İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca aralarında imamlar ve Kur'an kursu öğretmenlerinin de olduğu 13'ü tutuklu 24 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) "diyanet yapılanması"na ilişkin aralarında imamlar ve Kur'an kursu öğretmenlerinin de olduğu 13'ü tutuklu 24 şüpheli hakkında "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan 15'er yıla kadar hapis cezası istemli iddianame hazırlandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, FETÖ'nün kuruluşu, yapısı ve amacıyla gerçekleştirdiği 15 Temmuz darbe girişimi özetlendi.
Darbe girişimi sonrası ülke genelinde FETÖ ile bağlantılı kişi ve kurumlara yönelik soruşturmalar yapıldığı, araştırmalar sırasında bazı örgüt üyelerinin "ByLock" isimli kriptolu program üzerinden haberleşmeyi sağladıklarının belirlendiği ve böylece birçok örgüt mensubunun deşifre edildiği belirtilen iddianamede, "ByLock" programının içeriği ve oluşturulma amacı anlatıldı.
Olağanüstü hal kararlarıyla FETÖ'ye ait tüm eğitim kurumlarının kapatıldığı, örgüt üyeleri hakkında soruşturmalara başlandığı ve devlet kurumlarında FETÖ ile iltisakı tespit edilen kişilerin kurumlarıyla ilişiklerinin kesildiği aktarılan iddianamede, Diyanet İşleri Başkanlığı'nca da idari tahkikatlar sonucu Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile çok sayıda personelin ihraç edildiği kaydedildi. İddianamede, ihraç kararı verilen personel hakkında Diyanet İşleri Başkanlığı'nca yapılan suç duyuruları sonucu 13'ü tutuklu 24 şüpheli hakkında soruşturma yürütüldüğü bildirildi.
CAMİ İMAMLARI VE KUR'AN KURSU HOCALARI
İddianamede, FETÖ ile ilişkileri tespit edilen imamlar, Kur'an kursları öğretmenleri ve görev yerleri şöyle sıralandı:
"Abdullah Parlak Sancaktepe Fatma Sultan Camisi, Ahmet Kaya Üsküdar Ömer Sever Camisi, Dursun Elmalı Ümraniye Yamanevler Camisi, Hasan Balcıoğlu Sultangazi Hacı Şükrü Camisi, Hasan Kadız Kartal Mevlana Camisi, Hüseyin Orhan Bağcılar Kazakkent Altay Camisi, İbrahim Şimşek Fatih İstanbul Çarşısı Merkezi Mescidi, İsa Demirkol Eyüp Nişanca Mustafa Paşa Camisi, İsmail Çalışkan Bayrampaşa Toptancılar Hali Camisi, İsmail Çoban Ümraniye Ak Sanayi Sitesi Camisi, Mustafa Dik Zeytinburnu Anıtmezar Camisi, Recep Günay Gaziosmanpaşa Hacı Hüseyin Camisi, Yakup Şenay Gaziosmanpaşa Berat Camisi, Mücahit Taşoluk Ataşehir Medine Mescidi imamları, Eyüp Güngör KHK ile kapatılan Çağ Öğretim İşletmeleri Kurumu'nda 2014'e kadar yönetici, Fatma Kilit Bahçelievler Müftülüğü Yenibosna Mehmet Akif Kur'an Kursu, İsmail Bilgin Kartal Mehmet Akif Ersoy Erkek Kur'an Kursu, Nefise Bilgin Çekmeköy Alemdağ Vakıf Camisi Kız Kur'an Kursu, Hanım Olguner Üsküdar Albayrak Camisi Kız Kur'an Kursu, Süleyman Erkekoğlu Bahçelievler Yeni Cami Erkek Kur'an Kursu, Şeyda Şenol Fatih Sümbül Valide Kız Kur'an Kursu, Yasemin Ünal Ataşehir Aksekili Mehmet Uslu Kız Kur'an Kursu, Muazzez Özen Maltepe Esenyurt Camisi Kız Kur'an Kursu öğreticileri ve İhsan Zafer Sağdıç Gaziosmanpaşa Müftülüğü görevlisi."
