Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz ve İnsan Hakları Paneli'nde konuştu. Erdoğan, "Darbecilerin tamamı çatışmalarda öldürüldü, yani karşılarındakini öldürmeye çalışırken ölüp gitmişlerdir. Darbeciler tarafından şehit edilen, yaralanan, özgürlükleri kısıtlanan vatandaşlarımıza gösterilmeyen ilgi ve sevgi darbeciler için en üst düzeyde sergilenmiştir." dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
15 Temmuz gecesi alçakça şehit edilen 250 vatandaşımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Darbecilerin kurşunlarıyla tankların paletleri altında, helikopterlerin ateşiyle, uçakların bombalarıyla yaralanan tüm gazilerimize Allah'tan sağlık ve afiyetler diliyorum. Tarihi kıyama fiilen iştirak eden, kalbiyle ve dualarıyla destek veren her bir vatandaşıma şükranlarımı sunuyorum. Türkiye'nin her köşesinde ülkesini, milletini korumak için 29 gece boyunca demokrasi nöbeti tutan milyonların her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
MİLLETİMİZ ÖLÜM KUSAN TANKLARIN ÜZERİNE ÜZERİNE GİTTİ
Az önce 100 biin üzerinde hatm-i şeriflerin duasını yaptık. şehitlerimizi unutmadık, inşallah unutturmayacağız. Dün aynı şekilde şehitlerimizin yakınları ve gazilerimizle kongre merkezinde bir arada olduk. Gerek ekranda gerekse oradaki sunumlarla unutmadık unutturmayacağız. Milletleri millet yapan semboller 15 Temmuz gibi karanlığa ve karanlığın aydınlığa döndüğü kanlı saldırının sinelerde söndürüldüğü zaferle sona erdirdiği hadiselerden ortaya çeker. Türk Milleti Çanakkale ve Kurtuluş Harbi'nden 1 asır sonra mazisi ve atisi arasındaki irtibatı tekrar ve daha güçlü şekilde tesis ettiği vaka ile karşılaşmıştır. Ellerindeki modern savaş araçlarıyla şiddetli şekilde milletin üstüne gidip, sokakları meydanları kuşatıp kısa sürede ülkeye el koyacaktı. Ama başaramadılar. Milletimiz üzerine üzerine gitti. Ölüm kusan silahları görünce saklanmak bir yana darbecilerin yakasına yapıştı. Helikopterlere ve uçaklara baş kaldırdı. Hiç beklemedikleri bu tepki darbecilerin planlarını bozdu, morallerini çökertti.
BEN SENİ DAHA ÖNCE ÇAĞIRDIM! GELİNCE NE OLACAĞINI BİLİYORSUN...
Utanmadan "Amerika bana müsaade ederse Türkiye giderim" dedi. Seni ben çağırdım, gelmedin. Buraya gelince ne olacağını biliyorsun. Bütün bunlara hiç acımadan adımı atanları biz millet olarak affetmeyeceğiz. İnanıyorum ki Allah bütün bu şehitlerimizin hesabını da intikamını da soracaktır ve alacaktır.
KILIÇDAROĞLU BELEDİYE BAŞKANININ EVİNDE ÖRTÜLÜ DARBEYİ SEYRETTİ!
Kılıçdaroğlu örtülü darbeyi Bakırköy Belediye Başkanı'nın evinden izledi. Nasıl örtülü darbeyse. Gel VIP'e orada sor, tankların çekildiğini öğren, iş tuttuğu tanklar oradan çekildi, oradan belediye başkanının evine gitti. Neymiş oteller kapalı olduğu için otellerde yer bulamadı beyefendi. Örtülü darbe, kahve, çay birada onlar bir tarafta örtülü darbeyi izliyor. Hayatı yalan! Hayatı yalan! Bunlarda dürüstlük yok. Hiçbir zaman doğru konuşmadı bunlar ve doğru olmadı. Bu Türkiye'nin daha önce gördüğü 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat'tan çok farklı bir darbe girişimiydi.
