Terim gri bir şey kalmayacak dedi ama her yer karanlık
SPORTürk futbolunun 1 numaralı patronu TFF yönetimi kenardan izliyor, Türkiye Futbol Direktörü ve A Millî Takım Kaptanı aile içinde çözülmesi gereken sorunları basın önünde ve TV’lerde körüklüyor. Türk halkına da böyle bulmaca çözmek düşüyor. YAZIK!
Kosova’yı yendik ama burnumuzdan geldi! Ne galibiyete sevinebiliyoruz, ne “Söz konusu millî takımsa gerisi teferruattır” diyebiliyoruz. Suçlama, kaos çok, taktiği tekniği futbolu konuşan yok. Ramazan ayında, sahurda hatta Umre’de bile dünyevi hesaplaşma, savunma yapar hale geldik. Türkiye Futbol Federasyonu Başkan ve yönetiminin EURO 2016’da halının altına süpürdüğü sorunlar şimdi daha büyük bir probleme dönüştü. O zaman yapılmayan 1 yıl sonra yapılmak istendi ama gelinen nokta vahim! Hiçbir hareketin ve davranışın tasvip edilecek ve millî duygularla açıklanacak bir tarafı yok. Herkes kendi cephesinden bakıyor, kendini “kurtarmaya” çalışıyor. Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’in dediği gibi HERKES KAYBEDİYOR, ülke futbolu yaralanıyor. 30’una gelmiş, millî takım kaptanı olmuş bir oyuncunun bu durumlara getirilmesi, kendini kaybedip gazeteciye saldırması AYIP değil mi? Türk futbolunun parmakla gösterilecek antrenörü Fatih Terim’in basın toplantılarında OTORİTE mücadelesi ve EGO savaşı vermesi ÜZÜCÜ değil mi? Gencecik pırıl pırıl Cengiz Ünder’e, Emre Mor’a, Yusuf Yazıcı’ya, Çağlar Söğüncü’ye HAKSIZLIK değil mi? Ülke futbolunu bu hâle getirenlerin eline, diline sağlık diyelim ve önceki gece SAHURda çift taraflı yaşananları özetleyelim;
PRİM OLAYI
FATİH TERİM: “2016’da birtakım şeyler yaşandı. Bu sadece prim değildi. Biz, ‘Burak’a prim vermeyelim’ mi dedik. Birçok şey yaşandı. Orada antrenmanlara geç çıkıldı, fotoğraflara girilmedi, bir sürü şey oldu. O (Arda) kendisi için pazarlık yapmadı. O sadece Burak’ın hakkını ararken, sesi biraz fazla yükselmişti. Ben de sesini yükseltmemesi gerektiğini söyledim. Primleri ben yazmadım. Hesaplamalar yapılırken, arkadaşlarımız yüzdelere vurarak kasıt unsuru olmaksızın koymuşlardır. Ne olursa olsun, bir kasıt yoktur. Bununla yetinmeyip, sanki daha önce çıkmamış gibi benim kontratımın Türkiye Futbol Federasyonu tarafından dikkatle saklanması gereken bir evrak olması gerekirken, yapılanları gördünüz. Bu bir ayıptır.”
ARDA TURAN: “Prim konusunda Cengiz Zülfikaroğlu ile tesadüfen Ahmet Bulut’la konuşurken görüştüm. ‘Oğlum yarın yönetim kurulu toplantısı var, tam prim ne kadardı?’ dedi. 100 bin aşağı veya yukarısını söyledi. Ben, ‘Bu kadar’ dedim. ‘Gözünü seveyim personelin primini de unutma’ dedim. Hoca bunu 3 ay içinde tutup bütün takım içinde onun arkasından konuştuğumu söyledi. Bana aylar boyunca primci denilirken, kimse demedi ki; bu çocuk bizden para istemedi. Burak da bir gün para istemedi. Hatta, ‘Ölümü gör, benimle ilgili para sorarsan’ dedi. ‘Takımın genel durumuyla ilgili bilgi alıp vermek zorundayım. Tam bir dengeyi sağlayalım para zaten önemli değil’ dedim.”
BİLGİ SIZDIRMA
FATİH TERİM: “Fransa’da Türk televizyon ve basın mensuplarına bilgi sızdırıldığı suçlamaları oldu. Hande’yi yalnız mı zannettiler. Hande Sümertaş, uzun yıllardır hizmet ediyor. İçinizden biri çıkıp ‘Hande bana bilgi verdi’ desin. Ekibimizde bilim adamı Prof. Bülent Bayraktar var. Onları size vereceğimizi mi zannettiniz? Onlar, oyuncularımızın senelerdir birçok işini hallediyor ancak diğer arkadaşlarımızın bir düşüncesi var. Benim yanımdaki insanların ne olursa olsun, bildiklerini aktarmayacaklarına eminler. Ahlakları gereği.”
