’un bize gösterdiği yol doğrultusunda, Uşak’ta ki ilk tasarım atölyesini kendi imkânlarımızla kurduk.    İkili eğitim olmamamıza rağmen boş bir odayı bir sınıfa çevirdik.  Şimdi orada pasta, düğme dikmeyi, çivi çakmayı, halı dokuma, ütü,   kahve, çorba, makarna yapmayı öğreniyor çocuklarımız. Hepimizin başına gelen şeyler, çocuklarımız liseye gidiyor, halen anne gelsin, baba gelsin,  işte kombiyi yaksın, çorba, makarna,  yapsın yemeği hazırlasın evde tek başına kalamayan yetişkin çocuklar bunlar.  Burada ki çocuklar mezun olduğunda en azından eve gittiğinde bir çorba yapmayı bir yumurta pişirmeyi,  başı sıkıştığında ütü yapmayı, öğrenmiş olacaktır.  Uygulamalı olarak bunları yapıyoruz, çocukları bu şekilde hayata da hazır hale getiriyoruz.  Erkek öğrencilerimize bunların hepsini öğretiyoruz. Yarın evlendiklerinde eşlerine bu konuda yardımcı olsunlar, bu işlerin sadece kızlara ait olmadığını bilsinler.  Ayrıca Robotik Kodlama eğitimi veriyoruz. 

 

TÜRK KAHVESİ YAPAN ÖĞRENCİLERİMİZ VAR

Yaptığınız bu çalışmalarla ilgili velilerden ne gibi dönüşler alıyorsunuz?

Bu konuda çok güzel dönüşümler alıyoruz. Bakın okulumuzda çok güzel etkinlikler oluyor. Şuanda  sigara böreği açan öğrencimiz var. Velilerimiz bunları video çekip bize atıyorlar bizler okulun sosyal medya hesabından da bunları paylaşıyoruz.  Tarhana çorbasını akşam öğrencilerimiz evde hazırlayıp sofraya koyuyorlar.  Yemekten sonra kız ve erkek öğrencilerimiz Türk kahvesi yapıp anne ve babalarına ikram ediyorlar.  Birlikte sohbet eşliğinde kahvelerini içiyorlar.

Okulun fiziki yapısıyla ilgili bir çalışmanız var mı halen?

Bunun dışında okulumuzun bahçesinde yağışlı havalarda çocukların dışarı çıkma imkânı yok. 180 metrekare kapalı alan yapacağız.  Çalışmalarına başladık inşallah ikinci dönemde bunları bitirmiş oluruz.

 

HER YIL MUTLAKA BİR YAZAR OKULUMUZDA SEMİNER VERİR

 

Okulda ne gibi sosyal aktiviteler oluyor?

Okulumuza yazarlar getirip velilerimize seminerler verdiriyoruz.  Her yıl mutlaka bir yazar okulumuzda seminer verir. Üniversite de ki hocalarımızla diyalog halindeyiz.  Onlardan seminer alıyoruz.  Öğretmenlerimize de seminerler veriyoruz. Aile eğitimlerine önem veriyoruz.  Sadece çocukları değil anne babaları da eğitmek gerekiyor. Anne ve babaların desteği olmadan bu işler olmuyor. Ara tatilleri boş geçirmiyoruz.

 

OKUL BAHÇEMİZE SERA YAPTIK ÇOCUKLARIMIZ FİDAN DİKMEYİ ÖĞRENİYOR

Hocam, okulda sera çalışmalarınızda var. Bu konuda da bize bilgi verir misiniz?

Okul bahçemize sera yaptık.  Çocuklarımız fidan dikmeyi öğreniyor.  Roka, ıspanak, marul yetiştiriyorlar.  İlerleyen zamanlarda çilek yetiştirmeyi öğrenecekler. Bunlar düşünülünce basit gibi görünebilir.  Yeri gelmişken bir hikâye anlatayım.  Kardeşimin eşi doğma büyüme İzmirli.  İlk evlendikleri yıl köye gelmişler kahvaltı yapacaklar. Annem diyor ki; bahçeden maydanoz al gel.   O tamam gidip alayım diyor.  Bahçedeki fesleneği koparıp geliyor.  Çünkü şehirde büyümüş fesleneği, rokayı, maydanozu bahçede ayırt edemiyor. Bizde böyleyiz.  Eskiden evlerimizin önünde küçük bahçelerimiz olurdu. Bunlar yetişirdi. Şimdi hepimiz tüketim toplumu olduk. Oysa üretim toplumu olmalıyız.  Biz kendi bahçemizde domatesimizi yetiştirmeliyiz.  Bu nesil bunları unuttuğu an bu neslin çocuklarına aktarılacak bir şey kalmayacaktır.  Sürekli gidip her şeyi marketten almak doğru bir alışkanlık değil.  Çocuklar bugün okulumuzda; marul nasıl dikilir, roka nasıl dikilir, domates nasıl dikilir uygulamalı olarak bunun eğitimini de almış oluyor.  

