Turgay GÜLER'in bugünkü köşe yazısı...'' ODA TV ARŞİVİ ''
Hukuk bir gün bana da lazım olacakmış!
Öyle diyor.
Bir diğeri de ekliyor ‘bu devran dönecek’.
Öbürü peşine ilave etmiş, ‘sen de yargılanacaksın’.
Demek istiyor ki, yarın iktidar el değiştirdiği zaman seni tutuklayacağız.
Bak sen!
Peki, suçum neymiş?
Kendisi gibi düşünmemem, onun gibi inanmamam.
Başka?
Verdikleri demokrasi mücadelesi nedeniyle bugün tutuklu olan gazeteci meslektaşlarımı(!) savunmamam.
Nerede kaldı peki benim düşünce özgürlüğüm?
İnandığımı, gördüğümü, bildiğimi söyleyemeyecek miyim yani?
Hayır söyleyemeyeceğim!
Zira onlar gibi düşünmediğim için ben gazeteci sayılmam, bu nedenle düşünce özgürlüğü beni kapsamaz!
Ta ki ihanet içeren fikirleri savunana kadar!
Vah ki vah!
Şu küstahlığa bakar mısınız?
Dünkü Oda TV yazımın ardından bir kez daha bu tür hakaret ve tehditlere maruz kaldım.
Vız gelir tırıs gider.
Oda TV çok karanlık bir operasyon merkezidir.
Nokta.
Açalım o halde.
PKK bir terör örgütüdür.
Oda TV’nin yaptığı yüzlerce haber gösterebilirim PKK’ya örtülü destek atan.
Yüzlerce haber gösterebilirim siyasi uzantısını arkalayan.
Yine yüzlerce haber gösterebilirim çözüm süreci üzerinden iktidarı pataklayıp, terörle mücadeleyi baltalamayı hedefleyen.
Oysa bugün gelinen noktada PKK can çekişiyor artık.
Ama Oda TV yıllarca megri megri edebiyatı yaptı bilinçli olarak.
İyi de toplumsal bir mutabakat ve bölge insanının arzusu değil miydi çözüm süreci?
Şeksiz şüphesiz satın almamış mıydı insanlar!
FETÖ’nün askeri, polisi, hâkimi, savcısı değil miydi bu süreci kirleten?
PKK, HDP değil miydi samimiyetsiz olan?
Kılıçdaroğlu değil miydi ‘PKK neden silah bıraksın’ diyerek bozgunculuk yapan.
CHP değil miydi ‘PKK sizi tükürüğüyle boğar, daha APO’nun heykelini dikeceğiz’ diyen HDP’yle ittifak kuran.
Ben mi savundum çukur kazan teröristleri, ben mi ‘arkadaş’ ilan ettim onları.
Ben mi savaş açtım SİHA’lara.
Tüm bunları ustaca gözlerden kaçıran Oda TV, dur durak bilmeden megri megi diye kirli, alçakça bir algı operasyonu başlattı.
Hem de PKK darmadağın ediliyorken.
Hem de anneler Diyarbakır’da başkaldırırken.
Oda TV, evlatlarını terör örgütünün elinden kurtarmak isteyen annelerin direnişini de kirletmeye kalkışmadı mı?
FETÖ’yle mücadelede farklı mı davrandı peki?
FETÖ’nün gazetelerinin, televizyonlarının önünde nöbet tutan Kılıçdaroğlu’nu, yardımcılarını, vekillerini hiç görmedi.
Onların arşivini hiç açmadı!
Bank Asya önünde nöbet tutan, el konulmasın diye para yatıran CHP’lileri hiç gündeme getirmedi.
Kılıçdaroğlu’nun Zaman Gazetesi’nde yaptığı kumpas toplantılarını, Deniz Baykal’a yönelik kaset operasyonundaki rolünü hep gözlerden kaçırdı.
15 Temmuz gecesi belediye başkanının evinde kahvesini yudumlayanları nedense görmedi.
Darbeye tiyatro diyenleri alkışladı.
Eşzamanlı olarak da FETÖ’yü darmadağın eden, darbeyi canı pahasına önleyen, direnen Erdoğan’ın mücadelesini, ‘ama dün şöyle demişti, böyle demişti’ diyerek itibarsızlaştırmaya kalkıştı.
Sürekli lafazanlık yaptı, algı operasyonu çekti, hakikati bile isteye ters yüz etti.
Tıpkı FETÖ gibi, bu ülkenin, bu milletin bütün değerlerinin içini boşaltmaya, kirletmeye çalıştı.
Peki, bunu kim adına ne uğruna yaptı?
Bu konuda bildiğim tek şey millet adına vatan uğruna yapmadığıdır.
Yorum Yazın