© Ak Gazete 2015

''TEHLİKELİ ADAM''

Nedim şener'in bugünkü köşe yazısı

Emperyalist ülkeler ile destekledikleri PKK ve HDP Türkiye’yi bölebilir mi?” diye sorulduğunda her zaman “Kesinlikle başaramazlar” cevabını verdim.

Dışarıdan hiçbir güç bunu yapamaz ama içeriden bu tehlike var...

Son birkaç yılda ortaya çıkan değişimden sonra Atatürk’ün kurduğu CHP’nin başında oturan ve Atatürkçü-Kuvayımiliyeci maskesi takmış Kılıçdaroğlu’nun seçim sürecinde yaptıkları ve açıklamaları sonucunda bunu yapabileceğini düşünüyordum.

Bir süredir PKK/HDP’lilerle yalnız seçime yönelik işbirliği değil, amaç birliği yaptığı görülen Kılıçdaroğlu’nun önceki gün “Kürtler” hakkındaki sözlerinden sonra artık bunu yapacağına ve bu tehlikeli yolda ilerlediğine inanıyorum.

Türkiye için PKK ve HDP tehdit, Kılıçdaroğlu ise gerçek bir tehlike.

ATATÜRK’ÜN PARTİSİ DEĞİL

Kılıçdaroğlu, 2021’de genel başkan olduktan sonra CHP’yi yavaş yavaş Atatürk’ün partisi olmaktan uzaklaştırdı. 2012’de FETÖ’cülerle karşılıklı ziyaretler, 17/25 Aralık 2013 sürecinde işbirliği ve 2014’te Birgül Ayman Güler’in açıkladığı gibi, seçimlerdeki destekten sonra partideki Atatürkçüler tek tek temizlendi, yerlerine Fetullahçı Terör Örgütü bağlantılı isimler geldi. Bugün partinin içinde ve milletvekili listelerinde Fetulahçı Terör Örgütü ve PKK sempatizanları cirit atıyor.

AKP’nin eski Başbakanı Davutoğlu ve Bakanı Ali Babacan ile bir masa etrafında oturması, hatta PKK/HDP ile işbirliği, iktidar olma hevesiyle yapılmış hesaplar olarak görülebilir.

Ama Kemal Kılıçdaroğlu artık bundan fazlası!

Tutumu, seçimi kazanmanın ötesinde, Türkiye’yi bölünmeye götürecek adımlar içeriyor. Motivasyonu kişisel mi, siyasal mı, üzerinde durmayacağım ama Kılıçdaroğlu, artık PKK ve siyasi kolu HDP’nin terör örgütüyle ilişkisini eleştiren herkesi, PKK’lıların ve HDP’lilerin ağzıyla suçlamaya başladı.

HDP’LİLERÖNÜNDE YALAN

Cumhurbaşkanı adayı olduktan sonra TBMM’de ziyaret ettiği PKK/HDP’lilerin önünde kameralara baka baka milyonlarca insanın önünde yalan söyledi; TBMM’de İngilizce, Fransızca konuşulduğunda tutanaklara yazıldığını ama Kürtçe konuşulunca “bilinmeyen bir dil” olarak dipnot düşüldüğü yalanını ortaya attı.

YAZININ TAMAMI İÇİN

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER