Türkiye’deki İslam karşıtlığı 20 araştırmacının 2 yıllık çalışmalarıyla ortaya konuldu. Ayrımcılıktan beslenen 3 mizah dergisi mercek altına alındı. İslamiyet’i yüzde 92 oranında olumsuz tasvir eden dergilerde Müslümanlar terörist, sapık ve sevimsiz yansıtıldı. Bu durumun Türk sinemasında da benzer şekilde işlendiği görüldü.
Müslüman karşıtı ayrımcılık, 20 araştırmacının 2 yılı aşkın sürede hazırladığı kitapta mercek altına alındı. Mizah dergilerinin karikatürlerde kullandığı dini görsellerin yüzde 92’sinin ‘olumsuz’ yansıtıldığı ortaya çıktı. Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Enes Bayraklı ve Araştırmacı-Yazar Oğuz Güngörmez imzalı ‘Türkiye’de İslamofobi’ adlı kitapta, Türkiye’de siyaset, iş başvuruları, mizah dergileri, sinema, eğitim, sosyal medya, geleneksel medya gibi birçok alanda Müslüman karşıtı ayrımcılık mercek altına alındı. 2 yılı aşkın sürede hazırlanan ve 20 araştırmacının katkı sağladığı kitapta Müslümanlara yönelik ayrımcılıkların hangi alanlarda ve ne seviyede oluştuğu gözler önüne seriliyor. Araştırmacıların her biri farklı bir konuyu ele alıyor.
Kitaptan bazı detaylar şöyle:
MİZAHTAN BESLENİYORLAR
Mizah mecralarında sürekli beslenen olumsuz İslam ve Müslüman temsili de İslamofobik tutumu gösteriyor. Ekşisözlük platformu üzerinde yapılan incelemede, Türkiye’de sosyal medyada Müslümanlara yönelik kin ve nefretin boyutu görülüyor. Türkiye’de İslamofobi endüstrisinin en önemli aracı olan medyanın bu konudaki misyonuna dikkat çekiliyor.
Mizah dergilerinde karşılaşılan karikatürlerde din adamı imajı altında vahşi görseller ön plana çıkarılıyor. Üç mizah dergisinin (Penguen, Uykusuz ve Leman) 2014 yılında yayımlanmış tüm sayılarında 25 bin 600 karikatürün 443 tanesinde yani yüzde 1,7’sinde İslami gösterge bulundu. Bunların yüzde 91,9’u olumsuz. Müslüman karakterler yüzde 9,4 oranında terörist, sapık gibi illegal formda yüzde 12,3’ü ise çirkin ve sevimsiz olarak tasvir ediliyor. Yüzde 32’sinde dinî inanç ve ibadetler alaya alınıyor. Türk sineması da İslam dinini ötekileştirerek, İslamofobik tavra projeksiyon tutuyor.
Kitapta bunların yanı sıra İslamofobinin psikolojik boyutu da ele alınıyor. İslamofobik tutumlarda insanları korkutan obje ya da durumdan ziyade aslında yüklenen anlam olduğu tespitini yapılıyor. İslamofobik söylemler ve tavırlar Türk modernleşme sürecinde kendini sosyal, kültürel ve edebi alanda yoğun şekilde gösterdi. Türk modernleşmesinin izlerini taşıyan Tanzimat dönemi Osmanlı romanları, sosyal değişmeye odaklanan birçok içeriğe yer verdi.
15 TEMMUZ’A İSLAMOFOBİK DİL
Oryantalizm (Batı’nın kurguladığı Doğu) İslamofobiden, İslamofobi de oryantalist söylemlerden besleniyor. Sadece Batılılar arasında değil, Müslüman toplumlarda yaşayan bazı Müslümanlar da bu söylemleri benimsiyor. Batılıların gözündeki canavar Müslüman algısı artık Müslüman ülkelerde de yaygınlaşıyor. Batı medyasında 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili haberlerde İslamofobik dil kullanılıyor. 15 Temmuz’un Avrupa ve Amerika medyasında yansımalarına bakıldığında darbenin hem Türkiye hem de Batılı ülkeler için bir fırsat ve kazanç olduğunu belirtiliyor.
Bunlardan birisi olan Fox News’ten Ralph Peters ‘Türkiye’nin son umudu da ölüyor’ başlıklı yazısında; “Cuma gecesi başarısızlıkla sonuçlanan darbe, Türkiye’de hükûmetin İslamlaşmasını ve toplumunun yozlaşmasını durdurmaya yönelik son umudu oldu. Refleks olarak Batılı liderler, anlamayı reddettikleri bir darbe girişimini kınamak için acele ettiler. Onların ödülü, Avrupa’nın kapılarında zehirli bir İslamcı rejim olacak...” şeklinde çok açık bir yorum yaptı. Darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra da bir açıklama yapan Peters, “Eğer darbe başarılı olsaydı İslamcılar kaybedecek, biz kazanacaktık” itirafında bulundu. 28 Şubat sürecinde İslam’ın kamusal görünürlüğünü özel alana hapsetmek için uygulanan politikalar da İslamofobik tutumun oluşmasına neden oldu.
Ayrımcılıkta giyim mağazaları ilk sırada
- Türkiye’de iş başvurularında başörtülü kadınlara yönelik ayrımcılık konusu araştırmanın bir diğer konusu oldu. 116 mağdur ile yapılan anket sonucunda başörtülü kadınların özellikle bazı sektörlerde yaşadıkları ayrımcılıklar ve mağduriyetler gözler önüne seriliyor. Katılımcılar iş görüşmelerinde belirgin şekilde ayrımcılığa maruz kaldıklarını söylüyor. Tekstil sektöründe ve özellikle giyim mağazalarında başörtüsü ayrımcılığının oldukça yaygın olduğu belirtiliyor. 2019 yılında bir gazeteye gelen şikâyet telefonundan sonra gazete muhabirinin çeşitli giyim firmalarını gezerek iş başvurusu yapmak istediğini belirtmesi üzerine söz konusu ayrımcı tutum gözler önüne serildi. Dört farklı giyim mağazasına başvuru yapmak isteyen başörtülü muhabir, “başörtülü, kapalı, tesettürlü eleman çalıştırılmadığı” şeklinde geri dönüşler aldı.
Kaynak:yeni şafak
Yorum Yazın