Ali Karahasanoğlu'nun köşe yazısı
Daha bir hafta önce, Fatih Altaylı’ya, “Hâlâ İstanbul kanalından, hâlâ Çanakkale Köprüsü’nden bahsediliyor. Yahu biz iflas etmiş bir ülke haline geliyoruz. Kimse bize para vermiyor” dedi.
Çanakkale Köprüsü için aranan krediyi, kimsenin vermediğini iddia etti..
Dün ajanslar haberi geçti:
“1915 Çanakkale Köprüsü ve Otoyolu Projesi’nin 2 milyar 265 milyon euro tutarındaki kredisi için finansman sağlandı.
Finansmanın yüzde 70’i olan 1 milyar 582 milyon euro yabancı finans kuruluşlarından ve geri kalan 683 milyon euro Türk bankalarının yabancı şubelerinden geldi.”
Temel Abi’nin yerinde ben olsam..
İntihar etmek Allah’ın yasakladığı fiillerden olmasaydı..
“Çanakkale Köprüsü’nün yapılmasına şunun şurasında ne kaldı ki!” demeden..
Gider Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden atlardım..
Yıllardan, aylardan bahsetmiyoruz.
Bir hafta oldu..
“Para yok, iflas ettik. Çanakkale Köprüsü’ne para bulunamıyor” denilmesinin üzerinden, daha bir hafta geçti..
Dün finansmanın sağlandığı, açıklandı..
•
Temel Abi’nin tezi şu idi:
“Yauz Sultan Selim Köprüsü’nü, Avrasya Tüp Geçidi’ni, Marmaray’ı ve diğer dev tesisleri, geleceğimizi satarak yaptık. Ama artık geleceği satarak da bir şey yapamaz hale düştük.. Sonuçta da şimdi, Çanakkale Köprüsü’ne kredi bulunamıyor.. Halimiz bu!”
Gerçekten, dehşet verici bir tablo..
Korktuk..
“Noluyoruz” dedik..
Ama dün kredi bulundu..
Çanakkale Köprüsü için, denize de inildi..
Temel Abi köprü ve kredi konularına hiç girmeden, bu sefer de başka sulara açılmış..
28 Şubat sürecinde Milli Görüş’çülere atmadığı iftirayı bırakmayan Saygı Öztürk’le oturup, eski parti arkadaşlarını çekiştirmiş..
Ne gibi?
Şunun gibi:
“Geçmişte 12 Mart muhtırasını, 1980 darbesini de yaşadık. Ama o dönemlerde adalet mekanizmasına veya başka yere müdahil olunmadı.
Bizi hapse attılar ama yine hukuka güven vardı. İnsanlar mahkemeye gittiklerinde haklarını savunabileceklerine inanıyorlardı. Şimdi o kayboldu.
Hakimler karar vermekten korkuyor. Karar vermekten korkan bir hakimin adil karar verme durumu yoktur. Karar verenler de OHAL’de yaşadığımız için görevlerinden alınıyorlar. Korkan yönetici de adil davranamaz.”
Aman Allah’ım.. Nasıl sözler bunlar?
12 Eylül darbe döneminde, hukuka güven varmış.
Şimdi ise yokmuş.
Bunu da, Saygı Öztürk’e söylüyor, Temel Abi’miz.
Sözcü gazetesinin FETÖ kanalına çıkmakla meşhur sözde gazetecisine..
Bakalım mı, Temel Abi’nin güven duyduğu o tarihteki hukuk ne imiş?
Buyrun bakalım..
Neresinden başlayalım?
Necmettin Erbakan Hoca’mızı, 10 ay cezaevinde tutmalarından başlayalım..
7 yıl siyaset bile yaptırmamalarından devam edelim..
Sonra..
Hazırladıkları anayasa sayesinde..
Refah Partisi’nin kapatılmasına gelelim..
Yetmemiş..
Fazilet Partisi’nin de kapatılmasına gelelim..
Burda bir soluklanalım..
Bu hainliklere rağmen..
Bu hukukdışılıklara rağmen..
Temel Abi, “O günler daha iyi idi” diyor..
O günler için..
“Hukuka güveniyorduk.. Şimdi güvenemiyoruz!” diyor..
O zaman soralım..
Temel Abi, o tarihte, hukuka güvenmiş de, ne olmuş?
Anayasa Mahkemesi, kapatma kararından mı dönmüş?
Yooo..
Bir üst mahkeme varmış, orası kapatmayı iptal mi etmiş?
Yoo..
AİHM’in pek iç hukukla ilgisi yok ama.. O mu “Parti kapatma, insan haklarına aykırıdır” demiş?
Yooo..
Tam aksine..
Temel Abi’nin adaletine güvendiği dönemde, devletin avukatları gitmiş AİHM’e, “Bunlar yobaz.. Bunlar iç savaş çıkartacaklar.. ‘Kanlı mı geleceğiz, kansız mı’nın hesabını yapıyorlar..” demiş..
AİHM de, “Oh olsun.. Partiniz iyi ki kapatılmış” demiş..
Temel Abi bundan da memnun..
Adalet varmış, o zaman..
Şimdi o adalet, yok olmuş..
“Ben o zaman, hukuka güveniyordum. Şimdi güvenmiyorum” diyor.
Temel Abi’nin hukuka güvenmediği bugün, partisi mi kapatılmış?
Yooo..
Partisinin lideri, 12 Eylül’deki gibi 9 ay cezaevinde mi kalmış?
Yooo..
Ama yine de.. Temel Abi, bugün hukuka güvenmiyor..
•
Temel abinin hukuka güvendiği yıllarda, hakimlerin adaletine güvendiği yıllarda, hakimlerin talimatla karar vermediğini iddia ettiği yıllarda..
Hangi kararlar veriliyordu?
“Başörtü cumhuriyete başkaldırıdır. Üniversiteye başörtü ile girilemez!” kararı veriliyordu....
Ama yine de..
“Talimatla karar verilmiyordu o zaman” diyor, Temel Abi..
Ne diyelim?
“Peki abi, seni mi kıracağız?.. Doğrusun..” diyelim..
“ ‘Başörtü ile üniversiteye girilmez’ diyen hakim, kendi vicdanı ile, hukuka bağlı olarak karar veriyordu” diyelim..
Yani “Bizler cumhuriyet düşmanı idik” diyelim..
“Alttaki mahkeme yanlış bir karar veriyorsa, mutlaka üstündeki düzeltirdi. Talimat verilmezdi..” diyelim..
“En tepedeki mahkeme, kendisine verilen iddianamede, Refah Partililer için söylenen, ‘Habis bir ur gibi’ tanımlamasına onay verdiğine göre.. O tanım, bugün dahi mahkeme dosyasında durduğuna göre.. Ve Temel Abi de, o zamanın adaletine güvendiğine göre.. Biz ve Refah Partililer, ‘Habis bir ur’ imişiz” diyelim..
Vural Savaş’ın “Kandan beslenen vampirler” sözü hâlâ dosyada durduğuna göre..
O tarihte de, Temel Abi’ye göre adalet olduğuna göre..
Bizler.. Refah Partililer.. “Kandan beslenen vampirler”mişiz..
Ne diyelim?
Hayırlı olsun Temel Abi..
Ama lütfen..
Bu sözlerden sonra..
Ne başörtülülerden..
Ne de eski Refah partililerden, kedine oy isteme..
Olur mu Temel Abi?..
Yorum Yazın