© Ak Gazete 2015

Türkiye Musul ve Kerkük'e girebilir mi?

IKBY'de yapılması planlanan bağımsızlık referandumu 1926 Ankara Anlaşması ve Lozan Anlaşması'nı gündeme getirdi

 

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) 25 Eylül'de gerçekleştireceği bağımsızlık referandumuna 48 saatten az bir süre kalmışken, Türkiye'de de sıcak saatler yaşanıyor. Geride bırakılan zamna diliminde Milli Güvenlik Kurulu (MGK) ve Bakanlar Kurulu'nda ele alınan konu ile ilgili Erbil yönetimine net mesajlar verildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım tarafından da direkt olarak Başkan MEsud BArzani'ye yapılan çağrılarda sıklıkla "ikili anlaşmalar" vurgulanıyor ve "Türkiye'nin bu anlaşmalardan doğan hakkını ullanacağı" belirtiliyor. Peki nedir bu anlaşmalar ve haklar?



İşte ayrıntılar:

ANKARA ANLAŞMASI

Türkiye ile Irak arasındaki sınırı belirleyen ve komşuluk ilişkilerini düzenleyen Ankara Antlaşması, 05 Haziran 1926 tarihinde, Türkiye, Irak ve İngiltere arasında imzalandı. Antlaşmanın 1. Maddesi ile Türk-Irak hududu, Milletler Cemiyeti'nin 29 Ekim 1924 tarihinde kararlaştırdığı şekilde (Brüksel Sınır Çizgisi) kesinleşti. Kuzey Irak'ta bağımsız bir devlet kurulması halinde 1926 Ankara Antlaşması ile Milletler Cemiyeti'nin 29 Ekim 1924 tarihli kararı ortadan kalkmış olacaktı. Böyle bir durumda statüko ante'ye dönülerek Musul ve Kerkük petrol alanları dahil olmak üzere Kuzey Irak bölgesi yeniden Türk toprağı olacaktı.

 

1926 ANKARA ANTLAŞMASININ MADDELERİ

-Musul vilayeti Irak'a ait olacak.
-Türkiye ve Irak arasındaki ateşkes hattını belirleyen Brüksel Hattı sınır olarak kabul edilecek.
-Irak Musul'dan elde ettiği petrol gelirinin %10'unu 25 yıllık bir süre için Türkiye'ye verecek.
-Türkiye bu parayı 4 yıl boyunca almış, kalan 21 yıllık hakkından ise 500.000 Sterlin'e İngiltere lehine vazgeçmiştir.

 

İşte anlaşmanın ilk beş maddesi:

1. MADDE: 'KESİN' SINIR

Türkiye ile Irak arasında sınır, Milletler Cemiyetinin 29 Ekim 1924 günlü oturumunda kararlaştırılmış çizgiye uygun olarak, aşağıdaki biçimde kesinlikle belirtilmiştir. (Brüksel Sınır Çizgisinin Tanımı) Bununla birlikte, sözkonusu bu sınır Aşuta ve Alamun güneyinde, bu iki yeri birbirine bağlayan yolun Irak topraklarından geçen kesimini Türk toprakları içinde bırakmak üzere, değiştirilmiştir.

 

2. MADDE: METİN İLE HARİTA ARASINDA AYKIRILIK GÖRÜLÜRSE 'METİN' GEÇERLİDİR

Son Fıkrası saklı kalmak üzere, 1. Madde ile belirlenen sınır çizgisi iş bu Andlaşmaya bağlı 1/250.000 ölçeğindeki harita üzerinde gösterilmiştir. Metin ile harita arasında aykırılık görülürse metin geçerli olacaktır.

