Yakın dönemin en popüler tarihi safsatalarından “Araplar bizi arkadan vurdu” klişesine ilişkin değerlendirmede bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bu yalanı bir kenara bırakmanın zamanı gelmiştir” sözü, tarihçilerden büyük destek gördü. Tarihçiler, “Bizi Araplar değil Batı vurdu.” görüşünde birleşiyor.
Kemalist zihniyetin tarihe sürdüğü kara leke olan Araplar'ın Türkleri arkadan vurduğu yalanı, yeniden gündemde. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TBMM’deki AK Parti Grup Toplantısı’nda “Araplar bizi arkadan vurdu yalanını bir kenara bırakmanın zamanı gelmiştir. Bugün ülkemizde devletimize ve milletimize karşı savaşan terör örgütleri yüzünden nasıl toplumun belli kesimlerini toptan suçlayamazsak, tüm Arapları da itham edemeyiz.” sözleriyle gündeme gelen tarihi safsatayı tarihçilere sorduk. Konunun uzmanları, “Bizi Araplar değil, her fırsatta Batı sırtımızdan vurdu.” görüşünde birleşiyor...
MÜSLÜMANLARI HEDEF ALAN DEVRİMLERİ MEŞRULAŞTIRMAK İÇİN ÜRETİLDİ
Akit’e konuşan tarihçi-yazar Müfit Yüksel, Araplar’ın Türkleri arkadan vurduğu söyleminin Kemalist rejimin devrimlerini meşrulaştırmaya dönük bir argüman olduğunu belirtti. Müfit Yüksel, “Araplar bizi arkadan vurdu söylemi yeni rejim ve sistemi egemen kılmaya, İslam’ı ve Müslümanları hedef alan devrimleri meşrulaştırmaya yönelik bir söylemdi. Ve sürekli bu söylem sakız gibi çiğnendi. Arap isyanın baş aktörü Şerif Hüseyin’in oğullarıydı. 1930’lu yıllarda Şerif Hüseyin’in oğulları Ankara’da ağırlandılar ve o dönemin gazeteleri bunu bir ‘dostluk’ olarak gördü. Peki madem Araplar bizi arkadan vurduysa ve sonrasında bu Araplar ile dostluk kuruldu? Ve neden hâlâ Arapları affetmiyor resmi tarihçiliğimiz?” dedi.
İSYANCILAR ARAPLARI TEMSİL ETMİYORDU
Osmanlı’ya isyan bayrağını çeken dış destekli Şerif Hüseyin’in Arap dünyasında temsil kabiliyeti bulunmadığını aktaran Yüksel, “Ayrılıkçı hadiselerin yaşandığı vetirede Şerif Hüseyin Arapları temsil edecek kadar etkili bir lider değildi. Zaten burada bir ayaklanma varsa küçük bir kesimi kapsıyor. Örneğin Mekke emiri ve İbnülreşid ailesi Osmanlı’nın yanında yer aldı. Öte yandan isyancı Şerif’in ailesinin bir kısmı yine Osmanlı’nın yanında yer aldı. Bunlar da Arap’tı.” diye konuştu.
BAYRAĞIMIZA, VATANIMIZA, BİRLİĞİMİZE KAST EDENLER ARAPLAR DEĞİL HAÇLI BATI’DIR
Osmanlı üzerine önemli eserleri bulunan tarihçi-yazar Şükrü Altın, “Araplar’ın Osmanlı’yı sırtından vurduğunu söylemek tarih ilmine de, akla da, mantığa da aykırıdır. Cumhurbaşkanımız çok önemli bir konuya, Kudüs gibi oldukça hassas bir konu üzerinden değinerek oldukça müspet yaklaşım sergilemiştir. Evet, ‘Araplar bizi arkadan vurdu’ söylemi tarihi safsatadır. Bunu yönümüzü Batı’ya dönmemiz için söyleyenler ayrıca gaflet içerisindedirler. Bizi arkadan vuran, vatanımıza, bayrağımıza, toprağımıza, malımıza, namusumuza, onurumuza, birliğimize kast eden her zaman Haçlı Batı olmuştur. Bu tarihte de böyleydi, şimdi de böyle. Batılı haydutları dost belleyip Arap kardeşlerimize sırt dönmek tarihi olduğu kadar stratejik de bir hatadır.” dedi.
LAWRENCELER KIŞKIRTTI, ŞERİF HÜSEYİNLER KUKLALIK YAPTI
Şerif Hüseyin isyanındaki İngiliz casus ‘Arabisyanlı Lawrence’in önemli bir rol oynadığını hatırlatan Şükrü Altın, “Kardeşlerimizi Lawrence ve beraberindeki cosuslar kışkırttı. Şerif Hüseyin gibi kuklaları da kullanarak çevre kazandılar. Aynı oyunlar günümüzde de yok mu? Var. O dönemde CHP zihniyetini doğuran İttihat ve Terakki iktidarının da balkanlar ve Arap coğrafyasında yaptığı yanlışları gözardı edemeyiz. Türkçe dayatması gibi, Arap aşiret liderlerini sebepsiz yere idam etmeler gibi sayısız yanlış sonucu gönlü zayıf kardeşlerimizin öfkesini toplamıştır. Ancak bu hiçbir zaman genele yayılmamıştır.” ifadelerini kullandı.
ARAPLAR BİZE HEM DUA GÖNDERDİ, HEM DE ASKER
Tarihçi Altın, sözlerini şöyle sürdürdü: “İstiklal harbinde Anadolu insanıyla göğüs göğüse çarpışan Araplar vardı, Çanakkale’yi geçilmez kılan Araplar vardı, bizlere dualarını gönderen Arap analarımızın yanı sıra maddi anlamda yardım gönderen binlerce Arap kardeşimiz vardı. Bunları yok sayarak ‘Araplar bizi arkamızdan vurdu’ demek tarihi bir söylem değil, ideolojik bir safsatadan ileriye gitmez.”
Yorum Yazın