Basın; belli bir coğrafyada ve zamanda süreli ve periyodik olarak yayımlanan gazete, dergi, bülten vb. basılı yayınların bütünü. Haberlerin dağıtım alanı ve içeriğine göre yerel/bölgesel basın, yaygın/ulusal basın ve uluslararası basın ayrımı yapılmaktadır.[1]Basını milletin sesi, bir okul, bir yol gösterici olarak kabul eden Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK bu konuda şunları söyler: ‘‘Matbuat milletin umumî sesidir. Bir milleti tenvir ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hulâsa bir milletin hedefi saadet olan istikamet-i müşterekede yürümesini teminde matbuat, başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir.’’ Kitle iletişim araçlarının genel adı olan basın ya da medya aynı zamanda topluluklara bilgi aktaran, verdiği habere göre gündem oluşturan, bilgilendirme, yönlendirme, hakemlik yapma, eğlendirme, uyarma, eğitme ve farkındalık yaratma gibi birçok görevi de yerine getirmektedir. Bu görevleri yerine getiren basın, diğer bir tarafta elindeki iletişim gücünün kudreti ile okuyucularını ya da takipçilerini yönlendirme veya karar vermesine sebep olma konusunda en etkili araçtır. Yeni yüzyılda özellikle iletişim teknolojisi alanındaki hızlı gelişmelerle birlikte insanlar arasındaki mesafeler giderek ortadan kalkmakta, dünya neredeyse tamamıyla birbirlerinden haberdar olma pozisyonuna sahip olmuş durumdadır. Görüldüğü gibi basın, kelimeleri kullanarak yeni düşünceler üretebilmekte ve bu düşünceleri okuyucuya, topluma aktarabilmektedir. Bunu aktarırken de atasözlerinden, sloganlaşmış söylemlerden ve yeniden oluşturduğu bağdaştırmalardan faydalanarak belli bir düşünce ve görüşün tutumunu yansıtan çarpıcı, anlamlı ve kısa cümlelerle, kolay anımsanabilen ve algılanabilen, çoğu zaman bir veya iki kelimeden oluşan manşetlerle kamuoyunun eğilimini belirlemeye çalışmaktadır ve bunda da bizim gibi ülkelerde çoğu zaman başarılı olmuş ve olmaktadır.[2]Basın, günümüzün en önemli uğraşlarından biri olmuştur. Bu bağlamda hızla gelişen teknoloji de basının tüm alanlarını derinden etkilemektedir. “Basın ve kitle iletişim araçlarının dilinin etkin olmasının nedeni sadece verilen fikrin gücü değil, daha ziyade fikrin yüklendiği kelimelerin gücüdür” der W. Haakes[3]. Basın, kitlesel bir hareket ya da kitlesel bir ortak düşünceyi geliştirme, olayların ve gelişmelerin doğru bir şekilde sunularak kamuoyunda doğru bilgilendirmenin yapılması için hassasiyetin en üst perdede olduğu zamanı kollamaktadır. Basın dilinin etkileri yalnız siyasi, eğitim, sağlık, sosyal etkileşim ve iş yaşamı ile sınırlı değildir. Hemen her alanda son derece önemli değişimlere neden olmaktadır. Özetle, toplumsal her alanda basın dili kullanımı yaygınlaşmakta, iletişim araçlarını ve diğer süreçleri değiştirmektedir. Basın dili, konuşma dili değildir ama yazıldığı halde tam ve kâmil manada yazı dili de değildir. Çünkü yazı dili hayatı ve kâinatı, insanı ve dünyasını hem gerçek hem itibarî zeminde bütün cepheleri ve bütün çehreleriyle tasvir ve tahkiye eder. Basın dili bu kadar geniş ve bu kadar sınırsız değildir. Basın dili itibârî dünyadan uzak durur. Yazı dili gibi hayatı ve kâinatı, insanı ve dünyasını sadece gerçek zeminde ve belli cepheleriyle bildirmek, aktarmak, yansıtmak başka bir deyişle takdim eder. Basın dili konuşma ve yazı dilinin imkânlarıyla hayat bulan hususî bir ifade ve takdim dilidir. Basın dilinin hakikati takdim etme gibi bir işlev ve hedefi vardır. Basın dili takdim ettiği hakikati her türlü iddiadan uzak bir tutum ve üslupla takdim ettiğinde bile bir şekilde ikna ve kandırma işlevi yüklenebilmektedir. Çünkü gündemi elden geldiğince doğru bir şekilde aktarmak niyetiyle yazan gazetecinin ifade vasıtası olan basın dili, takdim ettiği hakikatin saflığına ve gerçeği yansıttığına okuyucuyu inandırmak ve yazdığını sonuna kadar okutmak gayesini gütmesi bir ikna ve kandırma işlevine dönüşebilir. Basın dili nitelikli olmak zorundadır, ortalama kültür dilinin altında bir seviyeye düşemez. Okuyucu ile arasına mutlaka bir nezaket ve saygı mesafesi bırakmak zorundadır. Basın dilinin tek gayesi haberin hakikatini okuyucuya ulaştırmaktır.[4]Basın dili hassas olduğu kadar iki tarafı da keskin bir kılıç gibidir. Basın dili, kendini bilmez kalemler elinde olduğu zaman sadece bir zümreyi, kitleyi değil, neredeyse toplumun tamamına zarar verebilir. Özetle basın dili günlük yaşamda konuşma, resmi alanda yazı ve öğrenim hayatında eğitim dilinden daha önemlidir. Çünkü basın dili öyle bir dil ki, hayatın her alanına dokunmakta ve diğer dillerin yolunu yön verecek bir güce sahiptir. Dil vardır, yılan dili gibi tıslar; ne zaman zehrini boşaltacağını fark etmezsiniz. Bir başka dil de vardır ki, yılanı deliğinden çıkarır. İşte basın dilli öyle bir dil olmalı ki; kişi için vicdanının doğru dediği şey, hak edene hak ettiğini yazan kalem, ehil olmayana haddini bildiren ses olmalıdır. Son söz yerine; özgür basın, insanoğlunun sonsuzluk özlemidir. O özlem öyle bir özlem ki; yaklaştıkça uzaklaşan, işte tamam budur özgür basın dediğinde ise yine eksik ile baş başa kaldığın bir idealdir. Bundan olsa gerek bu arayış sonsuza kadar devam edecektir.
Dr.İmbat MUĞLU
[1]https://ansiklopedi.tubitak.gov.tr/ansiklopedi/basin erişim tarihi: 05.05.2025
[2] chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/289657 erişim tarihi: 08.05.2025
[3]HAAKES, W., Die Sprache der Massenmedien, in: Publizistik 7, 1962,
[4]chrome-extension://efaidnbmnnnibpcajpcglclefindmkaj/https://www.cag.edu.tr/uploads/site/lecturer-files/aet-216-basin-dili-uzerine-bazi-dikkatler-ozarslan-2013-RCY1.pdf erişim tarihi: 09.05.2025
Yorum Yazın