Pensilvanya emri verdi, suikastlara tedbiri artıralım!

Ali Karahasanoğlu'nun köşe yazısı

Tabii ki tedbir, kaderi değiştirmez..

Ama tedbir almak, dinimizin emri..

Onun için de..

Bize düşen tedbir almak..

Sonrası, Allah’ın bileceği bir iş.

Niçin tedbiri artıralım?

15 Temmuz’da 250 insanımızın şehid olmasına sebeb olan kanlı darbenin emrini veren Fetullah Gülen, şimdi de suikastlar için emrini vermiş de ondan..

Bakmayın siz onun, “Ben, ‘Türkiye’deki siyasi iktidarı elinde tutanlar böyle bir şey yapabilir’ dedim, niye çarpıtıyorsunuz” demesine..

Bunların huyu budur..

Tahşiye kumpasında da aynısını yapmıştı..

Kısaca hatırlatayım..

Ortada daha Tahşiye davası ile ilgili herhangi bir emniyet operasyonu yokken..

Pensilvanya’daki zat, sözümona talebelerine sohbet ederken..

“Allah korusun” demeyi de ihmal etmeden..

Şöyle diyordu:

“Tahşiye diye bir şey icat edebilirler, Allah korusun... Ellerine Kalaşnikofları verirler. İki yerde eylem yaptırıp, demek ki fırsat bulunca bunlar da silaha sarılabilirler, derler. Yeni bir irtica yaygarası koparabilirler.”

Gülen bu sözlerinde de aslında, hiç kimseye, “Tahşiye diye bir örgüt icat edin.. Ellerine iki tane keleş verin. Sonra da irtica yaygarası kopartın” demiyordu..

“Bizim dışımızdaki insanlar böyle yapabilirler.. Dindar bazı kişilerin ellerine iki tane keleş verip, sonra irtica yaygarası koparabilirler” diyordu..

Peki sonrasında ne oldu?

Örgüte ait Samanyolu TV’de, bir film senaryosuna aynı oyun aktarıldı..

Zaman gazetesinde bazı kişiler “Tahşiye”ye dikkat çektiler..

Bilinçaltına gerekli mesajlar verildikten hemen sonra..

FETÖ’ye bağlı polis müdürleri, dindar bazı insanların evlerine, tam da örgüt liderinin söylediği gibi önceden koydukları birkaç silahı, aynı örgüte bağlı savcı ve hakimlerden aldıkları arama kararı ile gidip, sözümona ‘elleriyle koymuş gibi’ buldular..

Öyle ki..

Kendileri “arama”yı kayda aldılar..

Ama bu aramada, sözde buldukları silahı, “elleri ile koymuş gibi buldukları” ayan beyan ortada idi..

“Tarih tekerrür eder” diyorlar ya..

“İbret alınsa, hiç tekerrür eder miydi” diye hatırlatmada bulunuluyor ya..

Biz de şimdi..

Tarihin tekerrür etmemesi için..

İbret almaya çalışalım..

Ve Tahşiye operasyonunda FETÖ liderinin sözleri, gerçek hayatta karşımıza nasıl çıkmış ise..

Gülen’in dün yayınlanan son kasetinde sarfettiği şu sözleri, aynı metotla yorumlayalım:

“Bunun üzerine, fesada kilitli ruhlar başka bir senaryonun peşine düştüler: ‘Acaba şimdi ne yapsak?!. Öyle ise, daha ciddisini yapmamız lazım. Çok önemli bazı kimseleri öldürmemiz lazım, doğrudan doğruya. Sonra da bunu…’ Neyi söylüyorum biliyor musunuz? Ayağa düşmüş şekilde konuşulan şeyleri söylüyorum. Ayağa düşmüş şekilde konuşulan, kapalı kapılar arkasında konuşulan şeyleri söylüyorum: ‘Önemli bazı kimseleri… Gerçekten meseleye ‘darbe’ dedirteceğimiz şekilde… Yeni/yepyeni -evet hiç kullanılmayan bir kelime ile diyeyim- “neo-kargaşa”, yeni bir kargaşa tipi… Öyle ki Türkiye’deki bir kısım kandıramadığımız kimseleri de bununla kandıralım ve bir de dünyada kamuoyunu değiştirelim, lehimize değiştirelim!.. Zira şimdilerde, herkes, bunun bir ‘senaryo’ olduğunu söylüyor!”