1 DOLARA TESLİM ALINAN TAŞERONLARLA GERÇEKLEŞTİRİLMEYE ÇALIŞILAN İŞGAL GİRİŞİMİ
Menderes'te böyle bir tepki koyamadı milletimiz. Ama burada çağrımıza anında elhamdülillah bu millet cevap verdi. Çanakkale'de boğaza dayananlar ne istiyorsa, ardından İzmir'den Ankara önlerine kadar vatanımızı işgal edenlerin amacı neyse 15 Temmuz'un gayesi oydu. 15 Temmuz 1 dolara satın alınan taşeronlarla gerçekleştirilmeye çalışılan bir işgal girişimiydi. 15 Temmuz aynı zamanda insan haklarının ağır şekilde ihlal edildiği bir eylem.
HUKUK DEVLETİ OLMASAYDIK İÇERİDE DEĞİL ÇUKURLARDA OLACAKLARDI
Darbecilerin gösterdiği vahşet ve dökülen kan hainlerin asıl planını ortaya koymuştur. O gece vatandaşlarımızdan 250 kişi şehit olurken darbecilerden 35 kişi ölmüştür. Türkiye hukuk devleti olmasaydı şu andaki hainler cezaevinde değil rastgele açılmış çukurlarda yatıyor olurdu. Batı, ikide bir bize gelip soruyorsunuz. İşte bu kadar kişi cezaevinde yatıyor, bu sayılar nedir? Bunu soracağına darbecilerden kaç kişi öldü veya öldürüldü bunu sorsana! Benim 250 kardeşim şehit oldu, darbecilerden 35 kişi öldü.
TÜRKİYE'NİN EN ÖNEMLİ SORUNLARINDAN BİR TANESİ DE 657'DİR
Türkiye'nin en önemli sorunlarından bir tanesi de 657'dir. Bu 657'nin de bir mutabakat sağlanabilse, aynen Batı'da olduğu gibi 657'nin memur işçi ayrımı olarak değil tamamıyla çalışanlar olarak değiştirilmesi lazım. Bu olduğu zaman zaten çok daha isabetli adımların atıldığını göreceğiz.
DARBECİLERİN TAMAMI ÇATIŞMALARDA ÖLDÜ
Darbecilerin tamamı çatışmalarda öldürüldü, yani karşılarındakini öldürmeye çalışırken ölüp gitmişlerdir. Darbeciler tarafından şehit edilen, yaralanan, özgürlükleri kısıtlanan vatandaşlarımıza gösterilmeyen ilgi ve sevgi darbeciler için en üst düzeyde sergilenmiştir.
DEDİM Kİ ONLAR GAZETECİ DEĞİL PROVOKATÖR
Batılı hükümetlerin yetkililerinden, kurum temsilcilerinden öldürülen, hakları ihlal edilen vatandaşlarımızla ilgili samimi, en küçük bir üzüntü beyanı, endişe belirtisi duymuş değiliz, maalesef. Buna karşılık cezaevi şartlarıyla ilgili sayısız taleple karşılaştık, karşılaşıyoruz. İkide bir sorduklar bu. Maktüllerin değil de katillere gösterilen bu anlayış açıkçası bizi üzüyor. Böyle bir insan hakları anlayışını kabul etmiyoruz. 15 Temmuz arefesinde biliyorsunzu Büyükada'da otelde proje çalışmalarını yürüttüler, aynı şekilde adada geldiler proje çalışmalarını yürüttüler. Polisimiz oraya yaptığı baskında bunları yakalayınca son G-20 toplantısında buna bunu soruyorlar. İstanbul'da gazetecileri tutukladınız diyorlar. Onların gazeteci olduğunu kim söylüyor, onlar ajan provokatör dedik. Baskında masalarının üzerinde ne tür haritalar ve projeler olduğunu polisimiz tespit etti.
