
YOLSUZLUK ve rüşvetten tutuklu Ekrem İmamoğlu’nun en yakınındaki isimlerden Adem Soytekin, 17 Haziran 2025 tarihli ifadesine şu sözlerle başlıyordu: “Ekrem İmamoğlu tarafından Beylikdüzü Belediye Başkanlığı süresince başlayan öncelik hedef olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sonrasında da cumhurbaşkanlığı için gerekli sermayeyi toplamak amacıyla kurulan, Beylikdüzü’nde temelleri atılıp İstanbul’un tamamına yayılan çıkar amaçlı suç örgütünün tüm yapısını ve faaliyetleri hakkında bildiğim, gördüğüm ve dahil olduğum tüm olayları anlatarak etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istiyorum.”
İmamoğlu’nun ‘kasası’ diye tabir edilen ve sayfalar dolusu ifade verip etkin pişmanlıktan yararlanarak tahliye edilen Adem Soytekin’in bu sözleri, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in deyimiyle “Yüzyılın en büyük yolsuzluk dosyasının” son döneme dair özeti. Oysa İmamoğlu’nun hikâyesini babası Hasan İmamoğlu ve ilişkilerinden başlatmak gerekiyor.
HİKÂYE BABASIYLA BAŞLIYOR
Hasan İmamoğlu’nun oğlu olmak dışında bir özelliği bulunmayan başarısız bir öğrenci; kurnaz ama kifayetsiz bir muhteris olarak ‘kariyer’ yolculuğuna da aynı siyasi ilişkilerle çıkmıştı. Türkiye’de yasal hakkı bulunmadığı ve bunu da bildiği halde KKTC’deki Girne Amerikan Üniversitesi’nden İstanbul Üniversitesi’ne ‘resmi evrakta sahtecilikle’ geçerken, öğrenci Kütük Defteri’ne diğer sekiz kişiyle birlikte hiçbir zaman öğrencisi olmadığı Doğu Akdeniz Üniversitesi’den nakil olmuş gibi yazıldı.
İ.Ü. öğrenci kayıt işleri yapanların ‘sehven’ hatası diyenler, İmamoğlu’nun hâlâ İBB internet sitesinde yer alan özgeçmişindeki “Trabzon Lisesi’nden mezun olduktan sonra KKTC’de Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nü kazandı” yalanına, söyleşi ve kendini övdürmek için yazdırdığı kitaplarda yer vermesine ise sessiz kalıyorlar.
HEDEF VE YÖNTEM
Adem Soytekin’in ifadesinin başlangıcı bana göre yine de İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in neden “Yüzyılın en büyük yolsuzluk dosyası bu” dediği hakkında fikir veriyor.
“İhaleye fesat karışma”, “Rüşvet”, “Naylon fatura”, “İrtikap” gibi suçlar birçok yolsuzluk olayında karşımıza çıkmıştır. Ancak İBB’de yaşananlar için “Yüzyılın en büyük yolsuzluk dosyası” tanımının kullanılması bana göre ne suçlamaların türü, ne sanık sayısı ile ilgili.
Bence İBB’de yaşananları “Yüzyılın yolsuzluğu” yapan önce varılmak istenen temel hedef ve bunun için kullanılan yöntemleridir.
2019’da İBB Başkanı seçildikten sonra İmamoğlu hedefini hiç gizlemedi: Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olmak. Bunun için Beylikdüzü’nde geliştirdiği tüm yolsuzluk çarkını kadrosuyla birlikte İBB’ye taşıdı.
İLK İŞARET “PARA KULELERİ”
“Kimi, kaça, nasıl satın alacağını bilen” İmamoğlu, parayla her kapıyı açmıştır. Beylikdüzü’ndeki ekibi Murat Ongun, Fatih Keleş, Murat Çalık, Tuncay Yılmaz ile sonradan itirafçı olan Ertan Yıldız örgütte yönetici konumunda, Emrah Bağdatlı, Nihat Sütlaş, Adem Soytekin, Ali Nuhoğlu, Murat Kapki, Serdal Taşkın, Hüseyin Köksal, Barış Kılıç, Fatih Özçelik, Orçun Yılmaz gibi isimler yolsuzluk organizasyonları yapan ekiptendi. İhaleler yoluyla soyulacak İBB iştiraklerinin başına ise adamlarını getirdiler.
CHP İstanbul İl Binası’nın satın alınmasında karşımıza çıkan deste deste “Para kuleleri” İmamoğlu’nun kurduğu bu yolsuzluk çarkının kamuoyuna yansıyan ilk görüntüsüydü.
