Daha önce “Obez devletten kurtulmalıyız” diyen Erdoğan “657 olduğu sürece, bürokraside köklü düzenleme yapamazsınız. Sadece birini bir yerden alır başka bir yere koyabilirsiniz” ifadelerini kullandı. Balıkesir Belediye Başkanı’nın “tehdit” iddiasıyla ilgili de “Bize bu yönde ulaşan bir bilgi yok. Ancak bir tehdit varsa bizi pekâlâ arayabilirdi, biz de kendisini yalnız bırakmazdık” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hiçbir belediye başkanının layüsel olmadığını belirterek “Ben de belediye başkanlığı yaptım, 4 buçuk yıl sonra beni de okuduğum şiirden dolayı içeri aldılar, yargıladılar. Öyle veya böyle, içeri girdik” dedi. Azerbaycan ziyareti sonrası uçakta gazetecilerin gündeme dair sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, özetle şunları kaydetti:
Siz AK Parti Genel Başkanı olarak, teşkilattaki metal yorgunluğu gerekçesiyle bazı değişiklikler yaptınız. Bürokrasi konusunda da ciddi şikâyetler var, bu noktada da bir takım adımlar atmayı düşünüyor musunuz?
Bürokrasiye dediğiniz türden bir çeki düzen verebilmek, 657 ile bağlantılı bir konudur. Bu 657 var olduğu sürece, siz bürokraside arzu edilen türden köklü düzenlemeler yapamazsınız. Sadece birini bir yerden alır başka bir yere koyabilirsiniz. O da köklü bir düzenleme anlamına gelmez. Gerçek manada bir düzenleme, 657’nin tepeden tırnağa değiştirilmesiyle mümkün olabilir. O da tabii ki anayasa değişikliğiyle yapılabilir. Temenni ederim ki parlamentoda anayasa değişikliğini yapacak güce sahip oluruz.
Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı istifa ederken, ailesiyle birlikte tehdit aldığını iddia etti. Bu konuda değerlendirmenizi alabilir miyiz?
Sayın Başkanın tehdit edildiğine yönelik bize ulaşan herhangi bir bilgi yok. Ben o açıklamasından dolayı üzgünüm. Kendisi, siyasette bunca zaman tecrübesi olan, belediye başkanlığı yapan biri olarak, o türden bir tehdit varsa nereyi ya da hangi mercileri araması gerektiğini gayet iyi bilir. Bir tehdit varsa ilgili mercileri, gerekirse bizi pekâlâ arayabilirdi. Araması hâlinde de pekâlâ olayın üzerine gidilirdi. Bizler ima edildiği türden bir tehdit durumunda kendisini herhâlde kendisini yalnız bırakacak değiliz. Bırakın Edip Bey’i, kim olursa olsun, birine o tür bir tehdit durumunda gerekli müdahale tabii ki yapılır.
Başka belediye başkanlarının da istifalarının istenilebileceği yönünde iddialar gündeme geliyor. Mesela Antalya ya da başka belediyelerde değişiklik olur mu?
AK Parti olarak biz, kendimizi 2019 Mart’ına nasıl hazırlanacağımızı planlıyoruz. Attığımız adımlar, bu plan çerçevesinde değerlendirilmeli. Diğer siyasi partiler, onların belediye başkanları, benim sorunum değil. Ama bu sorunlu belediyelere, hukuki anlamda, yargı anlamında herhangi bir müdahale olmayacağı anlamına da gelmez. Neticede hiçbir belediye başkanı layüsel değildir. Ben de belediye başkanlığı yaptım, 4 buçuk yıl sonra beni de okuduğum şiirden dolayı içeri aldılar, yargıladılar. Öyle veya böyle, içeri girdik. Şu anda da bazı belediyelerin sorunlu olduğuna dair birçok şey geliyor kulağımıza. O tür sorunlu belediyelerle ilgili olarak, ilgili partiler problemi kendileri çözmek isterlerse zaten gereğini yaparlar. Aksi takdirde İçişleri Bakanlığımızın mülkiye müfettişleri devreye girmek durumunda kalabilir.
İstifası istenecek başka AK Partili Belediye var mı anlamında sormuştum...
AK Parti’nin üzerinde durduğunuz yeter. Biraz da başka yerlere gidin.
Yerli otomobil start alıyor ne dersiniz?
Bu konu ile ilgili gerek TOBB, gerek Bilim Sanayi Teknoloji Bakanlığımız çalışmalar yaptılar. Neticece sektördeki en önemli beş kuruluşumuzun bir araya gelmeleriyle, inşallah biz de kendi elektrikli otomobilimizi üretir konuma geleceğiz. Bu beş marka firmamız bu işe el atmış durumda. Lansmanını Perşembe günü yapacağız.
Büyükada tahliyeleri konusunda Schröder’in arabulucu olduğu iddiası var, doğru mu?
Schröder, ta şansölye olduğu dönemden beri benim gayet iyi görüştüğüm, dayanışma içinde olduğum bir dostumdur. Biz Türkiye-Almanya ilişkilerini, iki ülke arasındaki ilişkilerin nasıl daha uyumlu bir sürece gireceğini, bunun için nasıl ne şekilde mesafe alınabileceğini görüştük. Ama birkaç köşe yazarının, tutup o görüşmeyi, yargıyla alakalı bir süreci etkilemeye yönelik bir teşebbüs gibi sunması hiç yakışık almamıştır. Bunlar herhâlde gaipten haber alıyorlar. Eski dostumla yaptığım bir görüşme hakkında yalan yanlış şeyler ileri sürülmesi çok çirkindir. Türkiye bir hukuk devletidir. Yargı, davalarla ilgili, itirazlar dahil her hususu kendisi değerlendirir ve hukukun gereğini yapar. Kaldı ki bahsettiğiniz davada yargının kararının beraat değil, tahliye yönünde olduğunu gördük.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan ziyareti sonrası uçakta gazetecilerin sorularını cevapladı.