Avukatlık yaptığım yıllarda, kendi duruşmamı beklerken..

Örgüt halinde çalışan hırsızlık ve sahtekarlık şebekesinin sanıkları ifade veriyor..

Hakim ile sanıklar artık nerede ise ahbab olmuşlar.

Aynı yerde, benzer suçtan defalarca hakim önüne çıktıkları için.

Hakim sanığa hatırlatıyor: “Ben seni biliyorum. Sen sahte evrak düzenlersin ama.. Hırsızlık yapmazsın..”

İlk anda, “Bu muhabbet de ne ya?” diye şaşırmış iken..

Tüm sanıkların ifadelerini dinledikten sonra..

Örgütün elemanlarının hep aynı taktikle suç işlediklerini..

Kendi içinde işbölümü yapıp..

Kimisinin hırsızlıkta, kimisinin evrak sahteciliğinde, kimisinin çalınan malın satışında uzmanlaştıklarını..

Ve hemen hepsinin, aynı metotla, tekrar tekrar aynı suçları işlediklerinin anlatımlarına bire bir şahit olmuştum..

Dolayısı ile..

Tahşiye davası öncesinde Fetullah Gülen’in sözlerini ve sonrasında yaşananları birlikte değerlendirirsek..

“Böyle yapabilirler.. Sonra bizim üzerimize gelebilirler” şablonunu..

Daha sonra da, FETO’nun kendi adamlarının hayata geçirdiklerini hatırlayıp..

Dünkü kasette aynı zatın söylediklerine uyarlarsak....

Pensilvanya’daki örgüt liderinin dünkü anlatımlarında, her ne kadar “Bizim dışımızdakiler böyle yapabilir” deniyorsa da..

Sonuçta kendi adamlarının, suikastlara imza atacaklarını anlamış olmalıyız..

Şunu da hatırlatalım..

O suikastlardan (Allah oyunlarını bozsun) hemen sonra da Feto, “Ben daha öce uyarmıştım” diyecek..

Katilin katilliğini, hırsızın hırsızlığını hep aynı metotla yapmasındaki gibi..

FETO’nun çaktırmadan emrini verdiği suikastlarda suçüstü olduğu bir başka delil de..

15 Temmuz darbesinde geliştirdiği “Aralarına karışmış bize sempati duyan birileri olabilir” savunmasını, şimdi muhtemel suikastlar için de söylemesi..

Gülen son kasetinde, “Suikasta girişecek olanların arasında bizden bazıları da olabilir” mesajını şöyle veriyor:

“Bir-iki akılsız insan, bu türlü maceralara katılabilir bilemeden, aklını kullanamadan; şunun-bunun macerasına katılabilir, akıntıya kürek çekebilir, farkına varmadan.”

Senaryo, en ince ayrıntısına kadar hazırlanmış..

Ne yapılacağı, kasette bildiriliyor..

Şimdi sıra, uyuyan hücrelerin, bunu hayata geçirmesine geliyor..

“Allah fırsat vermesin” derken..

Emniyet’in, savcılıkların ve diğer tüm kamu birimlerinin gerekli tedbirleri almaları konusunda uyarımızı da yapmış olalım..

“Mü’min bir delikten, iki defa ısırılmaz”..

Dolayısı ile..

FETO’nun aynı taktikle yaptığı tüm kumpaslar önümüzde dururken..

Tahşiye operasyonu ile ilgili tüm deliller ortada iken..

17 Aralık tecrübemizi yaşamış iken..

15 Temmuz darbesini yaşamış iken..

Rus Büyükelçisine yönelik saldırı hafızamızda taptaze duruyor iken..