TÜRKİYE'Yİ ŞİKAYET EDEN BİR ANA MUHALEFET ZAAFIMIZ VAR
Amerika'ya FETÖ ile ilgili 85 koli teslim ettik. Adalet Bakanımız gitti bunları kendilerine anlattı. Bir netice yok. Hani nerede insan hakları? Kusura bakmayın bizde de yargı var. Yaşadığımız darbe teşebbüsüne ve terör saldırılarına rağmen insan haklarından, özgürlüklerinden taviz vermeyen bir ülke olduğumuzu Türkiye'yi yakından tanıyan vicdan ve ahlak sahibi herkes bilir. İdeolojik saplantıları, siyasi ihtirasları sebebiyle Türkiye'yi dış dünyaya şikayet eden bir ana muhalefet zaafımızın bulunduğunu söylemek isterim.
BÜTÜN HUZURSUZLUKLAR BİTTİĞİ ZAMAN OHAL'İ KALDIRACAĞIZ
Daha demokratik, daha özgür, daha müreffeh bir Türkiye yolunda attığımız adımlarla vatandaşlarımıza yönelik tüm ayrımları ortadan kaldırdık. İnsanı yaşat ki devlet yaşatsın felsefesiyle çalışmalarımızı yürüttük. Şimdi bize "OHAL'i ne zaman kaldıracaksınız" diyorlar. Bütün bu huzursuzluklar bittiği zaman OHAL'i kaldıracağız. Terörle mücadelede hedefe ulaştığımız zaman OHAL'i kaldıracağız.Bunlar bitmeden kimse bizden OHAL'i kaldırmayı beklemesin. Fransa'da devlete darbe mi yaptılar? Hayır! Teröristler 15-20 Fransız vatandaşını öldürdü. Bizde bugüne kadar 40 bine varan vatandaşımızı kaybettik. Kimse bunu sormuyor. 15 Temmuz'da devlete darbe yapıldı. Bu girişime karşı beyefendiler bizden OHAL'in kaldırılmasını bekliyor.
TERÖRÜN ÜZERİNE GİDİYORUZ ONLARIN ANLAYACAĞI DİLDEN KONUŞUYORUZ
İktidara geldiğimizde "OHAL'i kaldırın" dediler. O zaman Abdullah Bey Başbakan ben genel başkanım. Kaldırdık da ne oldu, terör bitti mi? Hayır! Şimdi yoğun bir şekilde terörün üzerine gidiyoruz, onların anlayacağı dilden onlarla konuşuyoruz. Tendürek, Cudi, Gabar, Bester Deresi, Kandil'de aklınıza neresi gelirse bütün buralarda asker, jandarma, polis, güvenlik güçlerimiz dağ taş demiyor. Ve sonuna kadar bu işi aynen bu şekilde götüreceğiz ve Allah'ın izniyle buradan neticeyi alacağız.
TÜRKİYE'Yİ TACİZ EDENLERE BEDELİNİ AĞIR ÖDETİRİZ
Fırat Kalkanı Harekatı'nda nasıl başarılı neticeyi aldıysak aynı şekilde içeride başarılı neticeyi almaya devam edeceğiz. Kim ki Türkiye'yi taciz ediyorsa bilsin ki, anında angajman kuralları uygulanır ve onlara ağır ödetiriz. Taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalarla, kanunlarımızda ve diğer mevzuatımızda yaptığımız düzenlerle Avrupa standartlarında değil onların ötesinde bir insan hakları kurduk. Biz onların önündeyiz. Hamburg G-20 zirvesinde gördük rezaleti. Her taraf yakıldı yıkıldı. Antalya'da nasıl bir G-20 zirvesi yaptık, herkes gördü. Bize açık açık "Antalya başkaydı" diyorlar. İşte görün, anlayın.