Görüntüler ortaya çıkmasına rağmen hiçbir hesap sorulmamasının rahatlığını yaşayan İmamoğlu, 2023 seçimlerine doğru cumhurbaşkanlığı adaylığı için her yolu denedi. Seçimin ikinci turda kaybedilmesinin ertesi günü ise hazırlığını yaptığı planı uygulamaya soktu: CHP’yi satın alacaktı. Bunun için “Baba-oğul ilişkisi” olan Kılıçdaroğlu’nu arkadan hançerlemekten çekinmeyecekti.
DELEGE PAZARI KURDU
Tıpkı “Para kuleleri” ile CHP İstanbul İl Binası’nı satın alması gibi, CHP’li Cemal Canpolat’ın deyimiyle “delege pazarları” ile Atatürk’ün kurduğu 100 yıllık CHP’yi satın aldı. Ankara’da konuyla ilgili açılan şaibeli kurultay davası bu konuda soruları cevaplıyor. Maddi menfaatler yanında Ankara’da pavyon köşelerine kadar düşen delege avcılığı ile CHP’yi ele geçirmek için her şeyi yaptı. Bunun için de en kullanışlı aday, Kılıçdaroğlu’nun arkasından gözyaşı döken, istifasını isteyenleri “aktrol” olmakla suçlayan Özgür Özel’di. Hem İBB Başkanlığı koltuğunu koruyacak hem CHP’yi yönetecekti.
İLÇELERİ DE “SİSTEM”E SOKTU
4-5 Kasım 2023’te yapılan kurultayla CHP yönetiminin Ekrem İmamoğlu kontrolüne geçmesi, onu 2024 yerel seçimlerinde tek söz sahibi yaptı. Sadece İstanbul ilçelerinin değil, diğer illerdeki belediye başkan adaylıklarını, meclis üyeliklerini belirliyordu. İstanbul ilçe belediye başkan adaylarını belirlemesi ona cumhurbaşkanlığı yolunda yeni finans kaynakları yarattı.
Beylikdüzü’nde kurulan, İBB’de büyüyen yolsuzluk çarkı artık İstanbul ilçelerini de içine aldı. İstanbul’da 10’a yakın CHP’li ilçe belediye başkanının birbiriyle bağlantılı şekilde yolsuzluktan tutuklu olması da İmamoğlu’nun kurduğu çarkın parçaları olmasından kaynaklanıyor.
Bütün bu planı için kurdukları yapılanmaya da kendi aralarında “SİSTEM” adını verdiler.
İmamoğlu’nun Beylikdüzü’nden beri reklam işlerini yapan Eyüp Subaşı, etkin pişmanlık ifadesinde ‘Sistem’i şöyle tarif etti: “Ekrem İmamoğlu’nun danışmanları ile bu usulsüz işler içerisinde yer alan belediye bürokratları ve çalışanları ‘Sistem’ diye tabir edilen bir oluşumun içerisindedirler. Bu oluşumun amacı İmamoğlu’na seçim kazandırmak ve siyasi iktidar olmaktır.”
SİSTEM İTİRAFLARI
‘Sistem’ tanımını ve işleyişini birçok itirafçı ifadesinde okuduk. İmamoğlu’nun İBB Başkanı seçilmesinden sonra 2020 yılında İGDAŞ’a, 2022’de de İSFALT’a genel müdür olarak atanan Burak Korzay itirafçı olurken, Fatih Keleş yanında Ertan Yıldız’ın rolü hakkında ve ilk kez duyduğu sistem konusunda şunları söyledi: “Ertan Yıldız’dan işadamlarını sıkıştırmak için ödemeleri zorlaştırdıklarını Aziz İhsan Aktaş meselesinde duymuştum. Ertan Yıldız bana ‘Sistem denilen bir yapı var, o da bu ismi bilir, oraya 30.000.000 TL (970.000 dolar) göndermeden parasını ödemezler’ dedi. Ben telefonda Ertan Yıldız’a bunlar delirmiş, bu nasıl iş şeklinde tepki verdim. Bunun üzerine Ertan Yıldız bana ‘Sen sistemi ilk defa mı duydun, bunu bilmiyor musun?’ diye sordu. Ben böyle bir şey duymadığımı söyleyince ‘Seçim öncesi kampanya için bütçe lazım’ dedi.”
Yani karşımızda İmamoğlu’nun belediyeden iş dünyasına, bürokrasiden yargıya, medyadan siyasete ahtapot benzeri bir yapısı var. Kendi siyasi kariyeri için 100 yıllık CHP’yi bile yolsuzluk parasıyla ele geçirecek kadar gözünü karartıp Türkiye’yi yönetmeye aday olmaya çalışan yüzyılın yolsuzluğu ile karşı karşıyayız.
Kaynak:Hürriyet
Yorum Yazın