PKK terör örgütünden kaçan bir terörist Suriye kuzeyinde Akdeniz’e açılacak koridoru Türkiye’nin Zeytin Dalı ile önlediğini dile getirdi. İtirafçı terörist Tel Abyad ile Afrin’i birleştirmeleri halinde bu bölgenin isminin bile hazır olduğunu söyledi.
Suriye kuzeyindeki Kamışlı, Tel Abyad, Harab Işık ve Ayn el-Arab bölgelerinde PKK'nın sözde istihbarat biriminde 3 yılı aşkın süre görev yaptıktan sonra örgütten kaçan 'Rizgar' kod adlı terörist, çarpıcı bilgiler verdi. ABD'nin PKK'ya önce Sincar'dan Afrin'e, sonrasında ise Akdeniz'e uzanan bir koridor vadettiğini söyleyen Rizgar, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarının örgüt içerisinde olağanüstü hayal kırıklığı oluşturduğunu, ayrıca ABD ile de karşılıklı güven kaybı yaşandığını anlattı.
15 kilometre kalmıştı
Rusya'nın yoğun hava desteğiyle 2016 yılı ocak ayında Afrin'den doğu yönüne saldırı başlatan PKK, 55 kilometre ilerleyerek Mınnag, Kefernaya, Tel Rıfat, Umm Huş, Hörbül beldelerini alarak Şeale köyüne ulaşmıştı. ABD desteğiyle Münbiç'ten batı yönünde saldıran teröristler ise 18 kilometre kat etmiş ve Yaşuz, Dendeloğlu ve Ulaşlı köylerini işgal etmişti. Rizgar kod adlı eski PKK'lı, Türkiye'nin Zeytin Dalı Harekâtı'na, kendilerine vadedilen ilk etabın tamamlanmasına yalnızca 15 kilometre kala başladığını, böylelikle ilerleme şanslarının kaybolduğunu söyledi. PKK/PYD/YPG'nin Tel Abyad ile Afrin'i birleştirmesi durumunda bölgede kanton ilan edeceğini ve o kantona da 'Amed' ismini vereceğini ifade eden Rizgar, 15 Temmuz günü PKK karargâhları ve ABD üslerinin sabahın ilk saatlerine kadar teyakkuz durumunda beklediğini belirtti. Türkiye'de darbenin başarılı olması halinde Suriye'deki koridor planının da başarıya ulaşacağı mesajı veren Rizgar, şöyle konuştu:
ABD ve Esed baskısı
"Bölgede DEAŞ üzerinden dengelerin değişeceği bize 2014 yılından itibaren Haseke'yi ziyaret eden ABD'li sivil ve askeri temsilciler tarafından söylendi. Ayn el-Arab (Kobani) saldırısı da dönüm noktası oldu ve PKK/YPG'nin dönemi başladı. O günlerde DEAŞ'ın birkaç saat içerisinde 35-40 köyü tek bir kurşun atmadan teslim etmesi geçekten de yeni bir sürecin başladığını gösteriyordu. Ben Demokratik Suriye Güçleri ve daha öncesinde Burkan el-Fırat'ın oluşumunda aktif görev aldım. Bir yandan ABD, diğer yandan Esed, Arap aşiretlerin bize katılması yönünde aşiret liderlerine baskı ve ikna faaliyeti yürütüyordu. O dönem ABD ile ortak alınan karar neticesinde tabela oluşumlar ilan ettik."
Arap'ı Arap'a kırdırın
"DEAŞ'la başlayan tiyatro sürecinin ilk döneminde PKK ideolojisini bilen, bu uğurda savaşacak terörist sayısı son derece azdı. Arap aşiretlerin katılımıyla oran yüzde 80'e yüzde 20 oranında bizim aleyhimize oluştu. ABD ve PKK yöneticileri, DEAŞ ve sonrasında muhtemel ÖSO savaşında Arapların ön saflara sürülerek Arap'ı Arap'a kırdırın stratejisinde mutabık kaldılar. Bu plan, 2015 yılından itibaren başarıyla uygulandı ve şu an Hacin cephesinde uygulanmaya devam ediyor. Rakka, Münbiç, Haseke bölgelerinde PKK içerisindeki Araplar 10'u aşkın kalkışma düzenledi. Örgüt bu isyanları ABD'nin de desteğiyle kanlı bir biçimde ve dışarıya taşmasını engelleyerek bastırdı. Ancak iki taraf da birbirini bitirmek için fırsat kolluyor. Bu zoraki birliktelik bir gün mutlaka kanlı bir biçimde sona erecek."
Cesetleri yaktık
DEAŞ’ın Ayn el-Arab’ı işgal tiyatrosunun ardından PKK’ya sadece birkaç ay içerisinde 1500’den fazla yabancı militanın katıldığını söyleyen eski PKK üyesi ‘Rizgar’ şu çarpıcı bilgileri verdi: “Bu yabancılardan birçoğu son derece eğitimli askerlerden oluşuyordu. Tel Abyad’dan DEAŞ’ın çekildiği günlerde Güneydoğu’da başlayan hendek sürecine Suriye’den destek timleri gönderilmeye başlandı. Sınırda onlarca tünel kazıldı, Irak üzerinden ikmal hattı oluşturuldu. Öncelikle Sırp, Ermeni, Amerikan, İngiliz ve Fransızlardan oluşan 600 yabancı Diyarbakır, Cizre, Şırnak, Nusaybin, Cizre ve Mardin bölgelerindeki provokasyonlarda görev aldı. Türk güvenlik güçlerinin ablukayı daraltmasıyla birlikte kapana kısılan ve çıkamayan yabancı militanlar örgüt içerisinde paniğe sebep oldu. Daha sonrasında bu bölgelerde tüm ölülerin yakılması talimatı verildi. O günlerde yakılan militan cesedinin sayısı 150’den fazlaydı. Ancak PKK, yabancıların yakınlarına ‘bu olayın Türkiye tarafından yapıldığı’ yalanını söyledi. O şahısların ismine de Ayn el-Arab’da anıt mezarlar inşa ettiler.”
Kaynak: Yeni Şafak
Yorum Yazın