SOKAĞA ÇAĞIRINCA NE OLDU? 53 KÜRT KARDEŞİM ÖLDÜ
Vatandaşlarımızın talebi doğrultusunda medyadan kamu hizmetlerine kadar farklı dil ve lehçe sınırlamalarını ortadan kaldırdık. Ey benim Kürt kardeşim! Biz gelmeden önce haklar noktasında ne durumundaydın? Ana evladıyla Kürtçe konuşabiliyor muydu? Seçim kampanyalarında Kürtçe konuşabiliyor muydun, bildiri kullanabiliyor muydun? Biz geldik bunun önünü açtık. Bunun kadri kıymetini terör örgütünün desteklemiş olduğu siyasi hareket anlamadı, bilmedi. 83 milletvekilini çıkardığı anda zannetti ki Türkiye benim olacak. Hemen sokağa çağırdı. Şimdi birisi daha sokağa çağırıyor. Sokağa çağırdı da ne oldu? 53 Kürt kardeşim öldürüldü. Bunun hesabını nasıl yapacaksın?
YÜKSEKOVA'DA HAVALİMANI YAPTIK BOMBALADILAR
Şimdi yurtdışındalar, maaş alıyorlar. Hak mı peki bu? Benim Merve kardeşimi meclis'te "atın bu kadını" diyen şimdi ebedi alemde olan zatı hatırlayın. İşte bunların hepsi CHP zihneyit. Biz istedik ki hakikaten bu ülkede herkes gelsin barış için neyse biz bu hakları ona verilim. En modern hastaneleri biz oralarda yaptık. Havalimanı yaptık. Yüksekova'da havalimanı yaptık. Orayı havan topuyla bombardıman ettiler. Aynı şekilde Iğdır, Ağrı, Kars'ta havalimanlarını yaptık. Bizde ayrımcılık yok. İnsan haklarının kadri kıymetini bilen bizdik.
RABİA İŞARETİNİ YAPINCA KILIÇDAROĞLU RAHATSIZ OLUYOR
Ben rabiayı yapınca Kılıçdaroğlu bundan rahatsız oluyor, bir terör örgütünün işaretini yapıyor diyor. Bunu bilmiyor. Bu rabiadır, bu dörttür. Dörtte ne vardır, vatan, devlet, bayrak ve millet vardır. Bunu öğren. Bugün sözde adalet yürüyüşünü yapan muhalefetin geçmişinde tarihimizin en insan hakları ihlalleri ile bunlara verdiği desteklerle doludur. Bunlar Menderes ve iki arkadaşı ipe gittiği zaman alkışlayanlardan değil miydi? AK Parti olarak bizi kapatma girişiminde o zamanki genel başkanı, şu anda milletvekili ne diyordu: Ankara'da yargıçlar var, diyordu. Hayatları hep böyle geçmiş...
YÜRÜYÜŞÜNÜ DE YAPTIN MİTİNGİNİ DE YAPTIN
28 Şubat'ta belki de dünyanın en barışçıl eylemine şahit olduk. Elele başörtüsü zulmüne tüm Anadolu'yu dolaşacaktı. CHP o zaman mazlumların yanında değil zalimlerin yanında saf tutmuştu. Bugün Ankara'dan İstanbul'a devlet korumasında yürüyenlerin adalet, insan hakları konusunda yaptığı eleştirilerin hiçbir karşılığı yoktur. Böyle bir güvenlik ortamını hiçbir zaman size kimse sağlamazdı, ama biz sağladık, farkımız bu. Yürüyüşünü de yaptın rahatça, mitingi de yaptın rahatça. Bak şu anda OHAL var. OHAL olmasaydı başka şeyler de olabilirdi. Bak bunları yaptın, acaba bir teşekkür geldi mi? Gelmez onların kitabında yok. Bu partinin darbeler karşısındaki tavrını da biliriz. Şayet böyle kara bir sicile sahip olmasalardı.
Yorum Yazın