Şüphelilerin Bank Asya'da hesaplarının olduğu ve çoğunun hesabında örgütün destek talimatından sonra Temmuz 2014'e kadar yüklü miktarda hesap artışı yaşandığına dikkati çekilen iddianamede, şüpheli cami imamlarından Abdullah Parlak, Hasan Balcıoğlu, İbrahim Şimşek, İsa Demirkol, Mustafa Dik, Recep Günay ve Yakup Şenay, Kur'an kursu öğretmenleri Fatma Kilit, İsmail Bilgin, Hanım Olguner ve Şeyda Şenol ile Eyüp Güngör'ün FETÖ'nün şifreli haberleşme programı "ByLock" kullandıklarının tespit edildiği aktarıldı.
"BÜYÜK OLAYLAR OLABİLİR, BANKALARDA PARANIZ VARSA ÇEKİN"
İddianamede, tanık anlatımına göre şüphelilerden cami imamı Ahmet Kaya'nın 15 Temmuz'da sela okumadığı ancak ilerleyen günlerde darbe karşıtı gösterilere katıldığı belirtilirken, Bahçelievler Müftülüğü Yenibosna Mehmet Akif Kur'an Kursu öğretmeni Fatma Kilit'in, yine bir tanık anlatımına göre, 15 Temmuz'dan bir süre önce arkadaşlarına "Büyük olaylar olabilir, bankalarda paranız varsa çekin." dediği ifade edildi.
Şüphelilerden Sultangazi Hacı Şükrü Camisi İmamı Hasan Balcıoğlu'nun evindeki çamaşır makinesi üstünde bulunan pembe renkli kutu içinde 1 adet 1 dolarlık banknot ele geçirildiği dile getirilen iddianamede, Bağcılar Kazakkent Altay Camisi İmamı Hüseyin Orhan'ın da örgütün "diyanet görevlilerinden sorumlu kişi" olduğu öne sürüldü.
İddianamede, Ataşehir Medine Mescidi İmamı Mücahit Taşoluk ile ilgili ifadesine başvurulan S.G'nin, "2011-2014 yılları arasında Ataşehir Örnek Merkez Camisi'nde beraber görev yaptıkları, bu örgütün mensubu olduğunu saklamadığı, cami cemaatinden örgüte yardım-himmet adı altında para topladığı, gazete dağıtıcısından fazla Zaman gazetesi alıp caminin bulunduğu mahalledeki esnafın iş yerlerine bıraktığı ve cami lojmanın üst katında örgüt adına toplantı düzenlediği" şeklinde bilgiler verdiği kaydedildi.
"HARP OKULU ÖĞRENCİLERİNE, 'GELECEĞİN KUVVET KOMUTANLARI OLACAKLAR.' DİYORDU"
İddianamede, tanık S.G'nin, şüpheli Taşoluk ile ilgili şu anlatımlarına da dikkat çekildi:
"Yurt içi ve dışı gezilerine cami cemaatini ve esnafı götürürdü. Yurt dışı olarak bildiğim kadarıyla Bosna Hersek, Medine-Mekke'ye gittiler. Bu sohbetlere çoğunlukla mahalle esnafını çağırırdı. Cami cemaatinden olanların bir kısmı bu durumdan rahatsız oluyordu. Ben bu toplantı ve sohbetlere katılmadım. İçeriğini bilmiyorum. 17-25 Aralık 2013 olayları olunca toplantıya gelenler ve cami cemaati bu örgütün iç yüzünü öğrenince Mücahit Taşoluk'u müftülüğe şikayet etti. Bu şikayetler üzerine Kayışdağı Medine Mescidi görevlisi ile becayiş yaptırıldı. O tarihten sonra kendisiyle muhabbetimi kestim. Daha öncesinden beni sürekli düzenlediği toplantı ve sohbetlere çağırıyordu. Ben de katılmıyordum. Kendisi ile bu örgüt hakkında tartışıyorduk. Kendisine, 'Fetullah Gülen neden Amerika'da?' diye sorduğumda sağlıklı bir cevap vermiyordu. Hep örgütün yaptığı faaliyetleri övüyordu. Sürekli bu örgüt ve lideri Gülen lehine konuşmalar yapıyordu. 2014 seçimleri öncesi çalışmalar yapıyordu. 'Oylarımızı Saadet Partisi'ne vereceğiz, sen de ver.' diye konuşuyordu. Ayrıca kapı kapı gezerek eşiyle CHP'ye oy topladıklarına şahidim. Eşinin CHP kadın kolları ile birlikte çalıştığını duymuştum. Camiye bitişik Hasan Basri Erkek Öğrenci yurdu ile irtibatı vardı. Bu yurtta zengin örgüt mensuplarını ya da bu örgüte sempati duyan zengin insanları sohbete ve yemeğe davet ederdi. Hatta hiç örgütle bağı olmayan ancak maddi durumu iyi olup da fitresini, sadakasını, kurbanını vermek isteyen şahısları da çağırırdı. Gizli bir müdür gibi çalışırdı. Hatta yurt ile cami arasında sıkı bir bağ vardı. Camiye 2012 yılında dernek açılınca dernek görevlileri ile arası açıldı. Kendisinin camiye toplanan yardım paralarının yurda aktarıldığını söylediler. Kendisi kesinlikle bu örgütün bir mensubudur. Örgüt içinde Anadolu Yakası'nın sorumlusu olduğunu düşünüyorum. Çünkü sürekli Anadolu Yakası'ndaki ilçe ve mahallelere örgüt adına toplantılara gittiğini söylüyordu.
