CHP'nin seçimlere kısa süre kala tehdit dilini arttırması ve intikam söylemlerine sarılmasına tarihçi Murat Bardakçı bile isyan etti. Bardakçı "İktidara gelip güce kavuştukların düşünün, Böyleleri, İstiklâl Mahkemeleri’ne bile rahmet okuturlar!" dedi.
14 Mayıs seçimlerine kısa süre kala CHP istediği sonuçları ne meydanlarda ne de anketlerde ulaşamadı. Bu durumu gören CHP'li muhalifler tehdit ve hakaretlerle destek alabileceği düşüncesine kapıldı. Seçimlerden sonra intikam alacaklarını belirten isimlere her gün yenileri ekleniyor. Bu duruma dayanamayan tarihçi Murat Bardakçı CHP'nin tehdit dilini ve intikam söylemlerini köşesine taşıdı.
Habertürk yazarı Murat Bardakçı günden güne iyice kendini hissettiren provokasyonları Feyza Altun'un paylaşımı üzerinden analiz etti.
Bardakçı, CHP'li Avukat Feyza Altun'un sosyal medyadan yaptığı, "Bugün konuşmayan susan o ünlüler korkaklığınızı unutmayacağız. Sonra yalandan sevinmeyin. Tek tek gelip “o gün neredeydiniz” diye hesap soracağız" paylaşıma işaret ederek, "Öyle fanatik ve cahil bir partiliye değil, hukukçu bir hanıma ait olan ve açıkça “Korkak herifler, çok yakında geliyoruz, hesap soracağız, vay hâlinize!” diyen bu mesaj, Türkiye’deki demokrat ve özgürlükçü kesimin nasıl “postallı” hâle geldiğinin son ve mükemmel örneğidir!" diye yazdı.
"BİR DE İKTİDARA GELİP GÜCE KAVUŞTUKLARINI DÜŞÜNÜN..."
Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'ye yönelik tepkileri hatırlatan Bardakçı, "Daha iktidar olmadan etrafa tehditler yağdırıp “Şirketlerini ellerinden alacağız” diye ceberutluklarını pervasızca âşikâr eden politikacılar ile “Hesap soracağız!” çığlıkları atan Amazon kaçkını hatunların bir de iktidara gelip güce kavuştuklarını düşünün... Böyleleri, İstiklâl Mahkemeleri’ne bile rahmet okuturlar!" ifadelerini kullandı.
İşte Bardakçı'nın "Postallı demokratlar" başlıklı yazısı;
Hanımefendi sosyal medyada esmiş, gürlemiş, iktidarın aleyhinde söz etmeyen ünlülerin “korkak olduklarını” söylemiş, “Korkaklığınızı unutmayacağız. Sonra yalandan sevinmeyin” demiş ve “Tek tek gelip o gün neredeydiniz diye hesap soracağız” tehdidini savurmuş...
Siyaset konusunda suskun kalan birçok ünlü şahsiyet bu uyarının ardından başlarına geleceklerden nasıl korkmaya başlamış ve istikballerini düşünüp nasıl tir tir titremişlerdir, kimbilir!
Öyle fanatik ve cahil bir partiliye değil, hukukçu bir hanıma ait olan ve açıkça “Korkak herifler, çok yakında geliyoruz, hesap soracağız, vay hâlinize!” diyen bu mesaj, Türkiye’deki demokrat ve özgürlükçü kesimin nasıl “postallı” hâle geldiğinin son ve mükemmel örneğidir!
“Bizde her vesile ile özgürlüğü ve düşünce hürriyetini savunan kesim şimdi artık böyle oldu, militanlaştı” diyemiyorum, zira hep böyle idiler; hattâ bazen gelen gideni aratır, muhalefette iken özgürlük şampiyonluğu yapanlar iktidar olmalarının ardından vaktiyle “baskıcılıkla” suçladıkları önceki rejime rahmet okuturlardı...
“HASRET OLDUK ESKİ İSTİBDÂDA BİZ”
Eskilerden bir örnek: Sultan Abdülhamid’i tahtından indirip istibdada son veren İttihadçılar senelerce dillerine pelesenk ettikleri özgürlük hayallerini zamanla bir tarafa bırakmış, eskisinden daha da baskıcı bir rejim kurmuşlar, önde gelen muhaliflerden bazıları takır takır vurulup öldürülmüş, vaadedilen serbest seçimler 1912’nin meşhur “sopalı seçim”ine dönmüş ve Abdülhamid zamanında “Arkadaşlar kan dökün, kan dökmenin hengâmıdır (zamanıdır)” mısraını söyleyen Süleyman Nazif’e bile “Hasret olduk eski istibdâda biz” dedirtmişlerdi.
Özgürlük vaadlerinin aksine hareketin örnekleri Cumhuriyet döneminde de görüldü. Meselâ, iktidara Tek Parti yönetimini otoriterlikle ve halkı ezmekle itham ederek gelen Demokrat Parti, zamanla Tek Parti zamanına göre daha da sertleşti.
Bizde muhalefetin iktidar olduğunda halka önceki yönetimi aratmasının hayli örneği vardır ama demokrasiyi dillerine dolayanların önlerinde engel gördükleri küçük partilere ve o partilerinin adaylarına hakaretler yağdırmaları, üstelik seçimi kazanacakları belli bile olmadan hesap sorma hayallerine dalmaları yeni çıktı!
Bugünün muhalefeti, bunları yapmakla meşgul...
“TARAFSIZ” YOK, “YALAKA” VAR
İktidara muhalif ama kendilerinden olmayan adayın oyları bölüp seçimi kazanmalarını tehlikeye attığını mı düşünüyorlar?
Postallar ayaklara geçiriliyor, o âna kadar dillerinden düşürmedikleri “demokrasi”, “düşünce özgürlüğü”, “seçilme hakkı”, vesaire gibisinden kavramları ve sloganları bir tarafa bırakıyor, diktatörlükle suçladıkları iktidardan bin defa daha diktatör kesiliyor ve kendileri için engel teşkil ettiğine inandıkları politikacıya karşı artık hakaretten tehdide varıncaya kadar edilmedik söz bırakmıyorlar...
İmkân bulup bir ellerine geçirseler, adamcağıza daha neler neler yapacaklarını Allah bilir!
Meral Akşener’e Altılı Masa’dan ayrılmasının ardından yağdırılan hakaretleri ve cumhurbaşkanlığına adaylığını koyan Muharrem İnce için söylenenleri düşünün! İnce hakkında bir sanatçının sarfettiği “Sifonu çek, gitsin” sözü bile, postallıların ettikleri diğer hakaretlerin yanında güzelleme gibi kalır!
Böyle postallı demokratların şerrinden artık sadece rakip politikacılar değil, kendilerinden olmayan, tarafsız duran sanatçılar bile nasiplerini alıyor. Zira, postallı taifenin gözünde gerçek sanatçı mutlaka muhalif olmak ve muhalefete destek vermek zorundadır! İktidarı eleştirmeyen sanatçının sanat ile alâkası yoktur; ucuz bir yalakadır, basit bir yandaştır ve seçimin hemen ardından mutlaka hesap verecektir!
Daha iktidar olmadan etrafa tehditler yağdırıp “Şirketlerini ellerinden alacağız” diye ceberutluklarını pervasızca âşikâr eden politikacılar ile “Hesap soracağız!” çığlıkları atan Amazon kaçkını hatunların bir de iktidara gelip güce kavuştukların düşünün...
Böyleleri, İstiklâl Mahkemeleri’ne bile rahmet okuturlar!
Kaynak:trhber
Yorum Yazın