Turan ordusu kurulmalı
GÜNDEMKazakistan’da yaşanan olayları ilk kez Akit’e değerlendiren Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi (Mavi Vatan DEGS) Başkanı E. Tümamiral Cihat Yaycı, ülkede yaşanan gelişmelerin Türk dünyası açısından tehlikeli boyutlara ulaşabileceğine dikkat çekerek bir an önce “Turan Ordusu”nun kurulması gerektiğini söyledi.
Kazakistan’daki son duruma ilişkin Akit’e değerlendirmede bulunan Cihat Yaycı, Kazakistan’da havaalanları, askeri yerleşkeler, Aktau Limanı, televizyon merkezleri gibi stratejik alanların Rusya kontrolünde “Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü” gücü tarafından ele geçirilmesinin ülkenin geleceğine yönelik endişeleri artırdığına dikkat çekti.
Ortaya çıkan şartların sosyo-politik zeminini Kazakistan’ın Türk dünyası ile bütünleşme politikaları ekseninde bakıldığında Rusya’nın Kırım, Osetya gibi örnekleriyle birlikte Kazakistan’ı da bu projesine dahil ederek yeni bir SSCB kurmanın yollarını geliştirdiğini vunguyaşah Yaycı, “Petrol ve doğalgaz zengini Kazakistan, yer altı ve yerüstü kaynakları ile Rusya’nın ilgisini oldukça çeken bir ülke konumundadır. Baykonur üssü gibi stratejik noktalar ise Rusya’nın askeri ve bilimsel çalışmaları açısından ciddi önem arz etmektedir. Bu nedenle Kazakistan’da meydana gelecek bir sosyo-politik değişim Rusya’nın çok boyutlu çıkarlarını ve gelecek vizyonunu akamete uğratma tehlikesini taşımaktadır” dedi.
Yaşanan bu gelişmelerin bütünleşmeye çalışan Türk devletlerine sadece sosyo-ekonomik alanda değil, askeri anlamda da işbirliği ve savunma örgütü bir yapılanmanın kurulmasının önemini gösterdiğini ifade eden Yaycı, “Türk dünyasına hayati manada hizmet edecek bir organın önünün açılması demek olacaktır. Ermeni ordusunun KGAÖ çatısı altında Kazakistan’a müdahale eden ülkeler arasında bulunması ve sözde barış gücü ifadesiyle faaliyet yürütülmesi tüm Türk dünyasının ders çıkarması gereken bir gelişmedir. Sözün özü şudur; Turan ordusu kurulmalıdır!” değerlendirmesinde bulundu.
“Rusya, ABD'nin jeopolitik açıdan bir nevi doğal müttefikidir”
“Hadiseleri Türk Dünyası’nda son dönemdeki bütünleşme adımlarını sakatlamak isteyen güçler istismar edebilir” diyen Yaycı Paşa şöyle devam etti:
“Kazakistan Çin’in Kuşak Yol Projesinin odağında olduğu gibi, Rusya’nın küresel ve bölgesel enerji stratejisinin de odak noktası konumundadır. Üstelik dünyanın en büyük uranyum üreticilerinden biri Kazakistan’dır ve uranyum, nükleer yakıt, elektrikli araçlar ve yeşil enerjide önümüzdeki dönemde en kritik madde olacak. Çin 10-12 yıllık uranyum ihtiyacını bugüne kadar stoklamış. Kazakistan’daki üretimin yarısı Çin’e gidiyor. Diğer büyük kısım ise Rusya’ya. ABD’nin Çin’in Kuşak Yol Projesine ve ekonomik etki alanını genişletmesine karşı olduğu, NATO’da artık 1 numaralı tehdidin Çin olduğunun belirtildiğini sanıyorum ilgili herkes artık biliyordur. Bunun yanı sıra Rusya’nın Çin ile müttefik olduğunu düşünen varsa gerçekten çok romantik olduklarını var sayarım. ABD, Çin’in Avrasya stratejisine karşı yürürlüğe koyduğu kendi Avrasya stratejisinde; Çin’in batısında yeni bir stratejik hat (engel) teşkil edilmesini hedefliyor. Bu hat kuzeyden güneye doğru: Rusya - Kazakistan- Hindistan hattıdır. ABD’nin daha batıda inşa ettiği ikinci stratejik hat (engel) ise Türkiye’nin batısından geçen ve Baltık Denizi-Ukrayna-Karadeniz- Adalar Denizi- Doğu Akdeniz ve Körfez Bölgesi hattıdır. Yeni satranç tahtası böyle tanzim edildi. Görüleceği ve anlaşılacağı üzere Rusya, ABD’nin jeopolitik açıdan bir nevi doğal müttefikidir. Tıpkı Sovyetler Birliği’nin güçlü olduğu dönemde, Çin’in ABD için jeopolitik açıdan doğal müttefik olduğu gibi.”