ARDA TURAN: “Paylaşanlarda hata. Biz burada birbirimizi yiyecektik. Bunları basına anlatmayacaktık. Ben ve takım arkadaşlarım yazılanları anlatmadı. Söylediğim şahıslarla (Bülent Bayraktar, Hande Sümertaş) ilgili söylediğim sözler var. Arada Emre Ağabey vardı ona soracaksınız. Emre Ağabey (Belözoğlu) ‘böyle olacak’ dedi. ‘Bu haberleri kim çıkarttıysa onlar gidecek’ dedim. Ben çıkarmadım çünkü.”
İÇİNE SİNMEME
FATİH TERİM: “İçime sinmeyeni yapmam ama bazen ben de içime sinmese de kendi çocuklarıma bir hak veriyorum. Milli takım, herkesin takımı. ‘Gerekli cezalar alındı’ diye herkes affedilsin dedi. Ben de böyle yaptım ama bu notu da düşmek istedim. Gönlümün kırık olduğunu ifade etmeyeyim mi? İnsan sevdiği kişilerden beklemediği hareketler görür ise kırılır. Ben de bunu anlatmak istedim.”
ARDA TURAN: “Hoca, bize içine sinmekle ilgili öyle demek istemediğini söyledi. ‘Benim sizin şerefinizle ilgili konuşmam mümkün müdür?’ dedi. Bunlar hocanın kendi takdiridir.”
YÖNLENDİRİLME:
FATİH TERİM: “Benim idare ettiğim hiçbir takımda problem olmamış ama dışarıdan idare ediliyorsa (İddiaya göre, Rıdvan Dilmen iması) yapacak bir şeyimiz yok. Kimin kimlerin avukatlığına soyunduğuna, yapılan yanlışlara kimlerin sahip çıktığına, kimlerin nelerle beslendiğine bakmak lazım. Kötü insalara ve durumlara karşı uyanık ve hazırlıklı olmak zorundayız. Hayat tecrübem bana bunu gösteriyor. Bu şaka değil. Küçük bir grup var farklı görevlerde. ‘Hamilikart yakınımdır’ ile bir kısmı iş bulmuş. Eskisi gibi paslaşmaya çalışıyorlar. Aynı hedefe farklı yerlerden vurmaya çalışıyorlar. İşin garibi de anlaşılmayacağını zannediyorlar. Bunlar kolay göğüslenecek, hepimizin millî takımı dedirtmeyecek sebepler ve konular. Kim bu süreçte en çok bağırıp eleştirdiyse, bilin ki bu sürecin mimarı onlardır. Kimin menfaati veya beklentisi varsa bilin ki bu yüzden bu işin mühendisleri onlardır. Kim olmayanı varmış gibi gösteriyorsa olanı da yok sayıyorsa veya taraflı yaklaşıyorsa bilin ki aktörleri onlardır. Siz aktörleri başka yerlerde arıyorsunuz. Şöyle bir bakın. Bu veya buna benzer herhangi bir şey olmuş mu?”
ARDA TURAN: “Beni de hiç kimse kullanmıyor. Kendi fikirlerimle devam ediyorum. Ben bıraktım ben. Bir şey açıklanacaksa, bu şekilde söylenir. Hatalar yapmış olabilirim ama insanların yüzüne karşı dürüstçe konuştum. Beni karşısına alarak hiçbir şey söylemedi. Basın toplantılarından not alarak söylemek zorunda kaldım. Ülkemi ve bayrağımı çok seviyorum. Ama bıraktığımı açıkladım. Gayet açık ve net açıkladım.”
ARKADAN KONUŞMA
FATİH TERİM: “Arkamızdan konuşulanları bilmiyoruz. Öyle bir sıkıntısı varsa (Arda Turan), yüzüme söyleyecek. Bizim yerimiz, yurdumuz belli.”
ARDA TURAN: “Hayatım boyunca her şeyi hocanın yüzüne söyledim. Hoca bana söylemek yerine basın toplantısında söyledi. Bıraktım neden hala arkamdan konuşuluyor.”
SALDIRI KONUSU
FATİH TERİM: “(Kadro dışı kalanların yeniden milli takıma dönmesinin ardından) O tarihten bu tarafa herhangi bir şey var mı? Sizlerle (gazeteciler) karşılaşılmadı mı? Karşılaşıldı. Hiçbir tepki var mı? Yok. Olay, Bilal Meşe olayı değildir. Olay, gazetecilerin uçağa alınma meselesi de değildir. Gazetecileri uçağa ben aldım.”
ARDA TURAN: “Hayatım boyunca Bilal Meşe’yi o olaydan sonra ilk kez uçakta gördüm.”
ADINI ANMAMA
FATİH TERİM: (O oyuncu, ona demesiyle ilgili tavır sorusuna) “Yo öyle bir şeyim yok.”