 

KİTAP OKUMA KONUSUNDA ÖNCE ROL MODEL OLMAK LAZIM

Okul olarak kitap okumaya dair bir projeniz çalışmanız var mı?

Biz öncelikle öğretmenler ve veliler olarak okumaya çalışıyoruz. Yani eğer çocuk sizin elinizde kitap görmezse onlara kitap okumayı aşılayamazsınız.  Okumayan insanlar kitap okuma ile ilgili söyleyecek bir sözleri olmaz, olsa da etki yapmaz. Rol model olmak lazım. Bu kapsamda okuma yarışmaları yapıyoruz.  Okulun koridorlarına kitaplar koyduk.  Toplum olarak maalesef, “okumayan insanlar, gençlere nasıl kitap okunması gerektiğini anlatıyor.”

 

OKULUMUZDA HER ÖĞRENCİNİN ÖZEL OLDUĞUNU HİS ETTİRİYORUZ

Veli ziyaretleri yapıyor musunuz?

Öğretmenlerimiz düzenli bir şekilde veli ziyaretlerine gidiyor.  Velinle aran iyi olmadığı sürece, velinin hangi koşullarda yaşadığını, sorunlarını görmediğin müddetçe,  çözüm bulma şansın ve onları anlama şansın yok. Veli öğrenciyi getiriyor okula bırakıyor, öğrenci okumuyor, dersini yapmıyor, arkadaşlarıyla ilişkilerinde sorun yaşıyor, tabii öğretmen olarak bu konuda uyarırsın ikaz edersin.  Ama neden çocuk ödev yapamıyor?  Belki bir odada amcasıyla kalıyor, dayısıyla kalıyor,  belki ailevi sorunları var.  Bu çocuğu gidip evde görmediğin sürece sorunu çözemezsin. Bunun da yolu veli ziyaretlerinden geçer. Okulumuzda her çocuğun özel olduğunu his ettirmeye çalışıyoruz. Doğum günlerini mutlaka kutluyoruz.  Bir panomuz var o ay doğan her çocuğun fotoğrafını oraya asıyoruz.  Toplu fotoğraf çekiyoruz.  Zaten biz emeğimizin karşılığını 08:00- 17:00 arasında alıyoruz. Önemli olan bu saatlerin dışında eğitim adına neler yaptığımızdır.  Akşamları velileri ziyaret etmek. Velileri toplayıp onlarla bir çay içmek istişare etmek.  Bunlar küçük görünse de hayat çok büyük dokunuşlardır.  Para kazanmadığın vakitlerde yapılan fedakârlık çok önemlidir.  Benim için eğitim demek, hayat boyu fedakârlık demektir.

 

ÖĞRETMEN ÇOCUĞA SEVGİSİNİ HİS ETTİRMEZSE ÇOCUĞUN BAŞARILI OLMA ŞANSI YOK

Öğretmen öğrenci ilişkisi ne durumda?