Ayrıca lojmanın 3. katına Harp Okulu'ndan hafta sonları 2 erkek öğrenci getirirdi. Bu öğrencilerden birinin simasını hatırlamıyorum. Ancak birini görsem hatırlarım. Bu askeri öğrenciler yaklaşık 2 yıl hafta sonları geldi. Kendisinin tayini çıkınca bu iki askeri öğrenciye sahip olmamamı istedi. Bana, 'Bu iki öğrenci de geleceğin kuvvet komutanları olacaklar. Sen bu öğrencilere bakar mısın, lojmana geldiklerinde bir ihtiyaçları olduğunda yardımcı olur musun?' dedi. Ben de bunu kabul etmedim. Bu askeri öğrenciler ile lojmanda ne yaptıklarını bilmiyorum. Lojmanda 2 gün boyunca bu öğrenciler kalır, cumartesi sabah gelir, pazar öğleden sonra çıkarlardı. Hatta bir konuşmasında bu öğrenciler için 'diğer illerden abiler geldiğini' söyledi. Bu askeri öğrencilerin üstüne çok düşüyordu. Kendisinin tayini çıktıktan sonra bu öğrenciler gelmedi. Bu öğrencileri daha sonra hiç görmedim."
"SEÇTİKLERİ AYET, HADİS VE DİNİ KISSALARI, HÜKÜMETİ YIPRATICI ŞEKİLDE AKTARDILAR"
FETÖ'nün, insanların dini duygularını ve hassasiyetlerini istismar ederek toplumda meşruiyet sağlamayı amaçlayan bir yapılanma olduğu dikkate alındığında, Diyanet İşleri Başkanlığı'ndaki yapılanmasının önem arz ettiği vurgulanan iddianamede, Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde görev alan imam, Kur'an kursu öğreticileri ve vaizlerin dini hassasiyetleri yoğun olan toplumda konumları itibarlarıyla insanları etkileme, yönlendirme kabiliyetlerinin bulunduğu kaydedildi.
İddianamede, "FETÖ mensubu olan Diyanet İşleri Başkanlığı'nda bu konumdaki personelin özellikle örgütün hükümeti devirmeye yönelik aleni faaliyetlerinin yüz üstüne çıktığı dersanelerin kapatılması tartışmaları sırasında ve 17-25 Aralık yargı darbesi süreci ve sonrasında konumlarının verdiği güven ilişkisinden faydalanarak yaptıkları sohbet, vaaz ve hutbelerde, sürece benzer olarak düşünüp seçtikleri ayet, hadis ve dini kıssaları imalı bir şekilde yaşanan süreçte hükümeti yıpratıcı, örgütü meşrulaştırıcı şekilde insanlara aktardıkları ve bu şekilde kapalı mesajlar verdikleri yapılan soruşturmalarda elde edilen deliller ışığında sabittir." denildi.
İddianamede, Diyanet İşleri Başkanlığı personeli şüphelilerin de bu yönde faaliyetlerinin olduğunun tanık beyanlarından anlaşıldığı aktarıldı.
Şüphelilerin eylemleriyle devlet hiyerarşisi dışında, örgütün hiyerarşisi içerisinde hareket ederek örgüt yöneticilerinin talimatları doğrultusunda, dini istismar ederek örgütün toplumda meşruiyetini sağlamaya ve hükümeti yıpratmaya yönelik faaliyette bulundukları ve bu suretle "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçunu işledikleri belirtilen iddianamede, şüphelilerin bu suçtan ayrı ayrı 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Yorum Yazın