ARDA TURAN: “O bana ‘oyuncu’ diyor. Fatih Terim’e çok teşekkür ediyorum. Bizde emeği vardır.”
HUZUR
FATİH TERİM: “Kâğıt üzerinde milli takımın iddiası var. Bir tane millî maç öncesi ve sonrası huzurlu bir kamp yaşatmadılar. Biz ne yaptık da bunu hak ettik. Bu tip kavgaların ağız şapırdattığını bilen biriyim ama biraz da vicdan. Her millî maç öncesi muhakkak bir şey var.”
ARDA TURAN: “Çekya maçı bitti. İtalya gol yiyince elendik. Ondan sonra şerefle ilgili cümleler kurdu. Prim mevzularını o söyledi. Ondan sonra bu polemiklerin içine çekildik. Hoca bir senedir ‘huzursuzluk’ diyor. Biz EURO 2016’ya 15-16 maç kazanarak oraya geldik. İspanya ve Hırvatistan’a yenilebilirdik. Oralarda bir yerde bu olaylar yaşanmıştı. Onun huzursuzluğu vardı. EURO 2016’da başlamıştı.”
TERİM, ARDA’NIN BASIN TOPLANTISINA ÖZÜR DİLEMEK İÇİN ÇIKARILDIĞINI SÖYLEDİ
FATİH TERİM: (Arda’nın Bilal Meşe’ye saldırmasını, uçakta öğrenmesi durumunda ne yapacağı sorusuna) “Aynı uçakla geri gönderirdim. Bu yapılanın karşılığı kırmızı kart. Kırmızı kartı yedikten sonra sahada kalamazsın ama ‘önümüzdeki günleri kurtarabiliriz’ dedim. Arkadaşlarıyla beraber mantıklı bularak bir yazı hazırlandı. ‘Bilal Meşe ile sonradan bir araya getiririz, karşılıklı gönüller alınır’ dedik. O arada başkan arandığına göre herhâlde bir şeyler söylendi. ‘Tamam’ denildi. Arkadaşları da ona güç vermek için, onun yanında olduğunu ifade vermek için izin istediler. Ben de ‘tamam girin’ dedim. O da son anda vazgeçmiş. Benim düşüncem, o spontane gelişmiş bir şey değil. Eğer, bunu kabul etmemiş olsaydı, millî eşofmanla yaptırmazdık.”
ARDA TURAN: “Neden öyle çabuk çabuk açıklama yaptım. Bazı arkadaşlarım benimle beraber gelip bırakabileceğini söylediler. Asla böyle bir şeyin doğru olmadığını ülkeye hizmet ettiğimizi benim buradaki durumumum zarar verdiğini söyleyerek, konunun şahsiliğini söyledim. Arkadaşlarım kabul etmedi. ‘Biz de seninle geleceğiz’ dediler. Kosova gibi önemli bir maçımız vardı, bırakma kararı zaten kafamdaydı. Hoca’nın odasına gidip helallik almak istedim. Ben bir olay varsa açıkça söylüyorum. Benim kusurlarım varsa açıkça söylüyorum. Ben bıraktım, herkese çok teşekkür ediyorum. Gazetecilerin protesto ettiğini görmedim bile. Ben ülkeme hizmet ettim. Ülkemin formasını çok seviyorum. Ama orada olmam ülkeme zarar veriyor.”
TERİM’DEN SATIRBAŞLARI
∂ (Volkan Demirel sorusuna) Milli takım herkese açık. Bir gün bu kararı verirsek, herkes milli takıma gelebilir.
∂ Yıldırım Demirören ile benim görüşlerim ayrı olabilir ama biz birbirimize yakın duruyoruz.
∂ (Volkan Babacan gazeteciye saldırması) “Kendisine tasvip etmediğimi söyledim. Her olayı birbirinden ayrı tutmamak lazım.”
∂ “Sözleşmem var. gençlere güveniyorum. Ben sorunları çözerim ve buradayım.”
ARDA’DAN SON NOKTA: Tamam sorumlu benim
“İnsanlar şunu anlamalı. Hayatta en çok sevdiğim, uğruna en çok çalıştığım mücadele ettiğim şeyi 30 yaşında bıraktım. Bir kişi bile buna saygı duymayacak mı? O gazeteciler sevdiği bir şeyi bırakabiliyor mu? En sevdiğim şeyi bıraktım. Başka bir şey istemiyorum. Bu konu şahsi bir konu değil. Artık oraya bir şeyler veremem. Duygusal bir adamım. Doğru veya yanlış oraya hizmet edemiyorum. Gittim, kendi hatamı kendim çekeyim. Benim yaptığım daha onurlu bir şey. Tamam, sorumlu benim. 2016’da hoca suçu oyunculara atmadı mı? Benim de hakkım herkese helal.”
İlginizi Çekebilir