PYD Akdeniz’e asla inemeyecek
PKK ile mücadele açısından, Sincar’ın durumu ne olacak? İran, Irak ve Türkiye’nin ortak plan dahilinde hareket edebileceklerinden söz ediliyor.
Biz Irak’ın toprak bütünlüğüne önem veriyoruz. Irak, İran, Türkiye olarak bu hususlarda üçlü görüşmelerimiz sürüyor. İbadi’nin Türkiye ziyaretinde de konuştuk bu hususları.
Halil İbrahim Sınır Kapısı’nın Peşmerge tarafından Irak merkezi yönetimine teslim işlemleri başlatıldı. İkinci Ordu Komutanımız bölgede, Irak Genelkurmay Başkanı da orada. İkili görüşmeler sürüyor. Fiş Habur Sınır Kapısı da devreye alınabilir. Böylece Peşmerge devreden tamamen çıkmış olacak. Sincar, örgütün ikinci Kandil olarak gördüğü bir yer. Orada olanları Irak merkezî yönetimi de, kendi kontrol mekanizmalarımızla bizler de takip ediyoruz.
Sincar’da PKK’ya bağlı bir unsur olarak Sincar Direniş Birlikleri (YBŞ) var. Bu unsurlara Irak yönetiminin desteğinden, onlara maaş verdiklerinden söz ediliyor. İbadi’yi kabulünüzde, bu konu da gündeme geldi mi?
Irak merkezi hükûmetinin şu anda PKK’ya karşı bir silahlı girişimi söz konusu değil. Onların şu an öncelikli hedefi DEAŞ. Bizim, elbette illa onların bir şey yapmalarını bekleyecek hâlimiz yok. Bunu İbadi’ye de söyledim. Oralardan bir taciz söz konusu olursa, sınır ötesinde operasyonlara girebiliriz. Bizim buna mecbur edilmememiz için neler yapılması gerektiğini İbadi’ye anlattım.
PKK’nın Kuzey Suriye’de yaptığı atraksiyonları Barzani’den sonra Kuzey Irak’ta yapacağına, bunun da Amerikan desteği ile olacağına dair endişeler var...
Muhtemel senaryoları bir yana bırakarak, konunun Suriye boyutunu değerlendireyim. PYD/YPG’ye ABD’nin nereye kadar destek vereceği hususlarında, biz ABD’li muhataplarımıza a’dan z’ye söylemiş durumdayız. Gelişmelere göre biz de kendi değerlendirmemizi yaparız elbette. Biz Cerablus konusunda bize verdikleri sözü tutmadıkları için oraya girdik. Hakeza Rai’de de verdikleri sözü tutamadılar. Bu defa da Rai’ye girdik, oradan Bab’a indik. İdlip sınırlarının içi bizim, dışı da Rusya tarafından kontrol ediliyor. Bu, Afrin’i de kapsayacak. Bölücü terör örgütü mensupları, neymiş, kuzeyden Akdeniz’e ineceklermiş. Buna Afrin üzerinden ilerleyerek, İdlib’i işgal ederek yeltenebilirler. Buna tabii ki izin vermeyiz. Bir taciz olursa her an sınır ötesi operasyonlar yapabiliriz. Biz Münbiç’e YPG’nin PYD’nin sokulmaması gerektiğini ABD’ye başından beri söyledik. ‘Merak etmeyin, temizleyeceğiz’ dediler. Ama Münbiç şu an tamamen onların kontrolünde.
El Cezire’deki bir uzman, DEAŞ’ın elindeki toprakları devretmesi halinde PYD’nin Akdeniz’e ulaşacağını savunuyor. Ne dersiniz?
Deyrezzor’dan Akdeniz’e ulaşabilmeleri için kuzeyi kullanmaları lazım. Kuzeyi kullanmaları da bizim onlara yol vermemiz halinde olabilir ki, bu da mümkün değil.
Güneyden ilerleyerek Akdeniz’e ulaşabilirler deniliyor...
Güneyde karşılarında rejim ve de Rusya var. Onlara ne rejim yol verir, ne Rusya yol verir. Şu anda rejim ABD ile uyum içinde değil ki. DEAŞ’ın oradaki yerleri, Deyrezzor’un olduğu yerler, petrolün en fazla olduğu yerler. Oralar kolay kolay kaptırılmak istenmez.
DEAŞ’tan sonra asıl mesele En-Nusra
ABD’nin bir dışişleri yetkilisi ‘DEAŞ’ın Suriye’de işi bitti, yeni hedefi Afrika. Orada askeri gücümüzü artırmalıyız’ dedi. DEAŞ çekilirse yeni bir durum ortaya çıkar mı?
Irak’ta şurada 2 bin civarında DEAŞ unsuru var. Irak’ta zaten yüzde 10’a falan düştü DEAŞ. Yani iyice tükenmiş durumdalar. Buralardan kaçıyorlar. Gidecekleri yer Afrika mı olur, ABD mi olur, Avrupa mı olur? Nerelere kaçacaklar göreceğiz. DEAŞ’tan sonra asıl mesele En-Nusra gibi yerli terör unsurları olacak. Biz Irak’ta da Suriye’de de toprak sahiplerinin şehirlerin asli sakinlerinin yerlerine dönebilmelerini istiyoruz. Şu anda Rusya ile yürüttüğümüz operasyonların altında yatan gerçek de bu.
Yorum Yazın