Öncelikle öğretmenlik; yarı anne, yarı baba olmaktır.  Bazen çocuk için anne ve babadan daha önemlisin.  Benim iki çocuğum var. Birisi halen bizim okulda okuyor, diğeri de okuldan mezun oldu.  Öğretmen çocuğa sevgisini his ettirmezse çocuğun başarılı olma şansı yok.  Bugün Aybey İlkokulu, bizim atandığımızda dönemde hiç kimsenin gelmek istemediği bir okuldu.  İkili eğitim olması bu nedenlerden birisi.  Ben buraya ilk atandığımda ders 7: 15’te başlıyordu.  Üç ve dört sınıfların okula gelmesi için 6’da uyanması gerekiyor. İkincisi okulun fiziki şartları kötüydü.  Biz okulun fiziki şartlarını elimizdeki imkânlarla en iyi şekle getirdik.  Türkiye’de 4 ilkokuldan Uşak ilinde tek OHSAS18001 İŞ GÜVENLİĞİ belgesine sahip okuluyuz. Şuanda bu bölgede en çok rağbet edilen okuluz.  Bunun fiziki yapısıyla çok ilgilisi yok. Çünkü bizden çok daha fiziki yapısı iyi olan okullar var.  Biz okulda çocuklara aile ortamı kazandırmaya çalışıyoruz.  Öğretmenlerin çocuklarıyla olan diyalogları onları anlamaları, terlediklerinde sırtlarına havlu koymaları, atletlerini değiştirmesi,  hasta olduklarında ateşleri çıktığında dolaptan ateş düşürücü alıp onlara sunmaları,  hastaneye gitmesi gerekiyorsa onlarla birlikte hastaneye gitmeleri, bu çocukların kendilerine değer verilmesidir. Bir idarecinin, bu çocukların sorunlarının, dertlerinin  üzerine düşünmesi ve çözüm üretmesinin  önemli olduğunu düşünüyorum.  Bu olumlu hava haliyle dalga dalga mahalleye yayılıyor.   Okulumuzun öğretmen kalitesi iyi. Öğrenci için öğretmen çok önemli. Ben kendimden örnek vereyim,  benim kızım akşam evde benden çok öğretmenin söylediklerini yapmaya çalışıyor.  Biz çocukların kalbine ve zihnine girersek istediğimiz şekli verebiliriz. Çocukların yüreklerine dokunan öğretmenlerle çalışıyoruz.

 

ŞUNU UNUTMAMAK GEREKİYOR EĞİTİM VE ÖĞRETİM ÖNCELİKLE EVDE BAŞLIYOR

Velilere öğrencilere ne gibi tavsiyeleriniz var?

Şimdi ben şunu söylemek istiyorum, okul çok güzel olabilir. Fiziki şartları iyi olabilir. Öğretmenler çok iyi olabilir.  Ama eğitim ve öğretim öncelikle evde başlıyor.  Biz elimizde ki bütün olumlu şartları çocuklara sunsak bile evde anne babanın iyi bir rol model olmaması,  okulda yapılan bütün her şeyi sıfırlar.  Yani sen okulda sigara içmemeyi öğretirsin,  baba okulun bahçesinden çocuğunu alıp sigara yakıyorsa, biz burada trafik kurallarını uyulması gerektiğini öğretiyorsak, baba araba kullanırken kemer takmıyor, kırmızı ışıkta geçiyorsa, biz burada kitap okumanın önemini anlatıyorsak, evde anne ve baba çokça dizi izliyorsa eline hiç kitap almıyorsa,  bu sürekli eğitimi aksatacaktır. Çocuklarının iyi eğitim almasını istiyorsa bir veli çocuklarına hayatın bütün alanlarında örnek olması gerekiyor.  Bu anlamda anne ve babaların çocuklarına gerekli ilgiyi göstermelerini umuyorum.

 

MUTLU ÖĞRETMEN, MUTLU ÖĞRENCİ YETİŞTİRİR

Okul müdürü olarak, öğretmenlerinizle diyalogunuz ne durumda?

Bir idarecinin dünya görüşü olmaması lazım. Çünkü hepimizin tutuğu takım var,  oy verdiği parti var,  kendi ahlak kuralları var. Birisi bunları merkeze alacaksan idareci olmayacaksın.  Çünkü sen idareci olduğun an,  artık belli bir kitleye hitap ediyorsun.  Bugün alkol kullananla da diyalog kurmak zorundasın,  beş vakit namaz kılanla da diyalog kurmak zorundasın,  Allah’a inanmayanla da diyalog kurmak zorundasın. Bir idareci işini hakkıyla yapıyor mu ona bakmak lazım.  Öğretmenlerin gönlünü almasını bilmek lazım.  Öğretmenin derdini anlamalıyız.  Okulda öğretmenin mutlu ve huzurlu olmasını sağlamalıyız.  Öğretmenin çocuğu hasta olabilir ona kolaylık sağlarsın.  Öğretmende takdir edilmek ister. Mutlu öğretmen, mutlu öğrenci yetiştirir.  Biz öğretmenlerimizle birlikte okulun fiziki yapısını değiştirdik.  Okulu birlikte boyadık.  Birlikte taşınması gerekenleri taşıdık.   Ben şahsen zorlaştıran değil, kolaylaştıran olmaya çalışıyorum. Öğretmenler, öğrenciler, velililerle biz bir aileyiz.

Hocam, bize zaman ayırdığınız için size çok teşekkür ediyorum.

Bende size çok teşekkür ediyorum. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER