1960, 1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleri, sağ-sol çatışmaları bahane edilerek siyasi saiklerle gerçekleştirilirken, 28 Şubat darbesinde direkt mütedeyyin kesim ve İslami değerler hedef alındı. Başörtüsü yasağı, imam-hatiplerin kapısına kilit vurulması, dindar öğretmen, vali, asker ve bürokratların fişlenerek meslekten atılmaları, 15 Temmuz darbe girişimine de zemin hazırladı.
Türk siyasi tarihine kara bir leke olarak geçen 28 Şubat darbesi 24’üncü yıl dönümünde lanetle hatırlanıyor. Çeyrek asır geçmesine rağmen Müslümanların belleklerinde acı bir iz bırakan postmodern darbe, sayısız mağduriyetler meydana getirdi. Milli iradesinin asker postalları altında kevgire çevrildiği karanlık süreçte; Türkiye cuntacı paşaların oyuncağı haline geldi. Önceki tüm müdahaleler, iç güvenlik ve demokrasi bahanesiyle yapılırken, 28 Şubat’ta doğrudan ülkenin asli unsuru Müslümanlar ve Türkiye’nin bir vatan parçası haline gelmesini sağlayan ‘İslam’ mensubiyeti hedef alındı. İmanlı bir neslin istikbalinin gasp edildiği meş’um darbede, her alanda telafisi mümkün olmayan hasarlar açıldı.
Cuntacılar el ele
Takvim yaprakları 28 Şubat 1997’yi gösterdiğinde, kendilerini Türk milletinden üstün gören bir avuç megaloman cuntacı paşa, Necmettin Erbakan önderliğinde kurulan 54. Hükümeti istifaya zorladı. Vatanın bölünmez bütünlüğünün konuşulması gereken MGK toplantısı, paşaların ego tatmin ettiği ve milletin iradesine tehditler yağdırdığı bir şov alanına döndü. Refah Partisi kapatılırken, merhum Erbakan’a da siyasi yasak getirildi. Tek dertleri Müslümanca yaşamak ve İslami kaideleri benimsemek olan onlarca Müslüman, uydurma gerekçelerle zindana atıldı. Samimi Müslümanların tasfiye edildiği bu süreç, takiyeci FETÖ’cülerin devletin kılcal damarlarına sızmasının önünü açtı.
Sincan’da tankların yürütüldüğü dönemde Genelkurmay Başkanı olan Org. Karadayı’nın darbeden hemen önce, 24 Şubat 1997’de İsrail’e gittiği ve 3 gün sonra Türkiye’ye döndüğü ortaya çıkmıştı.
‘İsrail için yaptık’ itirafı
Darbenin mimarlarından olan emekli Org. Çevik Bir’in ise darbe öncesi ABD’ye, darbenin hemen sonrasında nisan ayında ise İsrail’e bir ziyaret gerçekleştirdiği öğrenilmişti. 28 Şubat darbesinin başrol oyuncuları Karadayı ve Bir’in ABD ve İsrail’e olan yakınlıkları dikkat çekerken, Çevik Bir, 2012 yılında ABD’nin “Middle East Quarterly” adlı dergisine yazdığı makalede, “28 Şubat’ı İsrail için yaptık” itirafında bulunmuştu.
Eğitimde büyük yıkım
İmam Hatip Liselerinin orta kısımları kapatılırken, 8 yıllık zorunlu eğitim getirildi. Başörtülü kızların eğitim hakkı engellendi. Katsayı zulmüyle İmam Hatipler ve Meslek Liselerinin önü kapatılırken, 12 yaş altındaki çocukların Kur’an Kursu’na gönderilmesi yasaklandı.
Ekonomiye de darbe
19 bankanın içi boşaltıldı, Türkiye direkt olarak 60 milyar dolar zarar uğratıldı. Zararın boyutu dolaylı etkileriyle birlikte 200 milyar doları buldu. İç borç 6.6 katrilyondan, 117.3 katrilyona çıktı. Türk Lirası, dolar karşısında yüzde 900 değer kaybına uğrarken, ülke Uluslararası Para Fonu İMF’nin emri altına girdi.
Demokrasi ve insan hakları askıya alındı. Brifingli yargı kararlarıyla hukuka olan güven zedelendi. Devletin kritik kademelerine FETÖ’cüler sızdı. Binlerce Müslüman uydurma delillerle zindanlara atıldı. Yüz binlerce insan fişlenirken, 1043 subay YAŞ kararı ile ordudan atıldı. 1998-2002 arasında 285 bin 886 aile parçalandı.
Kaynak:yeni akit
Yorum Yazın