Yeni ortaya çıkan skandallar
YAŞAMCem Küçük'ün köşe yazısı
Dün hem Batuhan Yaşar'ın hem Yücel Koç'un yazıları enfesti. Gerçek gazetecilik yaparak Aydın Doğan'ın iki büyük skandalını daha ortaya koymuşlardı. Hele Batuhan Yaşar'ın ele geçirdiği ıslak imzalı mektup olayı tam anlamıyla kriminal bir skandaldır. Zamanında Cumhurbaşkanlığı basın danışmanlığı yapmış bir adamın Aydın Doğan için çalıştığı çırılçıplak ortaya çıktı. Şüphesiz bundan sonra bir soruşturma süreci olacaktır. Bu süreci takip edeceğiz...
Batuhan Yaşar'ın ortaya çıkardığı gibi aslında Aydın Doğan, Ahmet Sever'e açık açık talimat veriyor. Vergi ve kaçakçılıkla ilgili kanun maddelerinin nasıl değiştirilmesi gerektiğini anlatıyor. Ek maddelerin nasıl konulacağını söylüyor. Böylece kâğıt ve akaryakıt işinden nasıl sıyrılacağının hesabını yapıyor.
Ahmet Sever denen adamın Yeni Türkiye'nin tamamen karşısında Eski Türkiye âşığı bir adam olduğunu ben daha bu adam resmî görevdeyken 2014 Temmuz ayında yazmıştım. Üstelik aynı Sever, Ağustos 2014'te bir sürü FETÖ'cü gazeteciyi Çankaya'ya çağırmıştı. Hatta gazeteci kılıklı FETÖ'cü bir terörist o ortamda Sayın Müsteşarımız Hakan Bey'in yanına gelmeye kalkıştı. Sayın Müsteşarımız da o resepsiyonu o an terk etti. Ağustos 2014 gibi bir zamanda FETÖ'cü teröristlerin Çankaya'da ağırlanmasının devlet geleneğimizle ve ciddiyetiyle bağdaşan hiçbir yönü yoktur...
Dünkü diğer iki güzel yazı da Fuat Uğur'un ve Ahmet Kekeç'in yazısıydı. ABD Türkiye'ye açık ve net operasyon yaparak Cumhurbaşkanımızı iktidardan indirmek istiyor. ABD İran'a ambargo koymak gibi bir zorbalık yapıyor ve iki tane Amerikan şirketi aracılığıyla bütün informel parayı cebe atıyor. Devletimiz Reza Zarrab yöntemiyle yılda yaklaşık 15 milyar dolarlık bir paranın Türkiye bankalarında kalmasını sağlıyor. Halk Bankası kahramanca görev yapıyor. Bu hareket alkışlanması ve desteklenmesi gereken bir tavırdır.
Böyle bir olayda bile Erdoğan takıntılı bazı yazarlar ülkemize ve Cumhurbaşkanımıza saldıran ABD'nin ekmeğine yağ süren mahiyette yazılar yazıyorlar. Bu yazarlar içlerindeki "Erdoğan takıntısı" hastalığını asla yenemiyorlar. Yolsuzluğa karşı çok duyarlı pozu kesmek tamamen sahte bir tavırdır. Devletimizin İran ile ticaret politikası sonuna kadar doğrudur.
İşte bakın şimdi de biz İhlas grubu olarak Aydın Doğan çetesiyle aslanlar gibi mücadele ediyoruz ama onlar utanmadan bu kavgada Aydın Doğan'ın tarafında saf tutuyorlar. Fuat Uğur'un yazdığı gibi Sadettin Bilgiç'in 12 Mart'tan önce yaptığı gibi bir ihanet için gün sayıyorlar.
Cumhurbaşkanımızı ve devletimizi hedef alan her saldırıya karşı direnmeye ve düşmanları püskürtmeye devam edeceğiz inşallah!
İlginizi Çekebilir