Rusya'nın Kazakistan'ın kuzeyinde talepleri vardı
Rusya’nın son 2 senedir Kazakistan’daki Rus nüfusunu öne sürerek Kazakistan’ın kuzey bölgelerinden belirli haklar talep ettiğini hatırlatan Cihat Yaycı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kazakistan’ın küresel pazarlarla bütünleşerek Rus hegemonyasından çıkmaya başlaması ve Rus kültürüne dayalı eğitim-öğretim sistemini kendi kültürel kodlarıyla revize etmesi Rusya’yı rahatsız eden temel gelişmeler haline geldi. 6 Aralık 2021 tarihinde Türk Devletleri Teşkilatı anlaşmasını imzalayan Kazakistan, kendi kültürünü korumak adına Rusça tabelaların kaldırılmasını onaylayan bir yasayı da uygulamaya almıştı. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ise bu durumu Rus azınlığa karşı bir saldırı olarak niteleyerek Ukrayna’nın işgalinden önceki politik tavrı sergilemiştir. Rusya’nın 2008 yılında Osetya’yı işgal etmesi, Kırım’a yönelmesi ve ilhak etmesi bugün Kazakistan’da meydana gelen hamlelerin benzerleri ile inşa edilmiştir. Türk dünyasının hem kendi içinde hem de küresel anlamda entegrasyon kanalları geliştirmesi doğal olarak Rusya gibi bir aktörü rahatsız etmektedir. Tabii ABD ve Rusya’yı iki stratejik ortağı olarak tanımlayan İsrail’in de Siyonist politikalarını etkilerini unutmamak lazımdır. Dahası olaylar başlamadan 3 gün önce Rusya’da Putin, Nazarbayev ve Tokayev arasında görüşmeler yapıldığı ve Nazarbayev’in olaylardan 3 gün önce ülkeden ayrılarak çok enteresandır bir tarafsız Avrupa devleti olan İsviçre’ye gittiği söylentileri var. Eğer Kazak siyasi eliti anlaşarak ülkeyi Rusya’nın daha derin nüfuzuna sokmuşsa Nazarbayev’in bunu niçin yapmak zorunda hissettiğini anlamak da kolay değil. Ancak bunun Türk Devletler Teşkilatı ve Türk Dünyası açısından da çok kötü bir durum olacağı bir gerçektir.”
“Turan ordusu bir an önce kurulmalıdır!”
“Ermeni ordusunun KGAÖ çatısı altında Kazakistan’a müdahale eden ülkeler arasında bulunması ve sözde barış gücü ifadesiyle faaliyet yürütülmesi tüm Türk dünyasının ders çıkarması gereken bir gelişmedir” ifadesini kullanan Yaycı, “Özü şudur; Turan ordusu bir an önce kurulmalıdır! Özellikle Ermenistan askerlerinin de içinde bulunduğu KGAÖ müdahale grubunun Kazakistan’da durumu ve stratejisi hem Kazakistan’ın ulusal geleceği hem de Türk dünyasının bütünleşmesi açısından endişe verici bir mesele olarak karşımıza çıkmıştır” diye konuştu.
“ABD ve Rusya bize yakın bölgelerde anlaşmış ve paylaşmıştır”
“FETÖ’cüler ‘Türk Baharı’ başladı diye sevinç krizlerine giriyorlar” diyen Yaycı, “Bu esnada Bosna’da da çok dikkat çekici gelişmelere yaşanmaya başladı. Sırplar Novi Pazar’da “altın onur ve özgürlük haçı için” sloganı ile savaş çığlıkları atıyorlar. 10 Aralık 2021 tarihinde Bosna Sırp Cumhuriyeti federe birimi Dayton Anlaşması ile tesis edilen barışı zedeleyerek Bosna-Hersek’e olan bağlılığı askıya alma kararı aldı. ‘Büyük Sırbistan ve Büyük Hırvatistan’ idealinde olan ayrılıkçı gruplar bu kararı pratiğe dökmenin yollarını geliştirmektedirler. Bosnalı Sırpların lideri Dodik ile sıklıkla görüşen Putin, Bosnalı Sırpların ayrılıkçı olmasında önemli faktörlerden birisidir! Bosna’daki gelişmelerin Kazakistan’da yaşanan olayların küresel düzlemde Rusya faktörü ile bağlantılı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Artık herkes anlamalıdır ki ABD ve Rusya bize yakın bölgede, yani Suriye’de, Irak’ta, Kazakistan’da ve hatta Afganistan’da ve de hatta şimdi Ukrayna’da anlaşmış ve paylaşmış gözükmektedir. ABD ve Rusya kutupları, Çin’in bir kutup haline dönüşmesini engellemek üzere. O nedenle yeni kurulan satranç oyununu iyi okumak ve Avrasyacılık ve Atlantikçilikten birini seçmek zorundaymışız gibi hissetmemek lazımdır. Biz Türkiyeci olmalı, pergelimizin merkezini de Ankara’ya koymalıyız” dedi.
İlginizi Çekebilir