 

3. MADDE: SINIR KONUSU

Birinci Maddede tanımlanan sınır çizgisini toprak üzerinde işaretlemek üzere bir Sınır Komisyonu kurulacaktır. Bu komisyon Türkiye Hükümetince atanacak iki ve Britanya ve Irak Hükümetlerince ortaklaşa atanacak iki yetkili temsilci ile, kendisi kabul ederse, İsviçre Cumhurbaşkanınca İsviçre uyruklu bir başkandan oluşacaktır. Komisyon en kısa sürede ve en geç bu Ândlaşmanın yürürlüğe koyulmasından başlayarak 6 ay içinde toplanacaktır. Komisyonun kararları çoğunlukla alınacak ve buna tüm Bağıtlı Yüksek Tarafların uyması gerekecektir. Sınır Çizimi Komisyonu, her durumda, işbu Ândlaşmadaki tanımları en yakın biçimde izlemeğe çalışacaktır. Komisyonun giderleri Türkiye ve Irak arasında eşit bölüşülecektir. İlgili Devletler, Komisyonun görevini yapabilmesi için, gerekli yerleşme, işçi, gereçler (kayıklar, işaret taşları) ile ilgili tüm konularda, gerek doğrudan doğruya, gerek yerel makamlar eliyle, yardım etmeği yükümlenir. Sözkonusu Devletler, bundan başka, Komisyonca koyulacak nirengi noktalarına, sınır işaretlerine, kazık ve öbür işaretlere uymayı yükümlenir. Sınır işaretleri birinden öteki görünebilecek biçimde koyulacak ve üzerine sayısı yazılacaktır. Bunların yerleri ile sayıları bir harita üzerinde gösterilecektir. Sınırın belirlendiğini gösteren kesin tutanak ve ona ekli haritalar ve belgeler üçer örnek olarak düzenlenecek ve bunlardan ikisi sınırdaş devletleri hükümlerine, üçüncüsü ise, aslına uygunluğu onaylanmış örnekleri Lozan Andlaşması imza eden devletlere sunulmak üzere, Fransız Cumhuriyeti Hükümetine verilecektir.

 

4. MADDE: TÜRKİYE'NİN HAKKI SAKLIDIR

Birinci madde uyarınca Irak'a bırakılan topraklardaki halkın uyrukluğu sorunu Lozan Andlaşmasının 30-36. maddelerine göre çözüme kavuşturulacaktır. Bağıtlı Yüksek Taraflar Lozan Andlaşmasının 31., 32. ve 34. maddelerinde öngörülen seçme hakkının bugünkü Andlaşmanın yürürlüğe koyulduğu günden başlayarak iki ay süre için geçerli olabileceğini kararlaştırmışlardır. Bununla birlikte, Türkiye sözkonusu halktan seçme haklarını Türkiye uyrukluğu için kullananların işbu haklarını tanıma konusunda serbestliğini saklı tutar.

 

5. MADDE: SINIRLARI DEĞİŞTİRME GİRİŞİMDEN SAKINILMALI

Bağıtlı taraflardan her biri 1. maddede belirlenen sınır çizgisinin kesinliğini ve bozulmazlığını kabul ederek, bunu değiştirmeği amaçlayan her hangi bir girişime geçmekten sakınmayı yükümlenir.


LOZAN ANLAŞMASI

Lozan Anlaşması, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Leman gölü kıyısındaki Beau-Rivage Palace'ta imzalandı.

Türkiye, Lozan Konferansı'nda Musul ve Kerkük'ün Misak-ı Millî sınırları içerisinde yer aldığını söyleyerek İngiltere'den Musul'un kendisine bırakılmasını istedi. İngiltere, bu bölgenin Milletler Cemiyeti'ne götürülmesi kararlaştırıldı.

Musul sorununun çözümlenmesi için İngilizlerle ilk kez 1924 yılında İstanbul'da Haliç Konferansı'nda görüşmeler yapıldı. Bu görüşmelerde İngilizler'in Musul Vilayeti'nin yanısıra Hakkari'yi de talep etmelerinden ötürü anlaşmaya varılamadı.

Bunun üzerine, 1926 yılında Musul Sorunu Milletler Cemiyeti'ne götürüldü. Sorun burada da çözümlenemeyince Yüksek Adalet Divanı'na verildi. Burada da olumlu bir sonuç alınamadı. Nihayet, İngilizlerle Ankara'da bu konu üzerinde yapılan görüşmeler bir anlaşma ile sona erdi.

Sonuç olarak 5 Haziran 1926 tarihinde Ankara Antlaşması imzalandı.

 

HUKUKİ HAK ANKARA ANLAŞMASINDAN KAYNAKLANIYOR

Yani Türkiye'nin müdahale için hukuki hakkı Ankara'ya sağlayan 1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER