Sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi sanık eski Tuğgeneral Murat Aygün, komutanı olduğu 58. Topçu Tugayında 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan eylemlerden kendisinin sorumlu olduğunu belirterek, Bora füzelerinin bataryalara yüklenmesi emrini verdiğini kabul etti.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığında yaşanan eylemlere ilişkin 330 sanığın yargılandığı davaya, sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi sanık eski Tuğgeneral Aygün'ün savunmasıyla devam edildi.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki duruşmada sanık Aygün, dün başladığı savunmasını kaldığı yerden sürdürdü.
Darbe girişimi sırasında Ankara'nın kritik kavşak ve yol güzergahlarında kontrolü sağlamaları için askerlere emir verdiğini, bu konudaki bütün sorumluluğun kendisinde olduğunu belirten Aygün, "Personelin dışarı çıkmasında sorumlu benim ama onları kandırarak çıkarmadım. Kimseye zarar vermediler, ateş etmediler. Polis ya da sivil halka ateş açmaları şeklinde emir vermedim." iddiasında bulundu.
15 Temmuz'da Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Merkezinden arandığını, kendisine ülke genelinde muhtemel bir terör saldırısına karşı önlem alındığı bilgisinin verildiğini söyleyen Aygün, daha sonra darbe sanığı eski Genelkurmay Personel Plan Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç ile yaptığı görüşmede de benzer bir bilgi aldığını savundu.
İlerleyen saatlerde Genelkurmaydan Ankara'nın önemli kavşak ve yol güzergahlarını gösteren bir haritanın gönderildiğini ifade eden Aygün, sıkıyönetim ilan edilmesiyle haritada belirlenen 12 noktanın 240 personel tarafından, Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme protokolü kapsamında tugay askerleri tarafından güvenlik maksadıyla tutulması emrini verdiğini söyledi.
Askerlerin güvenlik maksadıyla kışla dışına çıkarıldığını öne süren Aygün, şöyle devam etti: "Bu darbeyi planlayanların, Genelkurmay Başkanını rehin alacakları, polis özel harekatı bombalayacakları, halka tanklarla ve taarruz helikopterleriyle ateş edecekleri aklıma gelmezdi. Böyle bir şey olacağını bilseydim bu işin dışında olurdum. Cumhurbaşkanımızın çağrısının üzerine yaptığımız işin yanlış olduğunu anladım. 01.00'den itibaren dönme iradesini ortaya koydum. Ancak dönüşte trafiğin yoğunlaşması, halkla karşı karşıya gelinmesi bunu hemen mümkün kılmamıştır. Bu süreçte birliğim bırakın bir tek sivile ateş etmeyi, silah bile doğrultmamıştır. Biz tugay olarak geri dönerken darbeciler faaliyetlerine yoğun olarak devam ediyordu."
- "Füzelerin yüklenmesi emrini ben verdim"
Darbe gecesi 240 kilometre menzilli Bora füzelerinin bataryalara yüklenmesi emrini verdiğini kabul eden Aygün, birliklerin büyük bir kısmının dışarı sevk edilmesi üzerine tugayda oluşabilecek güvenlik zafiyeti karşısında sanık eski Yüzbaşı İsmail Dumlupınar'a iki bataryanın hazır edilmesi talimatını verdiğini ifade etti.
Aygün, "Önleyici tedbir olarak birliğin cephanelik bölgesinin emniyetinin sağlanmasını istedim. Bu nedenle Yüzbaşı Dumlupınar'a 'İki bataryaya füze yüklüyorsun ve beni bekliyorsun' dedim. Sadece yükleme yapmalarını istedim. Bu, atış yapmak için 'Hazırlık yapın' emri anlamına gelmez. Eğer öyle olsaydı, atış yapılacak yerin koordinatları gerekiyordu. Füzelerle atış yaptırma niyetim olsaydı bunun için Yıldırım Bataryası'nı kullanırdım." savunmasını yaptı.
Füze Okulundaki Fırtına obüslerinin Ankara'ya götürülmesi için çekici gönderdiği konusuna da açıklık getirmek istediğini dile getiren Aygün, "Albay Gazi Güngör Karslı'yı arayarak, 'Sizden Ankara'ya obüs gidecekmiş' dedim. O da 'Bilgim yok' deyince ben de uzatmadan kapattı. Bunun üzerine çekiciyi kullanan astsubaya 'Git Füze Okulunda durumu koordine et.' dedim. Bunun üzerine o da araçla hemen gitmiş. Karslı ile görüşmem Cumhurbaşkanının konuşmasından önceydi. Daha sonra çekicinin boş bir şekilde tugaya gelmesi emrini verdim." iddiasında bulundu.
- "Selaların değil, anonsların susturulmasını istedim"
Polatlı Merkez Camisi'nden okunan selaların susturulmasına yönelik bir girişiminin olmadığını, selalarla birlikte halkı sokaklara çağıran anonsların susturulması için Yarbay Abdülkerim Ceyhan'ı görevlendirdiğini ifade eden Aygün, "Yarbay Ceyhan'a 'Git hocayla konuş, personelimiz dışarıda kalmış, bir müddet anons yapmasınlar.' dedim. Bu sırada uzman çavuşların araçla camiye götürüleceklerini bilmiyordum. Yarbay gitmiş konuşmuş, üzüldüm çünkü kendisini epey bir hırpalamışlardı." diye konuştu.
İlerleyen saatlerde birliklerin karargaha dönmesi için emir verdiğini savunan Aygün, Kara Kuvvetleri Komutanlığında görevli sanık eski kurmay Albay Bilal Akyüz'ü arayarak, "Komutanlara söyle biz bu işin içinde yokuz, biz teslim olacağız." dediğini aktararak, "Bu işin emir komuta zinciri içinde yapıldığını düşünüyordum." ifadesini kullandı.
Savunmasını tamamlayan Aygün'ün çapraz sorgusuna geçildi.
Yorum Yazın